Mustafa Şentop, AYM'nin 'Dündar-Gül' kararının ardından bireysel başvuru hakkının sınırlandırılması seçeneğinin gündeme getirilmesine tepki gösterdi. Haber Türk Gazetesi'nden Saliha Çolak'ın haberine göre;
Şentop, Meclis’te bir grup gazetecinin karar ve sonrası tartışmalara ilişkin sorularını şöyle yanıtladı.

-Anayasa Mahkemesi ile ilgili kısa sürede bir düzenleme olabilir mi?

Dosya içeriğine girdi, girmemesi lazım. İki karar var orada, birisi tutuklamayla ilgili. O karar tamam, ona bir şey demiyoruz. Yanlış buluyorum ben de ama verebilir o kararı. Yorumdur neticede ama ikinci karar, ifade ve basın hürriyetinin ihlali ile ilgili karar, bu karar dosyanın içeriği ile ilgili karar. Bu kararı verebilmesi için davanın bitmesi lazım. Ama dava bitmemiş.

-İfade özgürlüğünün ihlali kararı tutuklu yargılanmalarından kaynaklı değil mi?

Değil, ayrı ayrı karar. Mesela mahkeme de tuttu, verdi cezayı bitirdi. Yargıtay’dan da geçti. Sonra tekrar bireysel başvuru için başvurmayacaklar mı, başvuracaklar. Nasıl bakacak AYM o zaman? İhsası rey yapmış. “İfade ve basın hürriyetinin ihlali” diye karar vermiş. O zaman kanun gereği hâkimlerin çekilmesi lazım. (“Hâkimlerin değişmesi mi gerekiyor? Nasıl olacak?”) İstifa etsinler hepsi, yerine yenilerini atayalım o zaman...

-AYM Başkanı’nı tanıyor musunuz?

Tanıyorum, arkadaşım. Mahkeme başkanı yanlış karar verdiği için eleştirilebilir ama kararı eleştirilebilir, kendisi değil. Başkanın şahsı ile ilgili değerlendirmeleri doğru bulmuyorum. Doğru veya yanlış karar verebilir, kararı eleştirilebilir, şahsı değil. Öğrencilik yıllarından beri tanıyorum.

-AYM’de cemaatçi yapılanma iddiası var?

Mahkeme bürokrasisinde çok etkiliydiler. Genel sekreterlikte falan. Zühtü Bey gelince bunları değiştirdi. Bürokrasiyi, paralel yapıyı dağıttı aslında.

-Tepkilere şaşırmıştır herhalde?

Şaşırmaz mı, şaşırmıştır; denizden çıkmış gibi olmuştur. Akademisyen kimlikli biri birdenbire Türkiye’nin gündemi oldu.

‘CEZA GETİRİLEBİLİR’

-Bireysel başvuru hakkıyla ilgili nasıl bir düzenleme olabilir?

Kanundaki boşluktan, yanlışlıktan sorun çıkmış değil ki. Bana sorarsanız, yaptırım getirilmeli. Bilemiyorum ceza, tazminat olabilir, bu yol açılabilir. Sistem kilitlenir o zaman da.

Mesela bu dava, casusluk davası. Bir vatandaş olarak beni de ilgilendiriyor. “Sen nasıl casusluk yapan birilerini tahliye edersin?” falan diye Türkiye’de 10 bin kişi AYM Başkanı’na dava açtı mesela. Haydi bir daha karar versin.

-61 Anayasası’nda diyor ki: “Hukuka, Anayasa, kanunlara ve vicdani kanaatlerine göre karar verir.” 82’de diyor ki: “Hukuka, Anayasa, kanunlara uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hükmederler.” 61’de vicdanın yeri değişik. 82’de vicdani kanaat ancak kanun ve Anayasa uygunsa hüküm verilir. Bu farkı anlamakta zorlanıyorlar.

"Kimsenin yanında veya karşısında değiliz"

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, bireysel başvuru konferansında yaptığı konuşmada, "son dönemdeki eleştirilerden bağımsız olarak" diye vurguladığı konuşmasında Arslan, "Ankara'da varlığımızı hatırlayanlar verdiğimiz kararlara göre hatırlıyor. Biz hep buradaydık, burada olmaya devam edeceğiz. Kınayanın kınaması da, övenin övgüsü de Anayasa Mahkemesi'ni etkilemez. Biz işimizi yapıyoruz. Bağımsız ve tarafsız bir yargı organı olarak kimsenin yanında ya da karşısında değiliz. Bizim şiarımız herkes için hukuk ve adalettir" demişti.