Bakan Özhaseki, Yönetim Kurulu'nun daveti üzerine geldiği Kuyumcukent'i ziyaret ederek, iş adamlarının cami inşaatı başta olmak üzere diğer taleplerini dinledi. Ziyaret kapsamında Kuyumcukent esnafını da ziyaret eden Özhaseki, ardından iş adamlarıyla yemekte bir araya geldi.

Özhaseki, burada yaptığı konuşmada, Kuyumcukent Yönetim Kurulu'nun sorunlarını öğrendiklerini, bu konuda çalışma yapacaklarını belirtti.

Anadolu coğrafyasının dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri olduğunu dile getiren Özhaseki, "Binbir türlü güzelliğe sahibiz. Cenab-ı Hak güzellikleri bu ülkeye verdikçe vermiş ama sıkıntıları da vermiş. Yerin altı da üstü de hareketli. Yerin altında depremsellik var. Nüfusumuzun yüzde 71'i deprem bölgesinde yaşıyor. Böyle bir zorluğumuz var. Topraklarımızın yüzde 66'sı deprem bölgesi. Buna uygun davranmak durumundayız. Bununla ilgili zaten birçok çalışmamız var. Türkiye'deki yapı stokunun neredeyse yarısını 15 yıl içinde yenileyeceğiz." diye konuştu.

Yer altındaki hareketlerin dışında ülkenin yer üstünde de sıkıntıların olduğunu anlatan Özhaseki, konuşmasına şöyle devam etti:

"Geçtiğimiz yıl itibarıyla birkaç olay var ki, Avrupa'da gezdiğimiz ülkelerin hiçbirinde böyle sıkıntılar yok. Birisi PKK diye bir bela. İlle de bölmek istiyor Türkiye'yi, ille de 15-20 vilayeti koparıp, bir başka devlet parçası kurmak istiyor. İlle de emperyalist güçlerin emrine girmek istiyor. Bunun içinde ne ahlak var ne izan var ne insaf var. Eline geçirdiği imkanları kötüye kullanarak vahşice bir mücadele veriyor. Yeni oluşmuş bir şey mi? Güncel olan şey, her suçu AK Parti'ye atmak. Bu AK Parti'nin icat ettiği bir suç değil, 40 yıldır süregelen bir hadise, bir bela var. Bir buçuk yıldır verilen mücadeleyle Allah'a şükür ki şehirlerimiz, ilçeler, köyler, dağlar temizlendi.

Çukurlar kazarak, paçavraları bayrak diye asarak devlet kurma hevesindekilere, o öz yönetimin ne olduğunu gösterdik Allah'a hamdolsun. Bu milletin, bu toprakların bölünmeyeceğini bir kez daha ispatladık. Büyük bir zorluktu, bu zorluğu atlattık. Oralara bakanlık olarak gittik, alt ve üst yapısıyla 30 bine yakın ev yapıyoruz. Parklarını, yollarını yapıyoruz. Teröriste cezayı verdik ama vatandaşın da hakkını vermeye çalışıyoruz. Masum, kendi halinde, çatışma çıktığı için evini bırakarak çadırlarda yaşamak zorunda kalmış binlerce insan var. Şimdi onların evini yapıp, evlerine taşıyoruz. Devlet olmanın gereğini yerine getiriyoruz."

"Vahşi kabilelerin dinlerinde bile yok bu arsızlık"

Bakan Özhaseki, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine değinerek, "Dini duygularımızı kullandılar. 40 yıl boyunca herkesi sömürdüler. 15 Temmuz'da gerçek yüzlerini insanlar gördü. Daha önce işaretler vardı, görenler görmüştü ama 15 Temmuz'da o vahşi ve çirkin yüzünü herkes gördü. En sonunda anlaşıldı ki bunlar İslami bir grup değil. Bunlar milli, yerli bir grup da değil. Bunlar yurt dışında başka örgütlerin emrine girmiş ve orada hocasının dediğini din kabul eden bir anlayışın sapkın mensupları olarak 15 Temmuz'da çirkin yüzlerini açıkça gösterdiler." diye konuştu.

İslam dininin temelinin Kur'an-ı Kerim, sonra Hazreti Peygamberin hayatı ve sözleri olduğunu belirten Özhaseki, şunları kaydetti:

"Hocaların, hacıların, şeyh efendilerin söyledikleri, Kur'an'a ve sünnete uyuyorsa başımıza taç ederiz, uymuyorsa kendi görüşüdür der atarız. Buradaki anlayış hocasının anlayışı. Hoca da sapkın. Ne fetvalar çıktı ortaya. Yargıtay üyelerine diyorlar ki 'Oruç falan tutmayın, namaz kıldığınızı göstermeyin.' Askeriyeye girecek insanlara 'Viski falan için sizi dindar zannetmesinler, namaz asla.' Bunlar diyelim ki beşeri suçlar ve hatalar. Soru çalmak nedir? Dinin neresinde var? Hazreti Peygamber yaşasaydı, soruların çalınıp da öbür fakir fukaranın hakkının yenilmesine göz yumar mıydı? Özel hayatlara girmek nedir? Görevlerden insanları alıp, kendi adamlarına yer açtırmak... Hangi dinde var bu? Bildiğiniz ilahi bir dinde yok da bilmediğiniz vahşi kabilelerin dinlerinde bile yok bu arsızlık."

"Devlette temizlik devam ediyor"

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, bütün bu yaşananların bir acı olarak herkesin içinde kaldığını dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Devlette temizlik devam ediyor. Devlet en azından örgüt mensubu olduğu belirlenmiş insanları kendi dışında tutmaya çalışıyor ve işten ayırıyor. Bu da devletin hakkı. Devlet çalıştırdığı elemanından sadakat bekler, millet de hizmet bekler. Devletten maaş alıyorsanız, millete hizmet edeceksiniz.

Siz gidip yurt dışındaki ülkelere, o örgütlere çalışıyorsanız, FETÖ denen şizofren, manyak yapının her sözünü emir kabul ediyorsanız, devlette çalışamazsınız, devletten maaş alamazsınız. Yaşama hakkınız var mı? Var. Dışarıda ne yapıyorsanız yapın ama devlette çalışamazsınız. Devlet işte bunları da atıyor dışarı. Haksızlık olmasın diye itirazları tek tek değerlendiriyoruz. En büyük zorluğumuz ne? Herkesin komşusu, tanıdıkları var. 'Ya kibar adam, düzgün adam, bundan öyle bir şey olmaz.' diyor. Olmaz ama bakıyorsunuz ki FETÖ emir verince Bank Asya'ya para yatırmaya devam etmiş. Adam memur, maaşından bin lira, bin lira yatırmaya devam etmiş. Sendikasına üye olmuş, ByLock dediğimiz sistemi kullanmaya başlamış. Sen düz bir memursun, öğretmensin bu ByLock nedir? Gizli haberleşme nedir? Kimden neyi saklıyorsunuz?"

"DEAŞ proje bir örgüt"

DEAŞ'ın proje bir örgüt olduğunu ve İslami temelinin bulunmadığını belirten Özhaseki, "Toparlanmış, oraya konmuş. O bahane edilerek bütün dünya geliyor orada yer alıyor şimdi. DEAŞ kim? Tarihi geçmişi mi var? Yok. İki, üç sene öncesine kadar duymuş muydunuz böyle bir örgüt? Bu vahşi, elinde palalı gezen, herkesi kesen grup nereden çıktı? Uydurulmuş, proje bir örgüt. Onu bahane ederek herkes orada savaşıyor. Daha doğrusu menfaatlerini korumak peşinde o işleri yapıyorlar. Bizim başımızda da büyük bir tehlike ve belaydı. Sınır dışında operasyon yaptık, güvenliğimizi sağladık. Onlara karşı en büyük ve etkili mücadeleyi de Türkiye Cumhuriyeti olarak biz verdik." değerlendirmesinde bulundu.

Ekonomik olarak da son dönemlerde Türkiye'nin Batı'nın baskısı ile karşı karşıya olduğunu anlatan Özhaseki, şunları kaydetti:

"Bir taraftan AB kriterleri derken, bir taraftan herkese hoşgörüyü telkin ederken, demokrasi, eşitlik, insan hakları gibi konularda durmadan vaaz ve nasihatte bulunurken, kendi ülkesinde bize karşı olan tavırlarında bunu ne yazık ki göremiyoruz. PKK terör örgütü müdür? Terör örgütüdür. Vahşi midir? Vahşidir. DEAŞ'tan da kötüdür, DEAŞ ondan kötüdür, fark etmez. Nasıl oluyor da bütün meydanlarınızda onlara eylem yaptırıyorsunuz, her şeyi onlara serbest kılıyorsunuz. Türk vatandaşlarının seçmiş olduğu insanlara kendi ülkenizde kapıları kapatıp, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıyla görüşmesine mani oluyorsunuz. Terör örgütlerinin hepsine kapıyı açıp, sonuna kadar eylem yaptırıyorsunuz ve destekliyorsunuz. Sonra da bize nasihatte bulunmaya çalışıyorsunuz. Vallahi yemezler, istediğiniz kadar söyleyin."

Bakan Özhaseki'ye, ziyaret sırasında İstanbul Valisi Vasip Şahin, bazı ilçe belediye başkanları ve kaymakamlar da eşlik etti.