TBMM (AA) -

Tasarının tümü üzerinde söz alan MHP İzmir Milletvekili Kenan Tanrıkulu, düzenlemenin oldukça gecikmiş bir kanun tasarısı olduğunu belirterek, "Bu da tabiatı ve biyolojik çeşitliliğin korunmasına verilen önemsizliği gösteriyor." dedi.

Geçtiğimiz yıllarda AB İlerleme Raporları’nın Çevre başlığında sürekli bu konunun eleştirildiğini anımsatan Tanrıkulu, son olarak AB 2016 İlerleme Raporu’nda da yine aynı ağır eleştiriler yer aldığını bildirdi.

Tanrıkulu, şunları kaydetti:
"Doğa koruma alanında kurumsal olarak 15 yıldır süregelen karmaşa ve yetki çatışması, ülkemizdeki doğa koruma politikalarına ve buna paralel uygulamadaki tutarsızlıklarda da kendini göstermektedir. Tasarıdaki 'koruma' vurgusu çok zayıf ve yetersizken, kullanmaya yönelik düzenlemeler daha ağırlıktadır.

Tasarıyla doğal sit kararları, milli parklar, tabiat parkları, doğal alanların korunması ve bu alanların kullanıma açılması Çevre ve Orman Bakanlığının yetkisine verilmek istenmektedir. Hazine arazileri, meralar ve ormanlar üstün kamu yararı gerekçesiyle bakan tarafından kullanıma açılabilecektir. Orman ve Su İşleri Bakanlığı korunan alanı devredebilecek, sınırları değiştirecek, sit derecesini düşürebilecek, koruma kararını kaldırabilecektir. Oysa gerekçede çok sık atıf yaptığınız AB direktifleri bunları söylemiyor."

"Ranta hukuki kılıf yaratma çabası"

CHP Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm, tasarıda daha önce itiraz ettikleri düzenlemelerin farklı maddeler yoluyla sürdürüldüğünü ifade etti.

Tasarının “doğayı, habitatı korumayı değil; mevcut koruma alanlarını yatırım, kalkınma, turizm adı altında talan anlayışına terk ettiğini" öne süren Tüm, "Tasarıda yer alan maddeler de bir o kadar tehlikeli ve rant projelerine hukuki kılıf yaratma çabasıyla hazırlanmıştır." dedi.

Tüm, şu görüşlere yer verdi:
"Bu tasarıyla mevcut korunan alanların da kullanıma açılması uluslararası kriterlere ne kadar uygun düşmektedir? Doğal sit alanlarının imara açılmasına neden olacak bir tasarı, Avrupa Birliği’nin ilerleme raporlarına ne kadar uygundur? Kanun tasarısının gerekçesinde, yine öncekiler gibi, korunan alanların turizm yatırımlarına, toplumsal fayda ve ülke kalkınmasına yönelik kullanımına ilişkin ifadeler yer almaktadır. Bu toplumsal fayda ve ülke kalkınması nedir? Koruma sahalarına maden ve taş ocağı dikmek midir? Turizm yatırımları denilen HES projeleri midir? Toplumsal fayda Kaz Dağlarına 17 tane termik santral dikmek midir? Ulusal kalkınma, altın madeni için Kaz Dağları’ndaki bütün doğa hayatı yok etmek midir?"

Bu yaz Ayvalık Şeytan Sofrası’nda bir yangın çıktığını anımsatan Tüm, nedense Ayvalık Tabiat Parkı'nın parsel parsel yandığını savundu.

Tüm, "Yangının nasıl çıktığı bilinmiyor. Tabiat Parkı tam bir otel merkezinin kurulacağı alan kadar yandı. Bu kanun tasarısı geçerse, Bakanlık yangın sonrası tahribatı bahane ederek, Tabiat Parkını koruma statüsünü değiştirip orayı yandaş adamına ranta açabilir." ifadesini kullandı.

HDP İstanbul Milletvekili Erdal Ataş, "Bu ülkede para her şey midir? Üzerinde yaşayacağımız bir alan, dünya yoksa paran olsa ne olacak? Herkes kanser oluyorsa paranın ne anlamı var." dedi.

Ataş, tasarının, bugüne kadar getirilenlerin "yüz katı kadar tahribat ve rant yaratacağını" öne sürdü.

CHP Tunceli Milletvekili Gürsel Erol, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ve komisyon üyelerini Munzur Vadisi'ne davet ettiğini belirterek, "Her beraber Munzur Vadisi'ne gidelim, oraları görelim. İçinizden birisi 'buraya HES yapılabilir' derse, söz veriyorum ilk kepçeyi ben vuracağım." diye konuştu.
Tasarının, amaca ilişkin birinci maddesi kabul edildi.

TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Cihan Pektaş, birinci maddenini kabul edilmesinin ardından, toplantıyı 15 Kasım Çarşamba günü toplanmak üzere kapattı.