UEFA'nın geçen yıl bir yıl men cezası alan, ancak dosyasının açık olduğunun belirtilmesi nedeniyle gözünü CAS'ın gerekçeli kararına çeviren Beşiktaş , 37 sayfalık bu karar ile bir nebze olsun rahatladı. Üç CAS hakemi Fabio Ludica, Martin Schimka ve Efraim Barak tarafından tamamlanan gerekçeli kararda, CAS heyetinin UEFA'nın bir yıllık idari cezanı yeterli bulması Beşiktaş için yeni bir disiplin soruşturmasına gerek duyulmadığı yönünde yorumlandı.

İşte Sporx.com'un ulaştığı Beşiktaş'ın gerekçeli kararı...

 "Sonuç olarak bu kararlar ışığında; Cas heyeti, Beşiktaş'ın, 24 Temmuz 2013 tarihinde UEFA Tahkim Kurulu'nun verdiği karara karşı yaptığı itiraz reddedilmesine, UEFA Tahkim Kurulu'nun 11 Temmuz 2013 tarihli kararı onanmasına karar verilmiştir” sözleriyle noktalanan kararda, heyet, Yargıtay süreciyle ilgili bölümde “Yukarıda da belirtildiği gibi UEFA, ortadaki bulgular üzerine kendi değerlendirmesini yapmadan ve aldığı kararın temelini oluşturan diğer etkenleri neler olduğunu açıklamadan yalnızca yerel mahkemenin bulgularına güvenemez.

Şike suçundan dolayı yerel mahkeme tarafından verilmiş olan mahkumiyet kararı, disiplin soruşturmasının başlatılmasını doğrular niteliktedir. Temyize giden taraf, yazılı kanunlar gereği bahsi geçen maç ve maç hakkında yapılan işlemlerden sorumludur. Böylece, yerel mahkeme tarafından verilen suç teşkil eden mahkumiyet cezası, UEFA'nın bizzat kendisi tarafından verilen kararı ve elde edilen izlenimleri destekleyebilir, doğrulayabilir ve pekiştirebilir. Bu bilgiler doğrultusunda; Yargıtay tarafından verilen karar, mevcut davada UEFA Tahkim Kurulu'nun itiraz edilmiş kararının doğruluğunun apaçık bir kanıtı olarak kullanılabilir” sözleri dikkat çekti.

 CAS hakem heyeti, bir yıllık cezanın onanmasıyla ilgili olarak 206 ve 207 nolu paragrafında “Yukarıda bahsedilen konular göz önünde bulundurularak; Jüri, temyize giden tarafın (Beşiktaş) iki yöneticisinin doğrudan veya dolaylı olarak maçın sonucunu etkileme eylemine dahil olduğu ve UEFA'nın da 2.08 maddesi uyarınca temziye giden tarafı (Beşiktaş) 2013-2014 sezonunda UEFA Avrupa Ligi'ne göndermediği sonucuna varmıştır. Yukarıda bahsi geçen konuların nihayetinde; söz konusu kulüp tarafından yapılan temyiz başvurusu reddedilmiş olup, bir sonraki karar uygun bulunmuştur” sözlerine yer verdi.

GEREKÇELİ KARARDAN ÖNEMLİ SATIRBAŞLARI

UEFA yargılamasıyla ilgili bölümden bir kısım... 91. Sanık, duruşmada ve cevabında bir çok talepte bulunmuştur. Sanığın cevabında yer alan gerekçeler aşağıdaki gibidir;

 1. Söz konusu dava, ulusal bir kupayı kazanarak Avrupa kulüplerinin yarıştığı bir turnuvaya katılma amacıyla, en üst düzey yetkililerinin çok ciddi ve sonuçları oldukça fazla kişiyi etkileyecek olan şike eylemlerine dahil olmuş bir Avrupa kulübünü konu almaktadır.

 2. Türkiye 'deki ulusal mahkemeler, yalnızca sportif kanunların değil aynı zamanda kriminal kanunların çiğnendiğine de kanaat getirdikleri için önemli hapis cezaları vermiştir.

 4. Söz konusu kulüp ve yöneticilerinin hukuk dışı, adaletsiz, yasalara aykırı ve kanunsuz eylemleri kabul edilemez olup, gerektiği şekilde ele alınmalıdır. Bahsi geçen kulüp tarafından yapılan tüm savunmalar alakasız olmakla birlikte yanlıştır da. Bu da, kulübün fiilen kendisini savunmak için başka bir yolu olmadığını göstermektedir.

 5. UEFA, temyize giden kararın kendi bütünlüğü içerisinde doğrulanması gerektiği konusunda oldukça nettir. Gerçekte, Söz konusu kulüp, doğrudan veya dolaylı olarak ulusal düzeyde bir maçın sonucunu etkileme ve ayarlama eylemi ile 2.08. madde gereğince 2013-2014 sezonunda Avrupa'ya gönderilmemiştir. Bu sebepten bu itiraz reddedilmelidir.

 6. Bahsi geçen kulübün başkan yardımcısı S. (Serdar Adalı) ve aynı kulübün eski teknik direktörü T'nin, (Tayfur Havutçu) Türkiye Yüksek Suç Mahkemesi tarafından, 11 Mayıs 2011 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyespor ile oynanan 49. Ziraat Türkiye Kupası final maçına ilişkin olarak şike eylemlerine dahil olduklarından dolayı suçları bulunmaktadır.

 7. a. Söz konusu kulüp; kulüp yöneticilerinin, I. A.'nın (İbrahim Akın) menajeri olan Y (Yusuf Turanlı) ile görüşmeler yapıldığını ve transfer teklifi yapıldığını kabul etmiştir. Gizli toplantıları da içeren bahsi geçen görüşmeler Türkiye Kupası Finali'nin olduğu hafta gerçekleşmiştir.

 c. Mevcut kanıtlar, söz konusu kulübün savunmasının mantıksız ve kanıtlanmamış olduğunu göstermektedir. Yapılan teklifteki şartlar ve kayıtlarda yer alan konuşmalar, menajerin teklifleri kulübün adına yaptığını ve söz konusu tekliflerin transfer teklifi yapılan oyuncuların karşılaşmada nasıl bir performans sergileyecekleri etkilemeyecek cinsten gizli ve samimi olmadığını göstermektedir.
 d. Diğer bir deyiş ile davada yer alan bilgilerin temelinde ve mevcut kanıtlar Türkiye Kupası finalininde şike yapılmasının amaçlandığı aşikardır.

8. Bahsi geçen kulübün ceza alması için, kulüp yetkililerinin söz konusu oyunculara Türkiye Kupası Finali öncesin transfer teklifinde bulunmaları dahi ceza almaları için yeterlidir. Çünkü, maçın kazanılması durumunda söz konusu kulüp Avrupa'ya gidebilecekti. Yukarıda da bahsedildiği gibi bu uygunsuz eylemler daha da ileriye gitmiş ve menajerin oyuncuları tam kabiliyetleri ile oynamamaları gerektiğini söylemesine kadar varmıştır.

 9. a. TFF'nin aldığı kararlar, CDB'nin ve AB'nin kararlarını engelleyemez.

 10. Kulüp tarafından açıklanmış sözomona tanıklara ilişkin;
 a. T, S, Z, X ve Z'den hiçbiri, İsviçre yasaları nezdinde tanık değildirler. Çünkü, hepsinin taraflardan en biri ile bağlantısı bulunmaktadır. Bahsi geçen kişiler, taraflardan en az birinin temsilcileridirler.
 Söyleyecekleri hiçbir şey, öneriden daha öte bir ifade olmayacaktır.
 b. Kriminal suçlamalar ışığında, Y. tanık olarak çağırılamaz.
 c. Sözümona 'uzman' tanıklar C,B, ve D aslında tanık değillerdir ve dava ile ilgili olarak sunabilecekleri alakalı ve kabul edilebilir delilleri yoktur.

 Beşiktaş bölümünden....

 145. Temyize giden taraf; UEFA'nın, Türkiye Futbol Federasyonu'nun ve komitelerinin raporlarını ve gerekçeli kararlarlarını gözden geçirmede ve değerlendirmede başarısız olduğunu belirtti.

 146. CAS 2010 / A / 2172 maddesinde kararlaştırıldığı üzere UEFA, şikede yerel mahkemenin kararlarına güvenmekle yükümlüdür. Spor bağlamında, spor yönetim kurulu bu tür kararlara güvenebilmeli çünkü bu CAS'ın CAS 2009/A/1920 maddesinde ele alındığı gibi, aynı kaynaklara ve üstlenilen soruşturmalara sahip değildir.

 147. Jüri, UEFA ulusal veya uluslararası yönetim kurulunun, tahkim kurulunun veya yerel mahkemenin taraflarına güvenmek ya da güvenmemek konusunda takdir yetkisine sahiptir. Ancak bunu yaparken, UEFA, bu bağlamdaki seçimleri için sebeplerini belirtmeli ve neden bir çok karar emrindeyken, diğerlerine değil de bu türden kararlara güvendiğini sebepleri ile açıklamalıdır.

 148. Ayrıca jüri, CAS 2011/A/2528 maddesindeki bulgulara, sporun bütünlüğünü koruma amaçlı etkili mücadelenin, ivedi tepkilere bağlı olduğuna katılmaktadır. Bu bağlamda, CAS veya UEFA kararını vermek için bütün iç çıkar yollarının tüketilmesi gibi yerel prosedürlerin sonlanmasını bekleyemez.
 Ancak, CAS veya UEFA, yüksek mahkemenin kararı söz konusu olmadıkça özellikle güvendiği kararlar nihai olmadığında dikkatli olmalıdır.

 149. Mevcut davada; UEFA AB, Türkiye'de farklı temyizlerin konusu olarak hükmü bulunmayan Yüksek Mahkemenin kararının yani sanıkların temsilcilerinin Kupa finali ile ilişki içinde olan şikeye dahil olduğunu açıkça ifade etmiştir. UEFA AB özellikle öncen önlerine konulan kayıtları incelerken TFF komitelerinin çözüm ve kararlarının neden yanlış olduğunu düşündüğünü açıklamadı.

150. Jüri, UELR'nin 2.08 nolu maddesi gereğince diğer olaylarda alınan kararlara güvenmek amacıyla sunulan ihtimalin dikkatlice değerlendirilmesine ve bu kararlar doğrultusunda incelenen mevcut kanıtların davanın esasına uygun olup olmadığını değerlendirmeden körü körüne güvenilmesine izin verilmemesini dikkate almaktadır.

 151. Jüri sonuç olarak, gelecek hükmünde buna elverişli tüm kanıtları göz önünde bulunduracak ve ele alınan davada kurumsal ve sportif yetkililer tarafından önceden ifade edilen kararlara özel bir ilgi göstereceklerdir.