Özetle dava süresince Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından paralel yargı denilen oluşumun hukuksuzluklarına sarı lacivertli kulübün kurban edildiği ifade edilen açıklamalarda Fenerbahçe'nin yargılamasında en başından en sonuna kadar anayasaya aykırı durumların yaşandığı vurgulandı. İşte bu çalışmanın özeti:

Sözde Şike Davası'nda *Adil Yargılanma Hakkı* nasıl ihlal edildi?

Biz Fenerbahçeliler 3 yıldır ne söylüyoruz? Su ıslak, şike yalan. Bu siyasi bir operasyon ve menfaatdarları ile kurulan koalisyonun ortak ürünü. Yargıtay kararının infazı bekleniyor şu günlerde. Anayasa Mahkemesi'nde başvurularımız bekliyor aynı tarihlerde. 3 yıldır haykırıyoruz. Hukuğu siyaset ve menfaatleriniz uğruna iğfal ettiniz. Yargının tüm aşamalarında göz göre göre, göstere göstere *şike* yaptınız. Çamurunuzun delili yok ama yaptığınız hukuksuzlukların tamamı ispatlı. Adalet yürüyüşümüz -gerekirse- sonsuza dek sürecek ve adil yargılanma hakkımızı alacağız.

YARGI 5 ADIMDA MANIPÜLE EDILMIŞTIR:

1. Operasyon Şikesi: Dosyanın Giresun'dan İstanbul'a alınması.
2. Soruşturma Şikesi: Aziz Yıldırım ve daha birçok mağdurun illegal bir şekilde dinlemeye alınması.
3. Kovuşturma Şikesi: 6222 nolu yasanın beklenmesi, yasa olmadığı halde şike iddiası ile dinlenmesi.
4. Yargılama Şikesi: Delillerin toplanmaması. Şahitlerin gizli dinlenmesi. Savunma şahitlerinin hiç dinlenmemesi.
5. Hukuk Şikesi: Yargıtay aşaması. Anayasa Mahkemesi kararına rağmen hukuka aykırı ve tek başına dinlemelerin delil kabul edilmesi. 92 sanıklı dosyanın 26 iş günü içerisinde, adeta alelacele karara bağlanması. Yargıtay kararının, ÖYM gerekçeli kararın bir kopyası olması.

Tüm bu yukarıda yazılanlar, 3 yıllık süreçte defalarca anlatılan mağduriyetlerin özetinin özeti. Örnekler yüzlercesinin arasından seçilen 10 tanesi.

3 Temmuz 2011’den bu yana tüm sanık ve/veya hükümlülerin defaatle beyan ve itiraz ettiği hukuksuz yargılamalar; 17 Aralık 2013 sonrası neredeyse tüm devlet erkanı tarafından da dile getirilmiş ve Anayasa’nın 9, 36, 38 ile 40. maddelerine muhalefet tartışmasız bir şekilde gözler önüne serilmiştir.

21 Şubat 2014’de Sözde Şike Davası’nın da görüldüğü Özel Yetkili Mahkemelerin, verdiği kararlarda hukuk dışına çıktığı gerekçesiyle resmen ve fiilen kapatılması TBMM’de kabul edilmiştir ve yeni düzenlemeler meydana gelmiştir. Yeni düzenleme ile telefon dinlemelerinin tek başına delil olamayacağı bir kez daha net bir şekilde belirtilmiş ve hatta bu esasa dayanarak 17 Aralık Operasyonu sanıkları tahliye edilmiştir.

Ayrıca; Sözde Şike Davası'nın kare ası Polis Şefi Nazmi Ardıç, Savcı Mehmet Berk, Savcı Zekeriya Öz ve Hakim Mehmet Ekinci ÖYM'ler vasıtasıyla yürüttükleri hukuksuz faaliyetler sebebiyle tenzili rütbe ile farklı yerlerde görevlendirilmişlerdir.

Öyle bir senaryo düşünün ki; Türk Bağımsız Yargısı'na sızmış bir Truva atı, içindeki *askerleriyle* bir kararlar silsilesine/sonuçlarına sebep oluyor ve ardından ifşa ve tasfiye olan bu organizma ile bileşenlerinin aldıkları kararlar mağduriyet yaratmaya devam ediyor.

Bunu ne Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, ne evrensel hukuk ne de kamuoyu vicdanı kabul eder.

Bağımsız Türk Yargısı, üzerindeki bu kara lekeyi temizlemeli ve 3 Temmuz tiyatrosuna son vermelidir. Sahne artık adil yargılamanın yapılacağı bağımsız Türk mahkemelerinin olmalıdır.


Ahmet ERCANLAR / Hürriyet