Esasen bu yazıyı yazmadan önce düşündüm; Genel Kurul’un dedikodularını, lobi sohbetlerini veya kulislerde konuşulanları mı anlatsam… Belki öyle yapsam yazının okunma sayısı ve yazıya yapılacak yorumlar daha fazla olurdu. Sonra dedim ki; bu senin tavrın değil sen bağcıyı dövmeyi değil üzüm yemeyi seversin. Genel Kurul mesleğe ve meslek örgütümüze neler kazandırdı, eksileri ve artıları nelerdi onları anlat diye kendi kendimle konuştum.
     
15 Mayıs günü, Denizli’ye 1600 Km uzaklıktaki Van şehrimizde 16-17 Mayıs’ta ki Türkiye Barolar Birliği 33. Olağan Genel Kurulu’na katılmak için Denizli Barosu Delegasyonu olarak yola çıktık. Yola çıkarken temennimiz; Genel Kurul çalışmalarımızın; halkımızın adalete kavuşmasına, hukuk devleti ile tam bağımsız yargının ve eksiksiz demokrasinin sağlanmasına, mesleğimize ve meslek örgütümüze katkılar getirmesiydi. Van’a ulaştığımızda hem Van Barosu’na mensup meslektaşlarımızın hem de Van halkının sıcak misafirperverliğiyle karşılaştık. Açıkça itiraf edeyim memleketimin dört bir yanından gelen meslektaşlarımla ve Vanlı kardeşlerimle yaptığım sohbetlerde  ülkemdeki çatışmaların çoğunun esasen siyasi ve ticari rant aracı olduğunu halkımızın olaylara daha farklı baktığını görmek de beni ayrıca memnun etti. 
      
Genel Kurul’da onlarca konuşmacı söz aldı ve mesleğe ve meslek örgütüne dünümüze, bugünümüze ve geleceğimize dair düşüncelerini paylaştı. Özellikle Ankara Barosu’nun muhalif sesi ve tavrı bence Genel Kurul’un daha demokratik olmasına, sorunların yüzeysel değil derinlemesine konuşulmasına ve somut çözümler üretilmesine katkılar sağladı.
     
Genel Kurul’da üzüldüğüm konu ise kendi siyasi çevrelerine mesaj vermek isteyen, siyasi ikballeri adına hareket eden veya başkaca yerlerde göremediği kişisel hesaplarını görmek isteyen, birlerine meydan okumak isteyenlerin biraz da provakatif tarzdaki tavırlarıyla gerçek gündemden zaman zaman uzaklaşılmasına neden olmaları oldu. Bu durum enerji ve zaman kaybıydı.
 
 
Herkes için adalet, adalet için avukatın vazgeçilmez olduğu, hukuk üstünse ve hukukun ve hukukçunun saygınlığı varsa yarınlarımızın hepimiz için daha güzel olacağı, güçlü avukat ve güçlü baroların esasen halkımızın adalete kavuşması konusunda en önemli etken olduğu, kişisel çıkarların bir tarafa bırakılıp toplumsal çıkarların öne çıkması gerektiği, adaletin her zaman herkese lazım olduğu, çok sesliliğe ve farklı düşüncelere tahammül gösterilmesi gerektiği, pek çok sorunun çözümünün adil ve bağımsız yargılama olduğu ve benzeri konular hemen herkesin üzerinde mutabık kaldığı konulardı.
       
Genel Kurul’dan geriye dostluklar, zaman zaman gerginlikler olsa da hepimizin avukat olduğunu hatırlayıp avukat nezaketiyle tatlı birer tebessüm ettiğimiz anılar kaldı. Umarım konuşulanlar lafta kalmaz ve dile gelen düşünceler hayata geçer ve meslektaşlarımız ve meslek örgütümüz bugünkünden daha güzel günlere kavuşur.