Bilindiği gibi, KDVK’nun  9. maddesi hükmü  gereğince vergi alacağının  güvence altına alınabilmesi için  vergiye tabi işlemlere taraf  olanları “vergi alacağının  ödenmesinden” sorumlu  tutma hakkında Maliye Bakanlığı’na yetki verilmiştir.[1]  Bu  yetkiye istinaden Bakanlık  91 Seri Nolu KDV Genel Tebliğinde sayılan kurum ve kuruluşlar ile bütün KDV mükelleflerinin işgücü  hizmet  alımında hesaplanan KDV’nin %90’ının tevkifata tabi  tutulacağı  açıklaması   yer  almaktadır.

Daha sonra yürürlüğe giren 117 Seri Nolu KDV Genel Tebliğ ile  KDV’deki  tevkifat  sisteminde önemli  düzenlemeler yapılmıştır.[2]  117 Seri Nolu KDV Genel Tebliğ ile KDV tevkifatına ilişkin genel tebliğ bazında bugüne kadar  yapılmış tüm düzenlemeler tek bir tebliğde toplanmıştır. Bunun yanı sıra  bazı  kısmi tevkifat uygulamaları  yürürlükten kaldırılmış, bazı  yeni tevkifat uygulamaları  getirilmiş, bazı  tevkifat uygulamalarının  da kapsamı  değiştirilmiştir. Ayrıca kısmi tevkifat kapsamındaki işlemlerde uygulanacak   tevkifat oranları da yeniden belirlenmiştir. [3]

Aşağıda Maliye Bakanlığı  tarafından  verilen bir özelge KDV tevkifatı ile ilgili  tevkifat yapılması  gerekli iken, tevkifat  yapılmadığı  ve tevkifatsız kesilen faturalar ile ilgili  resmi defter  ve kayıtlarda düzeltme  işleminin  muhasebesel olarak yapılıp yapılmayacağı, sorumlu  sıfatıyla verilmesi  zorunlu olan (2)  nolu  KDV beyannamesinin  süresinde  verilmemesinden  kaynaklanan vergi ziyaı  nedeniyle  uygulanması  gereken işlemler hakkında Gelir İdaresi Başkanlığı  önemli  bir özelge yayımlamış ve konuya açıklık getirmiş  bulunmaktadır.[4]

Özelgenin konumuzla ilgili  bölümü aynen aşağıda  gösterilmiştir:

“213 sayılı  VUK’nun “Vergi Hatalarının  Düzeltme ve Reddiyat” başlıklı  bölümünde yer  alan düzenlemeler herhangi bir vergilendirme işleminde yapıldığı  tespit edilen aynı kanunun 116. ve müteakip maddelerinde tanımlanan nitelikteki vergi hatasının  düzeltilmesine yöneliktir.

Anılan  kanunun 116. maddesinde vergi hatası, “vergi müteallik  hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması” şeklinde tanımlanmıştır.  Aynı  kanunun 117. maddesinde matrahta ve vergi miktarındaki hatalar ile verginin mükerrer olmasının hesap  hatası olduğu; 118. maddesinde  de mükellefin şahsında, mükellefiyette, mevzuda, vergilendirme ve muafiyet döneminde yapılan hataların  vergilendirme hataları  olduğu hükme bağlanmıştır.

Buna göre, yukarıda sayılan vergi  hatalarının  herhangi  birinin mevcudiyetinin  tespiti halinde, bu hata VUK’nun 126.  maddesine göre düzeltme zamanaşımı söz konusu değilse yine aynı  kanunun düzeltme hükümlerine göre düzeltilmektedir.

 Ancak yukarıda yer alan genel  hükümlerin verginin tahakkuk aşamasında yapılmış olan vergi hataları  hakkında uygulanması  gerekmektedir.

Olayda olduğu  gibi yüklenilen KDV’nin iadesi için  yapılacak talep bakımından, VUK’nun düzeltme veya düzeltme zamanaşımı hükümleri  yönünden konuyu değerlendirme imkanı  bulunmamaktadır.

Öte yandan, KDVK’nun 9. maddesi ile vergi alacağının  emniyet altına alınması  amacıyla  vergiye tabi işlemlere taraf olanları  vergi alacağının  ödenmesinden sorumlu tutma konusunda Bakanlığa yetki  verilmiştir. Bu  yetkiye dayanılarak yayımlanan 91 Seri Nolu KDV Genel Tebliğinde sayılan kurum ve kuruluşlar ile bütün KDV mükelleflerinin işgücü hizmet alımında hesaplanan KDV’nin %90’ının tevkifata tabi tutulacağı açıklaması  yer almaktadır.

Uygulamaya göre, bu  kuruluşlar  kendilerine yapılan   hizmetlerin bedelleri üzerinden hesaplanan KDV’nin tamamını  değil bir  kısmını  hizmeti ifa edene ödemekte, kalan kısım ise kendileri tarafından sorumlu  sıfatıyla beyan edilip ödenmektedir.  Bir başka ifadeyle, tevkifat uygulamasında tek  bir işleme ait aynı faturada gösterilen belirli bir verginin işleme taraf olan alıcı  ve satıcı tarafından  paylaşılarak  beyan ve ödenmesi  söz konusudur.

KDVK’nun 9. maddesi  kapsamında sorumlu  tayin edilen mükelleflerin, sorumlu  sıfatıyla beyan edip ödemeleri gereken vergilerin beyan edilmemesi veya eksik  beyan edilmesi  halinde,  bu  vergi  tutarının  resen tarh edilerek  vergi ziyaı  cezası  kesilmesi ve gecikme faizi hesaplanması  gerekmektedir. Ancak, sorumlu  sıfatıyla  beyan edilmeyen veya eksik beyan edilen vergi tutarının  tamamının  satıcı  tarafından  beyan edilmiş  olması  halinde sorumlu  adına yapılacak tarhiyatta vergi aslı  aranmayacaktır.

Ayrıca, sorumlu   tarafından beyan edilip ödenmesi gerekirken satıcı  tarafından  beyan edilen vergilerin ödenmiş olması  halinde, bu  verginin normal  vade tarihinden ödendiği tarihe kadar söz konusu  vergilerin ödenmemiş  olması  halinde ise,  normal vade tarihinden yapılacak tarhiyatın tahakkuk tarihine kadar gecikme faizi  uygulanacağı tabiidir.

Dolayısıyla, verginin  tamamının  satıcı  tarafından  beyan edildiğinin tespiti halinde tevkifatsız olarak düzenlenen faturalar ve defter kayıtlarında bir düzeltme yapılmasına ve ilgili dönemler için düzeltme  beyannamesi  verilmesine gerek bulunmamaktadır.”

Yukarıda yer  verilen özelgeye göre (2) nolu  KDV konusunda  önemli açıklamalar yapılmıştır.  

Bunlar:  

1) Sorumlu  sıfatıyla beyan edilmeyen veya noksan   beyan  edilen vergi tutarının  tümü  eğer satıcı  tarafından  beyan edilmiş ise bu durumda sorumlu  adına yapılacak  tarhiyatta vergi aslı istenmeyecektir.

2) Sorumlu  tarafından beyan edilip ödenmesi  gerekli olan vergi eğer satıcı  tarafından  beyan edilerek  ödenmişse bu  durumda; bu  verginin normal vade tarihinden ödendiği tarihe kadar gecikme faizi yürütülecektir.

3) Yine, bu  vergi şayet  satıcı tarafından  ödenmemişse; normal  vade tarihinden yapılacak tarhiyatın  tahakkuk tarihine kadar gecikme faizi yürütülecektir.

4) Muhasebesel düzeltme  kayıtları konusuna gelince; verginin  tümü eğer satıcı  tarafından beyan edildiğinin saptanması  durumunda:  tevkifatsız olarak  tanzim edilen faturalar ve defter kayıtlarında  bir düzeltme kaydı yapılmasına ve en önemlisi ilgili dönemler için   KDV düzeltme beyannamesi  verilmesine lüzum yoktur.
 
(Bu köşe yazısı, sayın Av. N. Gaye ALPASLAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)
---------------------
[1] Konuyla ilgili  daha sonra yayımlanan 117 Seri Nolu KDV Genel Tebliğinde  KDV tevkifat sistemi ile ilgili ayrıntılı açıklamalara yer  verilmiş  bulunmaktadır. Söz konusu  genel tebliğ için bkz. RG:  14.04.2012 gün ve  28264 sayılı.  Bu  tebliğ 01.05.2012 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. 117 Seri Nolu  Genel Tebliğin yürürlüğe girmesi ile beraber 221 ve 224  Seri Nolu  Gelir Vergisi Genel Tebliğlerinin bazı  bölümleri yürürlükten kaldırılmıştır. 
[2] Ayrıntılı açıklamalar için bkz. VARLI Umut, “117 Seri Nolu KDV Genel Tebliği İle KDV Tevkifat Sisteminde Yapılan Değişiklikler”, Lebib Yalkın Mevzuat Dergisi, Sayı:103, Temmuz 2012, s.43.
[3] VARLI Umut, agm., s.47-48
[4] Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, 27.05.2011 gün ve 53017 sayılı  özelge.