Uçucu personelin iş kanununa bağlı olmayışı ve hava iş kanunu tasarısının da yılan hikayesine dönmesi, sektörün en büyük sorunlarından biridir. İşveren ile uçucu personel arasındaki ihtilaflar, Borçlar Kanunu hükümlerine göre ve genel mahkemelerde çözümlenmekte, tabi bu durum da İş Kanunu’nun işçi lehine düzenlemelerinden işçinin mahrum kalması sonucunu doğurmaktadır. 


Bir devlet kurumu olarak faaliyete başlayan ve kısmen özelleşmesine rağmen “resmi” yönetim ruhundan pek kurtulamayan THY’de ise durum biraz daha farklıdır. Toplu İş Sözleşmesi, TK personeli için yadsınamayacak öneme sahiptir. Özellikle uçucu personel için. Özellikle diyorum, çünkü bu sayede, uçucu personel iş güvencesi hükümlerinden faydalanabilmektedir. Performans yetersizliği gibi soyut bir sebebe dayanarak yapılan keyfi işten çıkarmalarda, işçi işe iade davası açarak işine dönebilmektedir. Tabi işverenin amacı personelin şirketten kati olarak ihracı olduğundan, işçi davayı kazanmasına rağmen işine dönememektedir. Ancak bu sayede en az sekiz maaş tutarında tazminat alabilmektedir.


Sektörün lokomotifi THY’de, 40’lı yaşlarının henüz başlarında olan birçok personelin, emeklilik sebebiyle işten çıkarıldığı bilinen bir gerçektir. Günümüz koşullarında 40’lı yaşlarda emeklilik artık pek cazip değildir. Bu yaşa dek uçucu personel olarak görev yapmış birisinin, bu yaştan sonra başka sektörlere yelken açmasını beklemek de hayalcilik olacaktır. İşin bu yönüyle işe iade davasının getirisi değerlendirildiğinde, aslında bir kabin memuru için öyle aman aman bir güvence de teşkil etmemektedir.


Çok bilinmeyen ancak uçucu personel için dava ve tazminat hakkı doğuran birçok sebep ve olaya ilerleyen yazılarda yer vermeye çalışacağız.