TRAFİK KAZALARINDA ARAÇTAN YOKSUN KALMA TAZMİNATI

GİRİŞ

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesine göre “Trafik kazası, karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma ve zararla sonuçlanmış olaydır.” Gerek sürücü hataları gerekse yayaların dikkatsizliği, her yıl binlerce trafik kazasına sebep olmaktadır. Türk Borçlar Kanunu, Türk Ceza Kanunu ve Karayolları Trafik Kanunu’nda bu konuda birtakım yaptırımlar öngörülse de trafik kazalarının önüne geçilememekte ve kişiler ciddi zararlara uğramaktadır. İşte bu noktada bu tür kazalardan kaynaklanan maddi ve manevi zararların tazmini meselesi gündeme gelmektedir.

1. Araçtan Yoksun Kalma Tazminatı

1.1. Tanımı

Trafik kazaları sonuçlarına göre; ölümlü trafik kazaları, yaralanmalı trafik kazaları ve maddi hasarlı trafik kazaları olmak üzere kendi içinde üçe ayrılır. Araç mahrumiyeti tazminatı da maddi hasarın oluştuğu kazalarda ortaya çıkmaktadır. Nitekim bir araç trafik kazasına karıştığında belli bir bakım ve onarım sürecine girer. Bu süre zarfında ise araç, araç sahibi tarafından kullanılamaz. İşte aracın bakım ve onarım görerek kullanılamadığı bu süreye ilişkin olarak talep edilebilecek tazminata araçtan mahrum kalma bedeli ya da araçtan yoksun kalma tazminatı denilmektedir.

1.2. Hesaplanması

Araç mahrumiyeti tazminatı, aracın kullanılamadığı gün sayısı ile aracın günlük kiralama bedeli çarpılarak bulunur. Bu formülü bir örnekle somutlaştırmak gerekirse, araç kazadan sonra 30 gün boyunca bakım ve onarıma girmişse ve aracın günlük ikame bedeli 300 TL ise, 9.000 TL’lik araç mahrumiyeti tazminatı ortaya çıkmaktadır.

Araç mahrumiyeti tazminatı hesaplanırken dikkat edilmesi gereken bir husus da “makul onarım süresi”dir. Hakim karar verirken dava konusu olayda aracın kaç günde onarıldığını değil, aracın kaç günde onarılabileceğini dikkate almalıdır. Makul onarım süresi olarak adlandırılan bu süre bilirkişi tarafından hesaplanmaktadır. Somut olayda aracın bakım ve onarımı çeşitli sebeplerle olması gerekenden daha uzun sürse bile fazla olan süreler kusurlu araç sürücüsüne veya sahibine yükletilemez.

1.3. Araçtan Yoksun Kalma Tazminatından Sorumlu Olan Kişiler

Araç mahrumiyeti tazminatı kusurlu tarafın sigorta şirketinden veya kaskodan istenilememektedir. Nitekim TBK m.49’a göre “’Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür.” İlgili hüküm de göz önüne alındığında, araç mahrumiyeti tazminatından kusurlu araç sürücüsü ile araç sahibinin müteselsilen sorumlu olduğu söylenmelidir. Dolayısıyla araç mahrumiyeti tazminatı talebiyle kusurlu araç sürücüsü veya sahibine başvurulması gerekir.

1.4. Araçtan Yoksun Kalma Tazminatında Görevli Mahkeme ve Zamanaşımı

Araç mahrumiyeti tazminatı taleplerinde görevli mahkeme, Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Dolayısıyla bu talebin kaza tarihinden itibaren 2 yıl içerisinde genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemeleri önünde ileri sürülmesi gerekir. Aksi halde ilgili tazminat hakkı zamanaşımına uğrar ve hak sahibi tarafından talep edilemez hale gelir.

1.6. Araçtan Yoksun Kalma Tazminatında İspatı

Araç mahrumiyeti tazminatı talebinde dosyaya sunulması gereken evraklar; aracın kazalı fotoğrafları, kaza tespit tutanağı, aracın servis faturası, aracın tamir edilmiş halinin fotoğrafları ile eksper ve bilirkişi raporları olarak sayılabilir.

2. Araçtan Yoksun Kalma Tazminatına İlişkin Yargıtay Kararları

a. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 29.09.2022 tarihli ve 2021/26777 E. 2022/11236 K. sayılı kararı uyarınca araç kazalarında tamir sürecinde araç kiralanmasa ve kiralama faturası sunulmasa bile kusurlu taraf aleyhine araç mahrumiyeti tazminatına hükmedilmesi gerekir.

Kural olarak haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil sebebiyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebilir. Olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50'nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacı tarafından araç kiraladığına dair belge veya ödeme belgeleri sunulmasa da hakim zararı belirleyebilir. Bu durumda mahkemece, davacı aracında oluşan hasarın niteliğine göre makul tamir süresinin belirlenmesi, ihtiyaçları için aracı kullanamamaktan doğan ve bu süre içinde davacının (ikame araç) ödemesi gereken bedelin ne olacağı konularında alınan bilirkişi raporuna göre davacının araç mahrumiyet bedeli talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.”

b. Yargıtay’ın kararlarında açıkça vurguladığı üzere araç mahrumiyeti tazminatı ile ilgili önemli bir husus da kazaya uğrayan aracın nasıl kullanıldığı ile aracı kullanan kişinin gittiği güzergahı zaten araç kullanılsaydı da gidip gelmesi halinde yapacağı zorunlu giderlerdir. Belirlenecek olan bu giderler, araçtan yoksun kalma tazminatından indirilir. Nitekim yakıt gideri gibi giderler söz konusu trafik kazası ile ilgili olmayan, her durumda araç sahibi tarafından karşılanması gereken giderlerdir.

“Bu durumda mahkemece, davaya konu kaza sebebiyle araçtaki hasarın giderilmesi için gereken onarım süresi içinde emsal nitelikteki bir aracın (davacı tarafından kaza olmasaydı dahi yapılması gereken yakıt vs. gibi zorunlu giderler indirildikten sonra) araç mahrumiyeti bedelinin tespiti hususunda da rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E. 2014/15596 K. 2017/156 T. 17.1.2017)

c. Araç kullanılamayacak hale gelmişse yani pert olmuşsa, kusursuz sürücü yeni bir araç alıncaya kadar geçecek olan makul süre dikkate alınır. Zira bu durumda aracın tamir olması ve yeniden kullanılması mümkün olmasa da araç sahibi belli bir süre aracından yoksun kaldığından, araç mahrumiyeti tazminatına hükmedilmelidir.

“Davacı aracı, ticari kamyonet olup davacının ticari faaliyeti esnasında kullandığı araçtır. Mahkemece hükme esas alınan 18.08.2015 tarihli bilirkişi raporunda, davacı aracının onarımının ekonomik olmadığı ve pert kabulünün gerekliliği belirtilerek, kaza tarihi ile yeni araç satın alma tarihi arasında geçen 48 günlük süreye tekabül eden araç mahrumiyet zararı hesabı yerinde değildir. Zira raporda kazanın oluş tarihi ile aracın satın alınması arasındaki sürenin makul olup olmadığı konusunda değerlendirme yapılmamıştır. Davacı aracının pert kabulünün zorunluluğu karşısında, davacının emsal nitelikte yeni bir araç alması için gereken süre oranında araç mahrumiyeti zararı tespit edilmelidir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu yön gözetilmeksizin, kaza tarihi ile dosyaya sunulan araç satım sözleşmesi arasındaki süreye tekabül eden süre üzerinden araç mahrumiyet zararı hesabı yapılmıştır ki rapor bu yönüyle hatalıdır.” (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E. 2016/1134 K. 2016/6228 T. 23.5.2016)

Av. Begüm GÜREL & Hukuk Fakültesi Öğrencisi Ceren KELEŞ