5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191 inci maddesinde[1] düzenlenmiş olan “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak” suçundan verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararlarına itiraz edilip edilemeyeceği ve 191 inci madde gereğince hükmedilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirlerinin ihlali nedeniyle dosyanın kapatılmasına ilişkin denetimli serbestlik şube müdürlüğü kararlarına karşı yapılan başvuruların hangi adli merci tarafından inceleneceği, uygulanmasına karar verilen tedbirlerin ertelenmesine, değiştirilmesine, kaldırılmasına veya yerine başka bir tedbir uygulanmasına yönelik taleplerin hangi adli merci tarafından değerlendirilmesi gerektiği hususlarında uygulamada bazı aksaklıklar yaşanmaktadır.[2]

Konuya ilişkin sorunun çözümü için mevzuat hükümlerinin iyi analiz edilmesi gerekmektedir.

İlgili Mevzuat Hükümleri

5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesi, 6545 Sayılı Türk Ceza Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile bazı değişiklikler yapılmıştır.

Bu yasal düzenleme ile, Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesi başlığıyla birlikte değiştirilmiştir.

5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçu için öngörülen hapis cezası, bu suçla daha etkin mücadele etmek ve toplumu uyuşturucuya karşı korumak amacıyla artırılmıştır.

5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. Maddesinin mevcut düzenlemesine göre kovuşturma aşamasında karar verilebilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin yerine getirilmesinde birtakım sorunlarla karşılaşılmıştır. Bunlardan en önemlisi, aynı kişi hakkında birden fazla tedbir kararı verilebilmesi ve yükümlülüklerin ihlal edilmesine rağmen yargılamaya devam edilmek suretiyle cezaya hükmolunmamasıdır.

Bu nedenle, kovuşturma aşamasında verilebilen denetimli serbestlik kararının, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında tedavi işlemlerine bir an önce başlanabilmesi için, soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı tarafından verilmesi sağlanmaktadır.

Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın, beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilebilmektedir.

Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında denetimli serbestlik tedbiri kapsamında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyaracaktır.

Buna göre kişi hakkında uygulanacak erteleme süresi beş yıl iken, denetimli serbestlik süresi ve gerekmesi halinde uygulanacak tedavi süresi en fazla iki yıl olabilecektir.

Kişinin, denetimli serbestlik veya erteleme süresi zarfında,

a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,

b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması,

c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması,

halinde, hakkında kamu davası açılacak ve yargılamaya devam edilecektir.

Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da kullanması ihlal nedeni sayılacak ancak bu İhlal ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmayacaktır.

İhlalin tekrarlanması halinde ise yeniden kamu davasının ertelenmesi kararı verilemeyecek ve kişi hakkında doğrudan soruşturma ve kovuşturma yapılması söz konusu olacaktır. Diğer bir ifadeyle, tedavi ve denetimli serbestlik hükümleri, bir kişi hakkında ancak bir kez uygulanabilecektir.

Şüpheli erteleme süresi zarfında yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilecektir.

Ayrıca, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. Maddesinde suçun vasfının yargılama aşamasında değişmesi durumunda uygulamada çıkabilecek tereddütlerin önlenmesi amacıyla da değişiklik yapılmıştır.

Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti ve uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma suçlarından yapılan kovuşturma evresinde, suçun 191 inci madde kapsamına girdiğinin anlaşılması halinde, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilecektir.

Böylelikle, soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı tarafından verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararlarının, kovuşturma aşamasında suçun vasfının değişmesi durumunda mahkeme tarafından verilmesi sağlanmaktadır.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 171 inci maddesinde; Cumhuriyet Savcısının kamu davasını açıp açmama veya kamu davasının ertelenmesine karar verip vermeme konusundaki takdir yetkisi düzenlenmiştir.[3]

Belirtmek gerekir ki, uyuşturucu kullanma suçlarında, şüpheli hakkında Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilebilmektedir. TCK’nin 191. Maddesinde yer alan şartların varlığı erteleme kararı için yeterli sayılmaktadır.

5402 sayılı Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanununun, “Şikâyet ve itiraz” kenar başlıklı 18 inci maddesinin birinci fıkrasında; Müdürlükler ile koruma kurullarının idarî nitelikteki eylem ve işlemlerine karşı infaz hâkimliğine şikâyette bulunulabileceği hüküm altına alınmıştır.

Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliğinin, “Şikâyet ve itiraz” kenar başlıklı 48 inci maddesinin birinci fıkrasında; Yükümlüler ile kanuni temsilcileri, infaz hizmetlerinin yürütülmesi sırasında müdürlükçe hazırlanan denetim planları ve raporları ile müdürlükçe yapılan uyarılar gibi işlem ve eylemlerin kanun, tüzük ve yönetmelik hükümleri ile genelgelere aykırı olduğu gerekçesiyle müdürlüğe itirazda veya infaz hâkimliğine şikâyette bulunabilecekleri ifade edilmiştir.

Yukarıda da belirtildiği üzere, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesinde “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak” suçu düzenlenmiş ve yasal düzenleme uyarınca, Cumhuriyet savcısı tarafından şüpheli hakkında 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesinde sayılmış olan koşullar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilebilmesi mümkün hale getirilmiştir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191 inci maddesi gereğince verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararlarının uygulanmasında, yine 191 inci maddenin dokuzuncu fıkrasında yer alan açık hüküm gereğince 191 inci maddede aksine hüküm bulunmayan hallerde 5271 sayılı Kanunun 171 inci maddesi hükümleri kıyasen uygulanabilmektedir.

Kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara itiraz mercii (Sulh Ceza Mahkemesi)

5271 sayılı Kanunun 171 inci maddesinde, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına itiraz hakkı “suçtan zarar gören” kişiye verilmiştir. Bu hüküm kıyasen uygulanmak suretiyle 5237 sayılı Kanunun 191 inci maddesi gereğince verilen ve şüpheliye yükümlülük yükleyen kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara karşı da “şüpheli” tarafından itiraz edilebileceği, itiraz merciinin de “sulh ceza hâkimliği” olduğu Yargıtay tarafından kabul edilmektedir.[4]

TCK'nun 191. maddesinin 2. fıkrası gereğince verilen "kamu davasının açılmasının ertelenmesi" kararı, CMK'nun 171. maddesinde yer alan "kamu davasının açılmasının ertelenmesi" kararından farklı olduğundan, adil yargılama ilkesi ve suçsuzluk karinesi gereğince, CMK'nun 171. ve 173. maddelerinde suçtan zarar gören için tanınan "kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına itiraz" hakkıyla ilgili hükümlerin, TCK'nun 191. maddesinin 2. fıkrası kapsamında verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına karşı "şüpheli" için de kıyas yolu ile uygulanması gerekmektedir.[5]

Şüphelinin tedavi ve denetimli serbestlik tedbirlerine uymaması üzerine verilen kararlara (yükümlülük ihlali-ısrar şartı) karşı itiraz mercii

Soruşturma aşaması

Öte yandan, Cumhuriyet savcısı tarafından kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilmesi sonrasında, şüphelinin tedavi ve denetimli serbestlik tedbirlerine uymaması üzerine denetimli serbestlik şube müdürlüğünce şüpheli hakkındaki denetimli serbestlik dosyasının kapatılmasına ve dosyanın Cumhuriyet başsavcılığına iadesine dair kararlara karşı, denetimli serbestlik şube müdürlüğünün söz konusu işleminin, Yargıtay kararlarında da kabul edildiği üzere adli işlem olması ve dosyanın soruşturma aşamasında bulunması nedeniyle Cumhuriyet savcısına itiraz edilmesi mümkündür.

Kovuşturma aşaması

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191 inci maddesi gereğince tedavi ve denetimli serbestlik kararlarına mahkemece hükmedilmesi halinde ise; söz konusu tedbirlerin ihlali halinde verilecek denetimli serbestlik şube müdürlüğünün dosya kapatma kararlarına karşı yapılan itirazlara ise ilgili mahkemece bakılması gerekmektedir.[6]

Denetimli serbestlik kararlarının değiştirilmesi, durdurulması veya kaldırılması ile ilgili talepler

Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği’nin (DSHY) 45/1 maddesine göre, denetimli serbestlik kararının değiştirilmesi, kaldırılması veya uygun olan başka karar verilmesi için şu şartların bulunması gerekir:

1) Yükümlünün elinde olmayan nedenlerle yerine getirilememesi,

2) İnfazının mümkün olmaması,

3) Yükümlünün tutuklanması, hapis cezasının infazına başlanması veya askere alınması nedeniyle infazının imkânsız hale gelmesi,

4) 5395 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tedbirden beklenen yararın elde edilmesi,

5) Hapis cezasından daha ağır sonuçlar doğurması.

Yukarıda belirtilen hallerde kanunda aksine bir düzenleme yoksa, vaka sorumlusunun önerisi üzerine komisyon tarafından ilgili mahkemeden denetimli serbestlik kararının değiştirilmesi, kaldırılması veya uygun olan başka karar verilmesi talep edilebilir.

Denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazına karar verilen hükümlüler hakkında belirlenen yükümlülüklerin değiştirilmesine komisyon tarafından karar verilir. (DSHY md. 45/2)

Yükümlünün cezaevinde olması veya askere alınması

Yükümlülüklerin yerine getirilmesi sırasında yükümlünün işlediği bir suç nedeniyle; tutuklanması veya mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanması ya da askere alınması durumunda mahkemece aksine bir hüküm de verilmez ise yükümlülüğün yerine getirilmesi durdurulur. (DSHY md. 45/3)

Yükümlü denetim süresi içerisinde serbest bırakılır veya askerlik hizmeti sona ererse yükümlülüğün yerine getirilmesine devam edilir. Denetim süresinin sonunda yükümlünün mahpusluk halinin veya askerlik durumunun devam etmesi durumunda dosya kapatılarak mahkemesine gönderilir.

Ceza infaz kurumunda veya askerlikte geçirilen süreler denetim süresinden sayılır. Bu süre içinde rehberlik kapsamında verilen yükümlülüğün yerine getirilmesinde mahkemeye verilecek raporlar ceza infaz kurumu ile işbirliği içerisinde hazırlanır. Hâkime gönderilecek rapora esas olmak üzere üç ayda bir kişinin gelişimi ve davranışları hakkında ceza infaz kurumu idaresinden bilgi istenir. (DSHY md. 45/3)

Şikâyet ve itiraz

İnfaz hizmetlerinin yürütülmesi ilgili kararlara karşı itiraz veya şikâyet yolu

Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği’nin (DSHY) 48/1 maddesine göre, Yükümlüler ile kanuni temsilcileri, infaz hizmetlerinin yürütülmesi sırasında müdürlükçe hazırlanan denetim planları ve raporları ile müdürlükçe yapılan uyarılar gibi işlem ve eylemlerin kanun, tüzük ve yönetmelik hükümleri ile genelgelere aykırı olduğu gerekçesiyle müdürlüğe itirazda veya infaz hâkimliğine şikâyette bulunabilmeleri mümkündür.

Şikâyet süresi

Yükümlü, hakkındaki işlem ve eylemleri öğrendiği tarihten itibaren on beş gün, her halde işlem ve eylemlerin yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde şikâyet yoluyla infaz hâkimliğine müracaat edebilecektir. (DSHY md. 48/2)

Şikâyetin Usulü

Şikâyet, dilekçe ile doğrudan infaz hâkimliğine yapılabileceği gibi; Cumhuriyet başsavcılığı veya denetimli serbestlik müdürlüğü aracılığıyla da yapılabilir.

Doğrudan infaz hâkimliğine yapılmayan başvurular hemen ve en geç üç gün içinde infaz hâkimliğine gönderilir.

Sözlü yapılan şikâyet, tutanağa bağlanır ve tutanağın bir sureti başvurana verilir. (DSHY md. 48/3)

Şikâyetin yürütülmekte olan işlemlere etkisi

Şikâyet yoluna başvurulması, yapılan işlem veya faaliyetin yerine getirilmesini durdurmaz.

Ancak, infaz hâkimi giderilmesi güç veya imkânsız sonuçların doğması ve işlem veya faaliyetin açıkça hukuka aykırı olması koşullarının birlikte gerçekleşmesi durumunda işlem veya faaliyetin ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir. (DSHY md. 48/4)

İtiraz ve şikâyet yolunda başvurulacak merciler

Müdürlük işlemlerine karşı yapılan itirazlar komisyon tarafından, koruma kurulu kararlarına karşı itirazlar koruma kurulu tarafından incelenerek sonuçlandırılır.

Kararlara karşı infaz hâkimliğine şikâyette bulunulabilir. Müdürlük işlemlerine ve koruma kurulu kararlarına yapılan itirazlar şikâyetteki usullere tabidir. (DSHY md. 48/5)

Başvuru hakkı ve süresinin hatırlatılması zorunluluğu

Yükümlüyle ilgili yapılan işlemeler nedeniyle yapılan başvuru üzerine verilecek karar ve işlemlere ilişkin yazışmalarda veya belgelerde, yükümlülerin şikâyet ve itiraz hakkı ile süresi açıkça belirtilir. (DSHY md. 48/6)

Belirtmek gerekir ki, 5402 sayılı Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanununun 18 inci maddesinin birinci fıkrası ile Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliğinin 48 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince; denetimli serbestlik şube müdürlüğünün şüphelinin yükümlülüklerine uymaması nedeniyle dosyasının kapatılması dışında kalan idari nitelikteki kararlarına karşı, örneğin müdürlükçe hazırlanan denetim planları ve raporları ile müdürlükçe yapılan uyarılar gibi işlem ve eylemlerinin kanun, tüzük ve yönetmelik hükümleri ile genelgelere aykırı olduğu ileri sürülerek denetimli serbestlik müdürlüğüne itirazda bulunulması veya infaz hâkimliğine şikâyette bulunulması mümkündür.

Denetimli serbestlik kararlarının değiştirilmesi, durdurulması veya kaldırılması ile ilgili talepler ile ilgili başvuraların, denetimli serbestlik tedbirine başlangıçta hangi makam karar vermiş ise, o makamın bu konuyu değerlendirmesi gerekir.

Vaka sorumlusunun önerisi üzerine komisyon tarafından ilgili mahkemeden veya savcılıktan denetimli serbestlik kararının değiştirilmesi, kaldırılması veya uygun olan başka karar verilmesi talep edilebilir.

Özetle, denetimli serbestlik uygulanmasına mahkeme karar vermişse, mahkemeden; savcılık vermiş ise, savcılıktan Denetimli serbestlik kararlarının değiştirilmesi, durdurulması veya kaldırılması konusunda bir karar vermesi istenir. Bu konudaki kararlar kesin niteliktedir.

Denetimli serbestlik tedbirinin ertelenmesi talepleri

Kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verildikten sonra, kararda hükmedilen denetimli serbestlik tedbiri ve/veya tedavi ile ilgili uygulamalar güvenlik tedbiri niteliğinde olduğundan, hapis cezalarında geçerli olan infazın ertelenmesi hükümlerinin burada uygulanması mümkün değildir.

.

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN  tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.

------------------------------------

[1] 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun, “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak” kenar başlıklı 191 inci maddesinde; “(1) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın, beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir. Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır. (3) Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. Bu süre Cumhuriyet savcısının kararı ile üçer aylık sürelerle en fazla bir yıl daha uzatılabilir. Hakkında denetimli serbestlik tedbiri verilen kişi, gerek görülmesi hâlinde denetimli serbestlik süresi içinde tedaviye tabi tutulabilir. (4) Kişinin, erteleme süresi zarfında; a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması, c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, hâlinde, hakkında kamu davası açılır. (5) Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz. (6) Dördüncü fıkraya göre kamu davasının açılmasından sonra, birinci fıkrada tanımlanan suçun tekrar işlendiği iddiasıyla açılan soruşturmalarda ikinci fıkra uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilemez. (7) Şüpheli erteleme süresi zarfında dördüncü fıkrada belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. (8) Bu Kanunun; a) 188 inci maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti, b) 190 ıncı maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma, suçundan dolayı yapılan kovuşturma evresinde, suçun münhasıran bu madde kapsamına girdiğinin anlaşılması hâlinde, sanık hakkında bu madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir. (9) Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanununun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 171 inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi hükümleri uygulanır. (10) (Ek: 27/3/2015-6638/12 md.) Birinci fıkradaki fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.”

[2] Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün “Uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak” konulu, 19120602-659-0227-2015-E.1322/64516 sayılı ve 21/09/2018 tarihli yazısı.

[3] 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “Kamu davasını açmada takdir yetkisi” kenar başlıklı 171 inci maddesinde; “(1) Cezayı kaldıran şahsî sebep olarak etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektiren koşulların ya da şahsî cezasızlık sebebinin varlığı halinde, Cumhuriyet savcısı kovuşturmaya yer olmadığı kararı verebilir. (2) 253 üncü maddenin ondokuzuncu fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere, Cumhuriyet savcısı, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olup, üst sınırı bir yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı, yeterli şüphenin varlığına rağmen, kamu davasının açılmasının beş yıl süreyle ertelenmesine karar verebilir. Suçtan zarar gören, bu karara 173 üncü madde hükümlerine göre itiraz edebilir. (3) Kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilebilmesi için, uzlaşmaya ilişkin hükümler saklı kalmak üzere; a) Şüphelinin daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı hapis cezası ile mahkûm olmamış bulunması, b)Yapılan soruşturmanın, kamu davası açılmasının ertelenmesi halinde şüphelinin suç işlemekten çekineceği kanaatini vermesi, c) Kamu davası açılmasının ertelenmesinin, şüpheli ve toplum açısından kamu davası açılmasından daha yararlı olması, d) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekir. (4) Erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmediği takdirde, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilir. Erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmesi halinde kamu davası açılır. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez. (5) Kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin kararlar, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.”

[4] Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 26/03/2018 tarihli ve 2017/2883 esas, 2018/1372 sayılı kararında; “TCK'nun 191. maddesinde, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin karara itiraz edilip edilemeyeceğine dair açık bir düzenleme yoksa da bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, CMK'nun kamu davasının ertelenmesine ilişkin 171. maddesi hükümlerinin uygulanacağı öngörüldüğünden ve CMK'nun 171. maddenin 2. fıkrasında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına "suçtan zarar gören kişinin itiraz edebileceği" belirtilmiş olup, denetimli serbestlik ve tedavi tedbirleri aslında birer güvenlik tedbiri olup, kural olarak, ancak suçu sabit olan kişi hakkında ve mahkeme tarafından uygulanabilir ancak TCK'nun 191. maddesinin 2 ve 3. fıkralarında istisna olarak, şüpheli hakkında soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısının kararı ile de uygulanabileceği kabul edilmiştir. Sözü edilen denetimli serbestlik tedbiri ile şüpheliye yükümlülük yüklenmektedir. TCK'nun 191. maddesinde düzenlenen suç, TCK'nun ikinci kitabının, "topluma karşı suçlar" başlıklı üçüncü kısmının, "kamunun sağlığına karşı suçlar" başlıklı üçüncü bölümünde düzenlenmiş olduğundan, suçun mağduru "kamu" olup, bu açıdan bakıldığında şüphelinin, TCK'nun 191. maddesi kapsamında verilen "kamu davasının açılmasının ertelenmesine" ilişkin karara itiraz edemeyeceği ileri sürülebilirse de, şüpheliye yükümlülük getiren denetimli serbestlik tedbirini içermesi nedeniyle, TCK'nun 191. maddesinin 2. fıkrası gereğince verilen "kamu davasının açılmasının ertelenmesi" kararı, CMK'nun 171. maddesinde yer alan "kamu davasının açılmasının ertelenmesi" kararından farklı olduğundan, adil yargılama ilkesi ve suçsuzluk karinesi gereğince, CMK'nun 171. ve 173. maddelerinde suçtan zarar gören için tanınan "kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına itiraz" hakkıyla ilgili hükümlerin, TCK'nun 191. maddesinin 2. fıkrası kapsamında verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına karşı "şüpheli" için de kıyas yolu ile uygulanması gerekmekte olup; "kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma" suçundan şüpheli hakkında, Cumhuriyet savcısı tarafından TCK'nun 191. maddesinin 2. fıkrası kapsamında verilen "kamu davasının açılmasının ertelenmesine" ilişkin karara, şüphelinin itiraz hakkının bulunduğu kabul edilmelidir,” şeklinde karar verilmiştir.

[5] Benzer şekilde, Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 13/06/2016 tarihli ve 2015/4177 esas, 2016/1841 karar sayılı ilamında da Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmasının ertelenmesine dair kararına karşı, şüpheli müdafi tarafından sulh ceza hâkimliğine yapılan itirazın kabulüne ve Cumhuriyet başsavcılığının kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin kararının kaldırılmasına ilişkin sulh ceza hâkimliği kararının usulüne uygun olduğu kabul edilmiştir.

[6] Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 28/06/2016 tarihli ve 2016/16 esas, 2016/4358 karar sayılı ilamında da; “Dosya kapsamına göre, 5402 sayılı Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanun'un 18/1. maddesindeki "Müdürlükler ile koruma kurullarının idarî nitelikteki eylem ve işlemlerine karşı infaz hâkimliğine şikâyette bulunulabilir" hükmü ile Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği'nin 48/1. maddesinde" Yükümlüler ile kanuni temsilcileri, infaz hizmetlerinin yürütülmesi sırasında müdürlükçe hazırlanan denetim planları ve raporları ile müdürlükçe yapılan uyarılar gibi işlem ve eylemlerin kanun, tüzük ve yönetmelik hükümleri ile genelgelere aykırı olduğu gerekçesiyle müdürlüğe itirazda ya da infaz hâkimliğine şikâyette bulunabilirler." hükmü birlikte değerlendirildiğinde İnfaz Hakimliğine sadece Müdürlükler ile koruma kurullarının idarî nitelikteki işlemlerine karşı yapılan itirazların infaz hakimliği tarafından değerlendirileceğinin hükme bağlandığı, TCK 191. maddesi uyarınca verilen denetimli serbestlik tedbirinin ihlali halinde dosyanın kapatılarak gönderilmesi kararının adli nitelikte bir işlem olduğu, Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği'nin 72/8. maddesindeki "Sanık veya hükümlünün beş iş günü içerisinde ilgili kuruma tedavi için müracaat etmediğinin veya belirlenen tedavi programına uymadığının bildirilmesi ya da rehberlik çalışmalarına katılmaması halinde sanık veya hükümlü bu Yönetmeliğin 44 üncü maddesine göre uyarılır. Uyarılara ilişkin tebligatta ihlal durumunun tekrarı halinde bunun yükümlülüğün ihlali sayılacağı ve dosyanın kapatılarak mahkemesine gönderileceği sanık veya hükümlüye bildirilir." hükmü dikkate alındığında infaz dosyasının kapatılarak gönderilmesi işlemine karşı yapılacak itirazların kovuşturma aşamasında Mahkemece, soruşturma aşamasında ise Cumhuriyet savcısı tarafından değerlendirilmesi gerektiği,” Şeklinde kabul edilmiştir. Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 06/11/2017 tarihli ve 2017/1356 esas, 2017/3701 karar sayılı ilamı ile Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 17/01/2017 tarihli ve 2016/2168 esas, 2017/415 karar sayılı ilamı da bu yöndedir.