1-GENEL OLARAK ÖDEME EMRİ

Ödeme emri, 6183 sayılı kanunun “Amme Alacağının Cebren Tahsili” başlığını taşıyan ikinci kısmında 55.maddede düzenlenmiş olup, kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemelerini veya mal bildiriminde bulunmaları gerektiği “ödeme emri” ile tebliğ edilmektedir. Ödeme emri, borcun asıl ve fer’ilerinin mahiyeti ve miktarları, nereye ödeneceği, süresinde ödenmediği ya da mal bildiriminde bulunulmadığı takdirde borcun cebren tahsil ve borçlunun mal bildiriminde bulununcaya kadar 3 ayı geçmemek üzere hapis ile tazyik olunacağı gerçeğe aykırı bildirimde bulunduğu takdirde hapis ile cezalandırılacağı kayıtlı bulunur. Ayrıca, borçlunun 114.maddedeki vazifeleri ve bu vazifeleri yerine getirmediği takdirde hakkında tatbik edileceği ceza bu ödeme emrinde kendisine bildirilir.

Kamu alacağının vadesinde ödenmemesi durumunda alacaklı kamu idaresi 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un 54.maddesinde yer alan takip ve tahsil yöntemlerinden duruma uygun olanını kullanır. Alacaklı kamu idaresi özel hukuk gerçek ve tüzel kişileri gibi adli yargı yerinde açacağı dava ile veya icra ve iflas kanunu hükümleri uyarınca icra dairelerine başvurarak alacağını tahsil ve takip edemez. Bu nedenle, idare kamu gücüne dayanarak alacağını bizzat tarh ve tahakkuk ettirerek takip eder. 6183 sayılı kanunun 54.maddesinde üçtür cebri tahsil yöntemi öngörülmüştür.

Borçlu kamu alacağı için teminat göstermişse, teminat paraya çevrilir. Eğer ayni ya da nakdi teminat gösterilmemiş bunun yerine kefil gösterilmişse kefil takip edilir.

Kamu alacağı için gösterilen bir teminat ya da kefil bulunmuyorsa, borçluya ait kamu alacağına yetecek miktarda malı haczedilebilir ve paraya çevrilebilir. Gerekli koşulları mevcutsa kamu borçlusunun iflası istenebilir.

Amme borçlusu hakkında cebri tahsilat işlemlerine başlayabilmek için ilk koşul, alacağın vadesinde ödenmemesidir. Bununla birlikte, ödeme emrinin veya teminatlı alacakların 56.maddede belirtilen hükümlerin yerine getirilmiş olması vadesi gelen borcunu ödemeye davet edilmiş olması gerekmektedir. Yani, cebren takibat ödeme emrinin veya teminatlı alacaklarda ödemeye davet yazısının tebliğiyle başlamaktadır.

Netice olarak, vergi yargısında ödeme emrine karşı açılan davaların büyük yer tutması kamu alacaklısı ve kamu borçlusu arasında ödeme emrine ilişkin uyuşmazlıkların çoğunlukta olduğu gösterilmektedir. Türk Vergi İcra Hukuku’nda kamu alacağının tahsiline ilişkin olarak, kamu alacaklısı tarafından kamu borçlusu adına düzenlenen ödeme emrine karşı yapılan itirazların ve sonuçların tartışıldığı bu çalışmamızda konular ayrıntılı olarak ele alınmaya çalışılacaktır.

2-KAMU ALACAKLARININ TAKİP VE TAHSİLİ NASIL YAPILIR?

Kamu alacaklarının takip ve tahsili, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre yapılır. Kamu alacağının takip ve tahsilinin 6183 sayılı kanuna göre yapılması için kamu alacağının;

● Devlete,

● İl özel idarelerine,

● Belediyelere ait olması gerekir.

Ancak kamu alacağının devlete, il özel idarelerine veya belediyelere ait olmasına karşın alacağın; sözleşmeden, haksız fiilden ve haksız iktisaptan doğması durumunda 6183 sayılı kanun değil özel hukuk hükümleri uygulanır.

3-ÖDEME EMRİNİN TANIMI

6183 sayılı kanunda ödeme emri ile ilgili herhangi bir tanıma yer verilmemiştir. Ancak, yargı kararlarında ve diğer bilimsel görüşlerde ödeme emrinin değişik tanımları yapılmaktadır. Yüksek mahkeme Danıştay ödeme emrini, “kesinleşmiş ancak zamanında ödenmeyen kamu alacaklarının tahsiline başlangıç olarak, alacağı süresinde ödemeyenlere, borçların ödemeleri veya mal bildiriminde bulunan gereğini bildiren bir belge” olarak tanımlamıştır.

Bilimsel görüşlerde ise ödeme emrine ilişkin yapılan açıklamalar şu şekildedir:

Ödeme emri, cebren tahsil işlemlerine başlanacağının yazı ile bildirilmesidir.” “Ödeme emri, icra takip aşamasından önce yapılan ve kamu alacağının takip ve tahsiline ilişkin hukuki bir işlemdir.” Ödeme emri, kamu alacağının ödenmesi için son kez yapılan uyarıdır. Bununla beraber cebren tahsil sürecinin başlangıcıdır. Tüm bu açıklamalar çerçevesinde ödeme emri; vadesi gelmiş fakat ödenmemiş kamu alacağının 7 gün içerisinde ödenmesini borçluya ihtar eden kişisel, subjektif, kesin, yürütülmesi zorunlu, yükümlendirici, yenilik doğurucu bir idari işlem olarak nitelendirilebilmektedir. Ödeme emri, şekle bağlı bir işlem olduğundan belirli şekil, usul, konu, sebep, yetki ve amaç unsurlarını taşımalıdır; aksi takdirde, dava konusu edilmesi konusunda ödeme emrinin iptali söz konusu olabilir.

4-ÖDEME EMRİNİN HUKUKİ NİTELİĞİ
 

Ödeme emri 6183 sayılı kanunda öngörülen cebren tahsil ve takip usullerinden birisidir ve bu haliyle, vergi dairelerinin idari işlevleriyle ilgili olarak tesis ettikleri uygulanabilir nitelikte, yükümlülerin hukukunu doğrudan etkileyen ve onların hak ve yükümlülüklerinde yenilik veya değişik yaratan irade açıklaması suretiyle tesis edilen idari işlemlerden farklılık arz etmektedir.

Kesinleşmiş amme alacağının tahsil ve takibi için düzenlenen ödeme emri, daha önce tesis edilmiş bir idari işlemin gereğinin yerine getirilmesi, başka bir ifadeyle kesinleşmiş bir kamu alacağının tahsili amacıyla tesis edilmiş idari işlemin icrasına yönelik yeni bir işlemdir. İdarenin tek yanlı bir işlemi olması nedeniyle idari davaya konu edilebilen ödeme emrinin, tamamen uygulamaya yönelik olması, onu diğer idari işlemlerden ayıran en önemli unsur olmaktadır. Kanunda ödeme emri hakkında açılacak davalarda sürenin, diğer davaların aksine 7 günle sınırlandırılmış olması da bu özelliği nedeniyledir. Buna göre, bir kamu alacağının ödeme emri düzenlenmek suretiyle tahsil sürecinin başlatılabilmesi için öncelikle kamu alacağının kesinleşmiş olması gerekir.

Ödeme emri yazısı, teminata bağlanmamış amme alacaklarında cebri icra yolunun başlangıcını ve temelini teşkil eder. Alacağın cebri icra yoluyla tahsiline ödeme emrinin tebliği ile başlanması ve haciz işleminin tatbiki için öncelikle borçluya ödeme emrinin gönderilmesi gerekmektedir.

Buna göre, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumu bir “ödeme emri” ile tebliğ olunur. Vadesinde ödenmeyen amme alacağının takibine tahsil dairesince ödeme emri gönderilerek başlanır. Diğer bir ifade ile ödeme emri amme alacağının vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödeme veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bildirilmesidir.

Amme alacağının takip ve tahsil sürecinin başlatılabilmesinin ön koşulu ödeme emrinin tebliğ edilmesidir. Bu bağlamda amme idaresince kendi kanunlarında belirtilen vade bitiminden sonra amme borçlarını ödemeyen borçlulardan vadesinde ödemedikleri vergi borçlarını ödemeleri ödeme emri gönderilmek suretiyle talep edilir. Bu yönüyle ödeme emri tebliğ edilmeden cebri icra süreci başlatılamaz.

Bu yönüyle ödeme emri, mükellefe borcunun durumunu bildiren ve ödenmesi için talimat içeren bir belgedir. Bu belge icrai takibatın başlatılması için borçluya mutlak surette tebliği gerekir. Ödeme emri tebliği Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca yapılır. Belirtilen hukuksal şekil şartlarına uymayan ödeme emirleri bir davet mektubu olarak telakki edilir ve bu şekilde işlem görür.

Bu bağlamda, Gelir İdaresi bir yazısında; kendilerine intikal olaylarda ödeme emirlerinin tebligat ve şekil hataları nedeniyle iptal edildiği bu hali ile ödeme emrini iptal eden yargı kararı gerekçesinde belirtilen muamelelerin tekemmül ettirilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

Yapılan akademik bir araştırmada; mükelleflerce vergi dairesi aleyhine açılan davaların % 21,5’i (895 dava dosyasından 193’ü ödeme emrine karşı açılmıştır) ödeme emri ile ilgilidir. Bu araştırmadan da görüleceği üzere vergi dairesi işlemlerine karşı açılan davaların büyük kısmını tarhiyatın terkininden sonra ödeme emrine itiraz oluşturmaktadır.

Ödeme emrinin dayanağını oluşturan ihbarnamenin 213 sayılı VUK’ta yazılı kurallar yerine 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nda belirtilen hükümlere göre tebliğ edilmesi nedeniyle usulüne uygun olarak tebliğ edilip kesinleşen bir kamu alacağından söz edilemeyeceğinden, düzenlenen ödeme emri tebliği geçersizdir.

Köy azasına yapılan tebliğin mükellefin adresinde bulunanlardan birine tebliğ edildiği şeklinde yorumlanamayacağından usulüne uygun tebligat yapılmayan cezaların kesinleştiği kabul edilerek düzenlenen ödeme emri hukuka uygun bulunmamıştır.

Açıklanan nedenlerle ödeme emirlerinin borçlulara 213 sayılı kanun hükümlerine göre tebliğ edilmesi esastır. Gerekli görülen hallerde, postada oluşabilecek gecikme ve tebliğ imkansızlıklarının önlenmesi, icra takiplerinin geciktirilmemesi ve amme alacağını vadesinde ödemeyen borçlulara ilişkin cebri takip ve tahsil işlemlerinin daha hızlı bir şekilde yürütülmesi için yapılacak tebliğlerde, 213 sayılı kanunun 107.maddesine istinaden posta yoluna başvurmadan memur eliyle de tebliğ yaptırılması mümkündür.
Ödeme emri ancak tebliğ edilmek koşuluyla hüküm ifade edebilmektedir. “Ödeme emri düzenlendiği tarihte değil, tebliğ edildiği tarihte hukuki değer kazanmaktadır.” “Şirket adına düzenlenen ihbarnameler usulüne uygun tebliğe çıkarılmadığından amme alacağının kesinleştiğinden söz edilemez. Bu nedenle ödeme emrinin iptali gerekmektedir.”

Ödeme emrine karşı 7 gün içinde dava açmayan mükellefin, 2577 sayılı İYUK md.11 hükümlerine göre, üst makamlara başvurup düzeltme yolu ile dava açma sürecine başvurması mümkün bulunmamaktadır.

1 Dnş.13.D.’nin, E:1973/383-K:1974/2776.

2 Dnş.7.D.’nin, 14.03.2001 tarih ve E:2000/2004-K:2002/1097.

3 Dnş.9.D.’nin, 21.11.2006 tarih ve E:2006/2331-K:2006/4730.

4 Gelirler Genel Müdürlüğü’nün 03.04.1997 tarih ve B.07.0.GEL.36/3660-18459/14011 sayılı özelgesi.

5 Doç.Dr.Nihal Saban, Türk Yargı Sisteminin Etkinliği Araştırma Projesi Vergi Yargısının Etkinliği Araştırma Raporu.

6 Dnş.9.D.’nin, 02.11.2011 tarih ve E:2008/5363-K:2011/7553 sayılı kararı.

7 Dnş.3.D.’nin, 02.04.2012 tarih ve E:2010/6814-K:2012/1024 sayılı kararı.

8 Dnş.7.D.’nin, 06.10.1987 tarih ve E:1986/2416-K:1987/2115 sayılı kararı.

9 Dnş.4.D.’nin, 17.02.2005 tarih ve E:2004/1775-K:2005/244 sayılı kararı.

10 Dnş.4.D.’nin, 14.04.2005 tarih ve E:2004/1684-K:2005/637 ve yine Dnş.4.D.’nin, 03.02.2005 tarih ve E:2004/1655- K:2005/146 sayılı kararları.