Barolarımız, topluma, avukatlık mesleğine kabul, çıkarma yetkileri ile birlikte verilen mesleğin geliştirilmesi, mesleki dayanışma, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunma ve koruma görevlerini yerine getirmekte yetersiz kalıp başarısız olduklarının hesabını vermezler.

Bırakınız "hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak" beylik görevini, barolarımızın "avukatlık mesleğini geliştirmek, meslek mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni sağlamak; meslek düzenini, ahlâkını, saygınlığını, avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak" görevlerini bile yerine getiremediği, toplumda adalete güvenin en aşağılara düşmüş; avukatlık mesleğinin itibarının yerlerde sürünüyor olmasından açıkça belli.

Gerçekten de biz avukatlar ve barolarımız;

1. Avukatlık onurunu ve meslek düzenini koruyamıyor, meslekin adalet amaçlarına uygun olarak bağlılık ve onurla yapılmasını sağlayamıyoruz;

2. Barolarımızın bünyesinde 30 avukat olanında da 30.000 avukat olanında da disiplin kural ve kurulları en basit ve adi suçlara ilişkin şikayetler hakkında bile çok gecikmeli sorunlu ve zor işliyor ve hatta çoğu zaman işleyemiyor;

3. Uyulması zorunlu meslek kurallarımıza uyulup uyulmadığını denetleyemiyor, kimler ne kadar uyuyor, hangi kurallar lüzumsuz ve angarya haline geldi bilmiyoruz;

4. Kanunla verilen mahkeme içtihatlarının sistemli bir surette toplanmasını ve yayınlanmasını sağlayamadık, sağlıyamıyoruz, millet adına verilen aleni kararları yayınlayamayan yargı mercileri ile mücadele edemiyoruz;

5. Cüppelerimizle caddeleri ezip, sesimizi arşa çıkarıyoruz ama aklımıza gelip de "Makul gerekçe istiyoruz!", "Tüm aleni yargı kararlarını hemen yayınlayınız, neyi gizliyorsunuz!", "Avukatın zamanı değerlidir çarçur etmeyiniz!", "adalete ve Adaleti gerçekleştirmemize engel olmayınız! Önümüzdeki engelleri kaldırınız!" diye bağıramıyoruz;

6. Yüksek yargı başta olmak üzere devletin üst kademelerindeki kamu görevlilerinin adi suçlarından dolayı bile fiilen sorumluluktan bağışıklık ve hayat boyu dokunulmazlık sağlayan düzenlemeleri ortaya koyamıyor, düzeltilmeleri için çaba gösteremiyoruz;

7. Kamuoyu vicdanında kesin mahkum olan mesleki bozuşmalara ve adi suçlara ve yaygın hak ihlali ve ihmallerine karşı tavır alamıyor, kamuoyu vicdanında kesin mahkum olan beraatlere, adil yargılanma hakkı ihlalinden dolayı Anayasa Mahkemesi ve AİHM'nin mahkum ettiği olaylar karşısında bile başarılı ve tutarlı mesleki bir çıkış ve duruş sergileyemiyoruz...
Bu şartlarda "Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak" ulvi amacımızı gerçekleştirmekten uzakta olduğumuz ve bu amacı gerçekleştirmenin her geçen gün daha da zorlaşmakta olduğu acı bir gerçektir.

Ancak, her birimizin bu ulvi amaca her geçen gün daha derinden bağlandığımız, gerçekleştirme kararlılığımızın perçinlendiği ve ve bir gün mutlaka gerçekleştireceğimiz de doğrudur. Bu yüce amacı avukatlar gerçekleştirecektir. Zira avukatlar en zor şartlarda en iyileri, canlarını dişlerine takarak imkansız denilen şeyleri başarmalarıyla meşhurdur. Çünkü zoru ve imkansızı başarmak avukatın varlık sebebidir.

Bu amacı gerçekleştirmek, ancak, başarısızlıklarımızı açık alınla, hiç bir alınganlık ve mazeret göstermeden kabul edip, niye başaramadığımızı samimiyetle ortaya koyarak topluma karşı hesap vermemizle mümkün olabilir.

Barolarımız diğer yargı kurumlarına da örnek olacak bir hesap verirlik sergileyerek avukatlık mesleginin itibarını yerlerden kaldırmalı, avukatları, mesleğin ulvi amacını gerçekleştirebilecek saygınlığa ve imkanlara kavuşturmalıdır.

"Yazarın izni ile Facebook/Mehmet Gün sayfasından aynen alınmıştır."