Avukat Noyan Özkan, doğa koruma ve çevre duyarlılığı başta olmak üzüre insan hakları alanında da çalışmalar sergiliyordu. Evli ve bir çocuk babası olan Özkan, 1953 doğumluydu.

Edinilen bilgiye göre Urla’daki evinden dün sabah sporu yapmak için çıkan Özkan, yaklaşık bir saatlik yürüyüşün ardından evine yaklaştığı sırada aniden fenalaşarak yere yığıldı. Acil olarak Urla Devlet Hastanesi’ne kaldırılan ve beyin kanaması geçirdiği belirlenen Özkan kurtarılamadı. 1983 yılında avukatlık stajını tamamlayarak İzmir Barosu’na kayıt olan Noyan Özkan, 30 yıldan bu yana İzmir’de serbest avukatlık yapıyordu. Özkan, İzmir Barosu’nun başkanlığının yanı sıra TBB delegeliğini de yapmış ve baronun komisyonlarında görev almıştı. Doğa koruma ve çevre mücadelesinin içinde yer alan alarak, yurtiçi ve yurtdışında konuyla ilgili çok çok sayıda toplantıya katılmıştı.

Çevre mücadelesi

Bir grup avukat arkadaşıyla bir dönem aktif olan “İzmir Çevre Hareketi Avukatları” grubu içerisinde yer alan Özkan ve arkadaşları, İzmir’in yanı sıra Ege Bölgesi’nin çevre sorunlarıyla doğrudan ve gönüllü biçimde ilgilenmişlerdi. Doğa koruma adına çok sayıda dava açan ekip içerisinde yer alna Özkan’ın, bir de “Doğa Koruma Rehberi” adlı kitabı yayımlanmıştı. Özkan, özellikle Yatağan ve Gökova Körfezi’nde kurulu termik santraller, Bergama Ovacık’taki altın madeni, İzmir Kuş Cenneti’nin, İnciraltı’nın yapılaşmaya açılmak istenmesi gibi eylemlere karşı yürütülen hukuk mücadelesinin içindeydi.

Kapınız çalınırsa

Son dönemdeki Ergenekon, Balyoz, İzmir merkezli devlete ait gizli belgeleri ele geçirme gibi davaları da yakından izledi. Haksız gözaltı süreciyle ilgili yurttaşlara yönelik, “Kapınızı çalarlarsa yapmanız gerekenler” konulu bir kılavuz hazırladı. 12 Eylül referandumunda neden “hayır” oyu verilmesi gerektiğine ilişkin 15 maddelik bir bildiri hazırlayan Özkan, bunu kamuoyuyla paylaşmıştı. Hukuk dışı uygulamalar karşısında, Cumhurbaşkanı'na ve HSYK’ye sürekli dilekçeyle başvuran Özkan, konuyla ilgili iç hukukta yer alan mevzuatlar ve uluslararası sözleşmelerden örnekler verdi. İzmir Barosu’nun “Avukatlar Günü” nedeniyle dün gerçekleştirmeyi planladığı balo da, Özkan’ın yaşamını yitirmesi nedeniyle ileri bir tarihe ertelendi.

Özkan, başkan seçildiği, 2000 yılındaki İzmir Barosu Genel Kurulu’nda şu ifadelere yer vermişti: “ABD güdümlü yeni dünya düzeninde, ticari küreselleşme dayatması ile karşı karşıya kalan Türkiye’de yıllardır devlet bütçesinden beslenen ırkçılık, dincilik ve Amerikancılık politikaları ile siyasi partiler yozlaşmış, devlet içinde Gladio tipi örgütlenme ile kara para ve uyuşturucu trafiği yerleşmiş, faili meçhul cinayetler, yargısız infazlar, işkence ve pek fena muamele sistemleşmiştir. Ülkemizde yıllar içerisinde oluşturulmaya çalışılan demokratik kurum ve değerler, dinci/neo-faşist politikalarla yok edilmek istenmektedir. Yurttaşların temel hak ve özgürlüklerini, yaşama standartlarını doğrudan etkileyen hükümet politikalarına karşı, baskı grubu ve demokratik kitle örgütü özellikleriyle barolar, gündemi çok iyi ve disiplinli takip etmek, yönetenlerin yanlış politikalarına karşı anında müdahale etmek, ülkede ve bulundukları kentlerde hukuk devleti standartlarını yükseltmek ve daima ileriye götürmek zorundadırlar.”