İzmir’in ünlü turistik ilçesi Çeşme’nin ilçe merkezinin hemen üstündeki Karadağ’da, yapılmak istenilen santral için Bakanlar Kurulu tarafından 25 Mart 2013’te verilen “Acele kamulaştırma” kararının yürütmesini Danıştay 6. Dairesi tarafından durduruldu. Çeşme’deki karar Türkiye ’de rüzgar enerji santralları için verilen acele kamulaştırma kararlarına karşı verilen ilk yürütmeyi durdurma kararı oldu. Davayı ise davasını ise “Türkiye’yi verseler bir karışını vermem” diyen Çeşmeli 80 yaşında, üç çocuk dört torun sahibi Remziye Saatli açtı.

KARARDA MÜLKİYET HAKKINA VURGU YAPILDI
 
Hürriyet Gazetesi’nin haberine göre Danıştay 6. Dairesi, acele kamulaştırma kararının ‘yurt savunması ya da olağanüstü durumlarda yapılabileceğini’, projeye ilişkin olarak öncelikle normal kamulaştırma yoluna gidilmesi gerekirken EPDK’nın firmaya ruhsat verdikten hemen sonra Başbakanlık’a acele kamulaştırma için başvurduğunu ifade etti.
 
Mülkiyet hakkına vurgu yapılan mahkeme kararında “Alanın rüzgar enerji santralı kurulması amacıyla projelendirilmesinin tek başına acele kamulaştırma yapılmasına gerekçe teşkil etmeyeceği, acele kamulaştırma prosedürünün uygulanabilmesi için gerekli olan olağanüstü durumların ve bu yönteme başvurulması ile amaçlanan kamu yararının somut olarak ortaya konulamadığı bu sebeple dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığına karar verilmiştir” denildi.

ZEYTİNLERİME SIRTIMDA SU TAŞIDIM

Toplam büyüklüğü 15 dönüm olan zeytinliği 1980 yılında eşiyle birlikte aldığını, arazide bulunan ve zeytinden bademe kadar toplam 250 ağaca gözü gibi baktığını anlatan Remziye Saatli şunları söyledi: “Bu araziyi ben daha 2 aylıkken ölen babamdan bana kalan mirasın üzerine Ziraat Bankası’ndan çektiğimiz krediyle aldım. Aldığımızda üzerinde Rumlardan kalma 6 tane zeytin ağacı vardı. Şimdi 150’si zeytin toplam 250 ağaç var. Bu ağaçlar bana her yıl her yerde bulunmayan hurma zeytin veriyor. Vefat eden eşimle birlikte bu alana çok emek verdik. Her karışına kanımın damlası aktı. Buralar hep çalılık, taşlıktı temizledik. Su yoktu diktiğimiz zeytin ağaçlarına suyu sırtımızda taşıyarak getirdik. Duvarları bile sırtımızda taşıdığımız taşlarla kendimiz ördük. Çalıları temizlerken ellerim parçalandı. Ben buraya emeğimi verdim. Bana ilk önce 38 bin sonra da 150 bin TL önerdiler. Onların trilyonları varsa benim emeğim var. Bunun değerini hiçbir şeyle ödeyemezler. Değil Çeşme’yi, Türkiye’yi verseler yine ödeyemezler. Zaten verseler bile ben bir karışını vermem.”

 ‘ZEYTİNLİKLER, MERALAR, KÖYLER ŞİRKETLERİN KONTROLÜNE BIRAKILDI’

Karadağ’da yapılmak istenilen 8 türbinlik rüzgar enerji santralinin Çeşme Limanı ve marinasının hemen yanı başında, 1. Derece doğal sit, sakız ağacı gelişim bölgesinde olduğunu anlatan Avukat Hande Atay, “Bu karar sadece toprakları acele kamulaştırılacak mülk sahiplerini değil yüzde 41’i Ege Bölgesi’nde olan RES projelerinin planlandığı yerlerdeki herkesi ilgilendiriyor. Danıştay RES’ler açısından da ilk uyarıyı tokat gibi bir kararla vermiş oldu” dedi.
 
Kararın rüzgar enerji santrallerindeki kamu yararı kavramını da tartışmaya açtığını ekleyen Atay, “Yenilenebilir enerji kaynaklarını teşvik amacıyla mevzuattaki esneklikler sebebiyle özel koruma statüsü olan doğal sit alanı, zeytinlik, tarım arazisi, mera, orman, mahalle ve köyler tamamen şirketlerin fiilî kontrolüne bırakılmış. Türbinlerin yerleşim yerlerinden kilometrelerce uzağa yapılması gerekirken köylere 500-600 metre mesafede, ormanların, doğal sit alanlarının içine dek giriyor. Ayrıca bu projeler zeytincilik, keçi yetiştiriciliği, arıcılık gibi değerleri yok etme pahasına yapılıyor” dedi.

‘BURADA TOPRAĞI ISLAH ETMİŞ İNSANLAR VAR’

Acele kamulaştırma kararı alınana kadar yapılan hiçbir şeyden haberleri olmadığını ifade eden Remziye Saatli, “Geldiler buralara yollar açtılar. Ne yaptıklarını sorduğumuzda bilmediklerini söylüyorlardı. Sonra duyduk ki rüzgar enerji santralı yapacaklarmış. O rüzgar enerjisi direklerinden birini benim bahçe duvarımın hemen önüne dikeceklermiş. Pervanelerin dönmesi için de benim içinde yüz yıllık Rumlardan kalma zeytin ağaçlarımın bulunduğu 3 dönümü alacaklarmış. Başka yer mi yok. Gitsinler kimsenin olmayan yerlere yapsınlar. Burada oturan insanlar var. Emeği ile toprağı ıslah etmiş insanlar var. Niye onların arazilerine göz dikiyorlar. Allaha şükür benim paraya pula ihtiyacım yok. İki evim, kocamdan kalan da maaşım var. Çocuklarımın da ihtiyacı yok ama dört torunum var. Ben bu araziyi onlara bırakacağım. Başka da kimseye vermem. Dünyanın nereye gideceği belli değil. Dikili bir ağaçları olsun. Gitsinler nereye yaparlarsa yapsınlar. İstedikleri yer 3 dönüm olabilir ama ya o direkler dikildikten sonra benim kalan zeytin ağaçlarım ne olacak. O direklerin de zararı var. Benim zeytinlerimden ne istiyorlar. Burası benim hayatım. Buranın havası her derdime ilaç oluyor” dedi.