Türk-Çin Sanayici İşadamları Derneği (TÜCSİAD), Pasifik Ülkeleri ile Sosyal ve İktisadi Dayanışma Derneği (PASİAD), Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle ‘Çin’den Türkiye’ye 100 Entelektüel’ projesi kapsamında Çin’in renkli simalarını Türkiye’de ağırlıyor. İlk gelen grupta Çin’in tanınmış sanatçı, gazeteci, yazar ve film yönetmenleri vardı. Birçoğu Türkiye’yi ilk defa ziyaret ediyor. Gelmeden önce ‘Türkiye’ deyince hepsinin aklına ilk gelen ‘kuraklık’ oluyormuş. Çünkü Çince Türkiye, ‘Tu-er-qi’ (Tuarçi)’nin iki anlamı var. Biri; kurak çorak toprak, diğeri de taşradan şehre gelen görgüsüz köylüler. Türkiye’yi yeşiller içinde gören ve dolaştıktan sonra hayran kalan entelektüeller şaşkınlıklarını da gizleyemiyor. Çin’in ünlü akademisyen ve savaş muhabiri Tang Shizeng, ünlü film yönetmeni Cheng Guoxing ve opera sanatçısı Shen Tiemei ile birlikte dolaşarak Türkiye hakkındaki izlenimlerini dinledik.

‘Keşke köprüde fotoğraf çekilebilsek’



Çin’in başarılı opera sanatçılarından Shen Tiemei, Chongqing eyaletinin Opera Bölüm Başkanı. Tiemei İstanbul’u ilk defa görüyor ve hayranlığını şöyle ifade ediyor: “İstanbul’a âşık oldum. Cami ve saraylar harikulade. Türk insanı da çok iyi kalpli, hiç yabancılık çekmedim. Bir de ezan sesine ve şehrin uhrevî havasına büyülendim.” Tiemei, iki ülke arasında daha fazla proje yapılması gerektiğini düşünüyor: “Kültür ve sanat, ekonomi ve siyasetten daha kısa sürede yakınlaştırıcı unsurlar. Çin’in operası, Türkiye’deki folklor gibi paydaş müzikler birbirimizi daha bilinir kılabilir.” Tiemei’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden bir de isteği var: “Avrupa ve Asya’nın tam ortasında fotoğraf çektirmeyi arzu ederdim. Bu anlamda İstanbul Boğazı’nın tam orta kısmında bir fotoğraf yeri yapılabilir. Eminim ki Türkiye’ye gelen tüm Çinli turistler orada fotoğraf çektirmek isteyecekler.”

Cheng Guoxing: ‘Türkiye’yi kurak bir Ortadoğu ülkesi sanıyordum’



Yönetmen Cheng Guoxing, 994’de ‘Bir Ev İki Sistem’ filmiyle büyük bir şöhrete kavuştu. ‘Sol Elim’, ‘Aşk Delisi’, ‘Kong Fanglin’, ‘Ayrılık Savaşı’, ‘Karagöz’ gibi filmleriyle dünyanın en tanınmış yönetmenleri arasına giren Guoxing, 1995’te ‘Kong Fanglin’ ile ülkesinin en prestijli sinema ödülüne sahip oldu. Türkiye’ye ilk defa gelen Guoxing, “Doğrusunu söylemek gerekirse Türkiye’yi kuraklık içinde, sıradan bir Ortadoğu ülkesi olarak biliyordum. Fakat buraya gelince gördüm ki; Asya ve Avrupa’nın ortasında oldukça modern ve masmavi deniziyle masal gibi bir ülkeymiş. İstanbul tarihi, camileri, kiliseleri ve tertemiz havasıyla beni çok etkiledi. Kitaplardan okuduğumuz tarih ve moderniteyi iç içe barındıran bir şehir algısını İstanbul’da gördüm. Ayrıca Türk insanı çok samimi. Sıcakkanlılıkları, inançlarına olan bağlılığı ve hoşgörüleri takdire şayan. İnancın hayatı düzene sokuşunu ve insanlara kazandırdığı huzuru bu şehirde gördüm. Türkiye’de aileler akşam yemeğinde bir araya gelmeye ve karşılıklı konuşmaya çok önem veriyor. Bu da aile içi ilişkileri kuvvetlendiriyor. Kendi ailemde oğlum bilgisayar başında ve eşim arkadaşlarıyla alışverişte. Dönüşümün akabinde yeni bir sayfa açarak onlarla daha çok vakit geçireceğim. Toplumu ayakta tutan aileler.” diyor.

‘Türkiye’yi 5-6 sayfada anlatamam, kitabını yazmalıyım’



Pekin’li Tang Shizeng, uluslararası politika profesörü ve Ortadoğu uzmanı. Çin’in önde gelen üniversitelerinde akademisyenlik yaptıktan sonra dünyadaki savaş ve değişimlerin kitaplardan öğrenilemeyeceğine karar veriyor. Ortadoğu’yu müşahede etmek için savaş muhabirliğini seçen Tang, Şinhua haber ajansında 1987’de başladığı kariyeri boyunca Körfez Savaşı’ndan Arap Baharı’na kadar Ortadoğu’da birçok ülkeyi inceliyor. Bu süreçte Kaddafi, Hüsnü Mübarek ve Saddam Hüseyin gibi Arap diktatörlerle röportajlar yapıyor. Canon, Nikon ve Chrysler gibi dünya markalarının sponsor olduğu Tang Shizeng’ın anı ve resimlerini paylaştığı blogunda neredeyse Türkiye’nin nüfusu kadar takipçisi var. Profesör Tang, tüm gezi boyunca heyecanla birçok fotoğraf çekiyor. Türkiye’nin doğal ve tarihî güzelliklerine hayran kalıyor. Çektiği fotoğraf ve izlenimlerini blogunda paylaşıyor. Türkiye hakkında sayfalarca yazı yazan Tang Shizeng, “Sanırım 5-6 sayfayla Türkiye’yi anlatamam, mutlaka bir kitap yazmalıyım. Elimde birçok malzeme birikti.” diyor.