Ceyda Oruk, dün Adana’da tartışma yaratacak bir ‘kaza’ yaşadı. Oruk, 5 yaşındaki kızına dut toplamak üzere bahçe duvarına çıktı. Bir anda dengesin kaybeden Oruk, korkuluk demirlerini üstüne düştü. Bu sırada ucu sivri demirler, Oruk’un sol koltuk altından girip omzundan çıktı.

Çukurova İlçesi Güzelyalı Mahallesi’nde yaşanan olay sonrası Ceyda Oruk ameliyata alındı, koluna saplanan demirler çıkarıldı.

Özellikle bahar ve yaz mevsimlerinde yaşanan benzer olaylar yeni bir tartışmaya yol açtı.

Hukukçular, bu konuda Türkiye’de standart bir düzenlemenin olmadığına işaret ediyor. Ancak, 'güvenlik' amacıyla bahçe duvarlarına konulan cisimlerin, kişilerin can güvenliğini tehlikeye atmayacak türen olması gerektiğine işaret ediliyor.

'BİR STANDART YOK'
Av. Nejlan Yılmaz belediyelerin bu konuda uyduğu standart bir düzenlemenin olmadığına vurgu yaparakşunları kaydetti: “Evin bahçe duvarı, bu duvarın nasıl olacağı ile ilgili konular da imarın bir parçası. Mülk sahibi, yapısını korumak isteyebilir; bu doğal bir şey. Ancak, duvarın üzerine konulan kesici, delici cisimler, ucu sivri demirler can güvenliği tehlikeye atıyor. Bazı yerlerde, cam kırıkları  dahi konuyor. Büyüklere karşı geliştirilen bu önlemlerde çocuklar dikkate alınmıyor. Bir çocuk bir evin bahçesindeki bir meyveyi, canı çektiği için almak isteyebilir. Hangimiz böyle bir şey yapmadık. Ancak öyle şeyler konuyor ki, çocuğun yaşamına son verecek türden... Avrupa’da böyle bir şey yapamazsınız; izin verilmez. Oysa bizde ne bir standart ne bir kontrol mekanizması var” dedi.

‘ÖLÇÜSÜZ KULLANIM OLMAMALI’
Avukat Umut Metin ise “Bir kişinin kendi mülkiyetini korumak istemesi normaldir” diyerek şu uyarıda bulundu: “Ancak bu davranışın ölçüsüz ve topluma zarar verebilecek düzeyde ilerletilmesi hukuka uygun olmaz. Özel mülkiyetini çivili-jiletli tel örgülerle, duvar üstüne konulan cam parçaları ile yada ucu sivri demir korkuluklarla korumak, özel mülkiyeti koruma hakkının ölçüsüz kullanımıdır.

Ulaşılmak istenen mülkiyetin korunması ise, bunun çevreye daha az zarar verme riski olabilecek yöntemlerle yapılması mümkündür. Keza, özel mülkiyet alanı dahi olsa kişilerin, özel mülkiyetlerini istediği şekilde ve kanuni denetim olmadan inşa etmesi de kanuna aykırıdır”

‘CEZAİ SORUMLULUĞU VAR’
Av. Metin, ilgili kanunların bina sahipleri için bu türden uygulamalar için sorumluluk doğurduğuna işaret ederek “Gerek İmar Kanunu’nun 32 ve 42. maddeleri gerek; Borçlar Kanunu'muzun ilgili hükümleri ve özellikle “Yapı Malikinin Sorumluluğu” nu düzenleyen 69. maddesi birlikte değerlendirildiğinde; yapım bozukluğu ve amacın ötesinde yapım olarak adlandırılabilecek bu tür güvenlik önlemlerinin, bina sahipleri açısından sorumluluk doğuracağı ortadadır.
Yine ceza kanunumuz açısından da, ulaşılmak istenen amacın ötesinde yapılan alan koruma tedbiri  nedeniyle, taksir ile bir başkasına zarar veren durumunda olunsa bile cezai anlamda sorumluluk doğacaktır” şeklinde konuştu.

CAN GÜVENLİĞİNE DİKKAT
Av. Gülşen Orman Çakar ise İmar Kanunu’nun ilgili maddesini hatırlatarak “Mülk sahibi veya inşaatı yapan kişi veya kuruluşun sahipleri, binanın etrafına gelip geçenlere zarar vermeyecek ve tehlikeyi önleyecek tedbirleri almak zorundadır. Ayrıca gerek Kanun gerekse yönetmelik gereği; demir korkuluklar kişinin tırmanamayacağı, kaymayacağı, düşmeyeceği şekilde yapılmalı ve can güvenliğini tehlikeye düşürmeyecek şekilde olmak zorundadır. Özellikle demir korkulukların eğitim verilen yerlerde kullanılmaması gerekir” dedi.