BASIN AÇIKLAMASI : HERKES SAĞLIKLI BİR YAŞAM HAKKINA SAHİPTİR

2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu değiştirilerek yasalaştırılması düşünülen, yasalaşması durumunda mevcut yasa ve yönetmelikleri ve uygulamalarını kökten değiştirecek etkide "Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı" Hükümet tarafından TBMM'ne sunulmuştur. Sadece bir ülkede yaşayan vatandaşları değil, canlı -cansız tüm varlıklarla birlikte doğal, kültürel, tarihi tüm özel öneme sahip alanları yeniden dizaynı amaçlayan böyle bir yasa tasarısı hakkında baromuzun görüş ve önerilerini belirtmesi yasal bir sorumluluktur. Avukatlık Yasasının 76. maddesi Barolara; "hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak ve işlerlik kazandırmak" görevini yüklemiştir.

 

Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Taslağı kanunlaşırsa;

 

Ülkemizde dünyada kabul gören prensipler doğrultusunda doğayı koruyan bir yasal yapı olmayacak uluslararası ve ulusal mevzuatta son 20 yıldır biyolojik çeşitliliğin korunması hedefiyle oluşturulmuş 'sürdürülebilirlik', 'koruma kullanma dengesi’ ve     ‘üstün kamu yararı' ve benzeri kavramlar, söz konusu yasada yetersiz ve muğlâk tanımlanmıştır. Bir yasanın temel yaklaşımını ortaya koyan bu kavramlar gerçekte biyolojik çeşitliliğin korunması yerine, doğayı tahrip edebilecek yatırımlar da dâhil her türlü kullanımın önünü açmaya hizmet edecek yönde şekillendirilmektedir.

 

Ülkemizde 1000'in üzerindeki 'Doğal Sit' statüsü kaldırılarak, tahribin önü açılacak:

 

Doğal sitler bugün Türkiye’de hâlâ bakir kalmış kıyılara sahip olabilmemizin nedenidir. Bunun yanı sıra HES'ler başta olmak üzere doğal sit alanlarında gerçekleştirilen ve doğaya zarar veren birçok müdahale, koruma kurulları ve mahkemelerce engellenebilmektedir. Bakanlar Kurulunda onaylanan 'Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı’nın Meclis tarafından onaylanmasıyla birlikte doğal sit statüleri ortadan kaldırılarak ve hali hazırda bağımsız bir yapıya sahip olan koruma Kurullarının doğal sitlerle ilgili herhangi bir yetkisi kalmayacaktır. Bu düzenlemeyle birlikte ülkemizdeki 1234 Doğal Sit Alanının kaderi ağırlıklı olarak kamu kurumu yetkililerinden oluşan yeni bir kurula terk edilecektir. Bu statünün bilimsel ve hukuki hazırlık yapılmaksızın başka bir kanun altında yeniden tanımlanarak farklı bir koruma statüsü haline dönüştürülmesi doğru değildir. Hukuk uzmanlarının ve tarafların ortak çalışması olmadan bir dönüştürme girişimi ancak var olan hukuksal kazanımları ortadan kaldırma, koruma kurulu gibi yerel bir mekanizmayı tasfiye etme ve doğayı tahrip edecek yatırımların ve kaçak yapılanma girişimlerinin hayata geçirilmesini kolaylaştırma anlamı taşımaktadır. Bu açıdan bakıldığında, geçtiğimiz hafta İkizdere Vadisinin Doğal Sit Alanı ilan edilmesinin üzerinden daha birkaç gün geçmişken, bu kanun taslağının ışık hızıyla Meclis gündemine getirilmesi oldukça manidardır.

 

Anayasamızın 56. maddesine göre "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir" denilmektedir. UNESCO(Birleşmiş milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü) yeni insan hakları oluşturma çabası içine girmiştir. Bu çabalar sonucu, barış hakkı, gelişme hakkı, halkların kendi kaderini belirleme (self-determinasyon hakkı) ve çevre hakkının da içinde bulunduğu dayanışma hakları üçüncü kuşak haklar olarak belirlenmiştir. Bu bağlamda “Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı"nın Anayasamıza uygun olup olmadığının, bu yasa ile ne yapılmak istendiğinin iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu tasarı, Tabiatı ve Biyolojik Varlıkları korumaya ilişkin bir yasa değildir. Bu yasa, amaç maddesinde yazılı koruma kullanma dengesi ifadesi ile de açığa vurulduğu gibi, aslında korunması gereken alanların mevcut durumdan daha da fazla yapılaşmaya açılmasının, bu alanların işletme ve yönetme adı altında piyasalaştırılması önünde hiç bir engel kalmaması amacıyla hazırlanmış bir yasadır. AB uyum süreci ile de bir ilgisi bulunmamaktadır. AB ilerleme Raporunda 'endişe verici bir gelişme’ olarak ifade edilmiş bir kanun tasarısıdır. Tasarının geçici 1. maddesine göre mevcut tüm statüler kaldırılarak, bu alanlar tekrar isimlendirilecektir. Yapılacak bu yeniden değerlendirilme sonucu koruma statüsü özelliklere taşımadığına karar verilenler artık korunmayacaktır. Koruma, statüsü özellikleri taşıdığı anlaşılanların ise yasanın 9.madde ile belirleneni on üç korunan alan statüsünden hangisine girdiği saptanıp bu alanlara uygun statüler ihdas edilecektir. Koruma ya da koruma bölgesi dışına çıkarma ile ilgili bütün kararlar, ikisi sivil toplum kuruluşlarından, dördü akademisyen olmak ürere altı temsilci ile on altı çeşitli bakanlık bürokratlarından oluşacak yirmi iki kişilik, adına Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Kurulu denilen ve yapısı itibariyle idareyle dolayısıyla hükümete bağlı bir kurul tarafından verilecektir.

 

Bu Kurul tamamen Hükümet'in kontrolü altındadır ve salt çoğunlukla karar vermektedir. Mevcut 3863 sayılı yasada ise koruma ilke kararlarını tespit eden Koruma Yüksek Kurulu, toplantıya katılan üyelerin en az dörtte üçünün oyları ile karar verir. Ayrıca, sit derecelerini tespit eden Koruma Bölge Kurullarında bilim adamları çoğunluktadır. Yasa ile getirilen on üç korunan alan statüsünün uluslararası anlaşmalarda belirlenen standartlarda olmaması bir yana, bu alanların neredeyse tamamında her türlü kullanıma ve yapılaşmaya yol açacak düzenlemeler getirilmektedir. Yine öte yandan taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan koruma statülerinden bahsedilmemiş, bu statülerin ne olacağı belirtilmemiştir.

 

Bu nedenlerle sonuç olarak;

1)     Doğal yaşama sahip çıkılması için bu yasa taslağının geri çekilmesi ve yeni bir yasa hazırlığının başlatılmasını,

2)     Hazırlık sürecinde doğanın haklarının ve uluslararası taahhütlerin dikkate alınmasını,

3)     Gerek hazırlık ve gerekse uygulama sürecinde sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte hazırlanmasını,

Kamuoyunun bilgisine sunarız.

 
 
                                 İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI