Mart ayıydı. Kafa kafaya vermiş, fanzinlerinin dördüncü sayısına hazırlanıyorlardı. Fonda Özgecan Aslan cinayetinin uğultusu... Önce içerikleri etkilendi bundan, sonra da dilleri. ‘Kadın Cinayetleri Politiktir’ adını koydukları bu sayı için “Bedenlerimizi sınırlamayı, kısıtlamayı, yok saymayı kendine görev edinmiş ‘eril’ topluma karşı manifestomuzdur” diye yazdılar ilk sayfaya. Devamında da “Her dilde inatla; kadın, yaşam, özgürlük!” dediler.

Onlar İstanbul’daki  Notre Dame de Sion (NDS) Lisesi’nin öğrencileri, mezunları ve başka okullardan öğrenciler. Kendi deyişleriyle ele avuca sığmayan 20 kişi. Tavuskuşu adını verdikleri bir fanzin çıkarıyorlar.

Bir de öğretmenleri var... Kendini “Yaşamının her anında Anna Karenina’nın kırmızı çantasında ve Emma Bovary’nin eteğinin fırfırında gezip durmuş” diye tanımlayan 17 yıllık bir öğretmen Melike Koçak. 16’sına gelene dek taşra liselerinde Duygu Asena, Yaşar Kemal okumuş. Onlardan devşirdiği cesaretle “devlete, öğretmene, babaya, erkeğe çatır çatır kafa tuttum” diye anlatıyor bir yazısında. En çok da edebiyattan ve hayattan öğrenmiş... ‘Ölü Ozanlar Derneği’ filmindeki, Robin Williams’ın muazzam bir şekilde canlandırdığı edebiyat öğretmeni John Keating, öğrencilerine “Vakit varken tomurcukları topla. Zaman hala uçup gidiyor. Bugün gülümseyen bu çiçek, yarın ölüyor olabilir” demişti ya... İşte ona da benziyor çokça.

Melike Koçak’ın hikâyesiyle Ölü Ozanlar Derneği filmindeki öğretmen John Keating’inki birbirine benziyor.

İkisinin de sözcüklerin ve düşüncelerin dünyayı değiştirebileceğine inancı tam. İkisi de öğrencilerine “Yaşadığınız günü kavrayın, çocuklar! Hayatınızı olağandışı yapın” diye sesleniyor. İnatla.

Üstelik ikisinin hikâyesindeki kırılmalar da birbirine benziyor. Keating’in okuldaki kaderini belirleyen bir tiyatro oyunuydu; Koçak’ınkiyse bir fanzin oldu. Filmde Keating, öğrencilerine kendi yollarını özgürce çizmeleri gerektiğini anlatmış, Neil isimli öğrencisi de bunun üzerine, babasının karşı çıkmasına rağmen tiyatro seçmelerine katılmıştı. Keating’in kovulmasına giden yol böyle açılmıştı.

Beş yıldır Dame de Sion’da çalışan 36 yaşındaki edebiyat öğretmeni Melike Koçak’ın hikâyesi de benzer. Tavuskuşu adlı fanzinde ‘penis’ ve ‘vajina’ kelimeleri geçiyor, “Tasavvur tek bir parmakla / Birkaç damla / Birkaç dakika inleme / Birkaç nefes / Sistemi / Düzenli nefesleri / Tabuları / Kızlığı / Bozuyoruz namus odasında” şeklinde dizeler yer alıyordu.

Peki Melike öğretmen neden kovuldu? Fanzin, öğrencilerin ifadesine göre Koçak’tan bağımsız olarak çıkarılmış. Herhangi bir katkısının olmadığını söylüyorlar. Ama idare sorumluluğun onda olduğunu düşünüyordu. Okuldan yetkililer yaptıkları açıklamada “Kadına şiddet gibi bir konuda öğrenciyi hassaslaştırmak önemli ama bunu çok dikkatli yapmak lazım, burada dozaj kaçmış” dediler. O ise kovulduktan sonra Facebook’taki sayfasına “Yaşasın edebiyat! Kadın! Başka türlü öğretmenlik!” diye yazdı. 

“O BİZİM CANIMIZ”


Baskılanan ve tektipleşmeye zorlanan öğrencilerini edebiyatla buluşturmuştu Keating. Edebiyatı, okul sınırları dışına çıkarmış, onların yaşamlarına taşımıştı. Koçak da edebiyatla okul dışında da haşır neşir biri. ‘Beşinci Pencere - Cemil Kavukçu Kitabı’ ve ‘Divan Şiirinden Beyitler’  isimli iki kitabı var. Ama öğrencileri, onu en çok sohbetiyle anıyor. O sohbetlerde mutlaka bir kitap not edilirmiş bir kenara, yazılır çizilirmiş. Öğrencilerinden Şilan Yüce’nin anlatımına göre “derslerinden çıktıklarında akıllarına sorular takarmış.” Fanzinde Angathe mahlasını kullanan bir başka öğrencisi, “Canımız” diyor onun için. “Fanzinle bir bağı olmamasına rağmen öğrencilerinin arkasında da hep dik duran, canımız.”

 Öğrencileri, hocalarının okul içinde onlara, düşünmeyi ve edebiyatı teşvik dışında hiçbir ‘suçu’ olmadığını söylüyor. İdarenin kastettiği bu tarz bir suçsa “okulun nihai varoluş gerekçesinin buna dayandığını” ifade ediyorlar. Bir de söz vermişler kendilerine. “Her koşulda yazmaya devam edeceğiz, daha da fevri olacağız.”

VOLTAIRE'Cİ EĞİTİM VERİYORUZ


- NDS yönetimi basına yaptığı açıklamada “Koçak, mart ayında ‘Öğrencilere böyle bir dergi çıkarmak istiyoruz’ diye yönetime dilekçe verdi. Yönetim ‘Olur ama önce içeriğine bakalım’ dedi. İçerik incelendikten sonra bir okul için uygun olmadığı Koçak’a bildirildi. Birkaç ay sonra çalışma biraz daha genişletilerek, daha keskinleştirilerek yapılmış. Okul yönetiminden habersiz bir şekilde öğrencilere dağıtıldığı görülünce de öğretmenin 31 Ağustos’ta bitecek kontratının yenilenmeyeceği iki ay önceden kendisine söylendi” diyor.
- Lisenin, velilere yazdığı bilgilendirme mektubundan: “Okulumuzda özgürlükçü düşünceyi savunmanın yolu, evrensel argümanlara dayalı bir şekil ve içerikte tüm öğretmenlerimiz tarafından öğrencilerimizle paylaşılmaktadır. Eleştirel düşünce hiçbir öğretmenin tekelinde değildir. Öğrencilerimizin sosyal medyada bazı paylaşımlarını görüyoruz. Özgür ifadenin her zaman yanında olan bir okul olarak bu konuda öğrencilerimizin çok iyi bildiği Voltaire’e atfedilen ünlü sözden hareketle şunu anımsatacağız: Bu konuda sizinle aynı fikirde olmadığımız noktalar bulunuyor ancak fikirlerinizi söyleme özgürlüğünüz için de size eğitim veriyoruz.”

(Kaynak: İpek İZCİ / Kelebek)