Adana Barosu adli yardım bürosuna bu yılın 10 aylık döneminde gerçekleşen 894 başvurunun yüzde 75'ini kadınlar oluşturuyor. Uyuşturucu kullandığı ileri süren kocanın işkencesine maruz kaldığını iddia eden 20 yaşındaki M.K. de avukat desteği için son çare adli yardım bürosuna müracaat etti.
 
Diyarbakır'dan Adana'ya göç eden bir ailenin kızı olan M.K. tanıştığı parkta tanışıp konfeksiyon işçiliğinde arkadaşlık ilişkisini geliştirdiği R.K. ile ailesinin karşı çıkmasına rağmen 18 yaşında evlendi. 8 aylık M.Ç. adında bir erkek çocuğu olan anne M.K., şu sıralar da 7 aylık hamile. Baronun tahsis ettiği avukatın aracılığı ile boşanma davası açtığı eşinin esrar kullandığını ve evliliğinin ilk aylarından itibaren fiili ve sözlü şiddette maruz kaldığını açıklayan M.K., "Bu evliliği ailem istemiyordu. Ama eşim 14 kez kapıya gelerek ailemi ikna etti. Evlendikten sonra uyuşturucu parası için evdeki eşyalarımın bir kısmını sattı. Her gün dayak yiyordum. Başım yere çarpıldı. Aç ve günlerce elektriksiz ortamda kaldım. Vücudumun birçok yerinde darp izleri mevcut. Artık dayanacak gücüm kalmadı. Evi terk edip kardeşlerime geldim. Adli Tıp Kurumundan rapor aldım. Polisin de yönlendirmesiyle adli yardım bürosundan avukat desteği aldım." dedi.
 
Kendi canından çok kucağındaki çocuğu ve doğacak olan bebeğini düşündüğünü ifade eden M.K. en çok da bu olumsuzluklardan onların etkilendiğini belirtti. M.K.'nin yanında kaldığı ablası M.A. ise kötü alışkanlıklara karşı evlenmeyi düşünün gençlerin dikkatli olmasını önerdi. Kız kardeşinin uyuşturucu alan eşinin durumunun herkese ibret olmasını isteyen M.A. devletin kardeşi konumundaki insanlara gerekli maddi ve manevi desteği sağlamasını istedi.
 
HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERECEĞİ

Adana Barosu Başkanı Aziz Erbek ise şiddete uğrayan kadınlara her türlü desteği vereceklerini belirtti.
 
Son yıllarda boşanma davalarının artışına işaret eden Erbek, çiftlerin en çok "şiddetli geçimsizlik" nedeniyle ayrıldıklarını söyledi. Geçimsizliğin temelinde de çoğu kez "aile içi şiddetin" yattığını dile getiren Erbek, "Ekim ayı itibariyle adli yardım bürosuna başvuran kişi sayısı 895. Ancak bu sayı aslında 8 bindir. Son iki yılda adli yardım hizmetlerine ayrılan payın düşük olması nedeniyle kontrollü bir şekilde talepleri alıyoruz. Her bize geleni değil, gerçekten yoksul ve üzerinde bir mal varlığı olmayanları kabul ediyoruz. Mevcut sayının yüzde 75'in den fazlasını kadınların boşanma, nafaka, aile içi şiddet ve velayet gibi aile hukukuna ilişkin şikayetlerinden oluşuyor. Bu da aile kurumunu yeniden gündeme alınmasını zorunlu kılıyor."diye konuştu.
 
Aile içi şiddetin her gün tırmandığının altını çizen Erbek, gelinen noktada -yeterli olmasa da- kadının artık hukuk eliyle hakkını arama cesaretini kendinde bulmaya başladığına dikkat çekti.
 
AB sürecinde de 'adli yardımın' geliştirilmesi gibi bir hedefin konulduğuna işaret eden Erbek, baroların Kadın Komisyonlarının ayrıca şiddet hususunda çalışmalar yaptığını hatırlattı. Erbek, bu birime de yaklaşık 300 başvurunun yapıldığını bildirdi. Erbek, Bakan Fatma Şahin'nin sorunun çözümü için ilk toplantıyı barolarla yaptığını aktaran Erbek, adli yardım hizmetlerin daha da güçlenmesi gerektiğini kaydetti. Adli Yardım Bürosu ile Kadın Komisyonunun herhangi bir ücret almadan bu hizmeti verdiklerini ifade eden Erbek, kadına şiddet meselesinde tüm kurumların ortak hareket etmesi gerektiği vurguladı.
 
Avukatların bu problemdeki girişimlerinde kimi hakimlerin dosyaya normal prosedür uygulayarak sıraya koyduğunu savunan Erbek, şunları söyledi: "Bu da 3-5 gün karar vermeyi geciktiriyor. Hâlbuki kadına şiddete anında müdahale etmek lazım. 'Üç gün daha dayak yesin' deme lüksümüz yok. Belki bunun sonunda ölüm ve benzeri istenmedik olaylar olacak. Bundan dolayı Ailenin Korunmasına yönelik kanunda 'anında müdahale' hükmü konulacak."


Zaman