Bu yazıda üzerinde duracağımız husus özellikle yol kenarlarında çok fazla yaygın olan bir uygulamanın ceza mevzuatı içerisinde suç olarak düzenlenmiş olmasıdır. Üzerinde duracağımız konu özetle yol kenarlarında yetkili olmadıkları halde insanlardan zorla otopark ücreti isteyen kişilerin eylemlerinin hukuki niteliğidir. Bu hususun daha iyi anlaşılması açısından öncelikle yağma suçuna ilişkin genel açıklama yapma gereği duymaktayız.
           
Yağma suçu Türk Ceza Kanunu m. 148’de “Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmiştir. Üzerinde duracağımız husus yalnızca bu fıkra kapsamında olacağından diğer fıkralar ve nitelikli haller üzerinde durmayacağız.
           
Yağma suçu malvarlığına karşı işlenen suçlar içerisinde en ağır ve en tehlikeli olan suç tipidir.[1] Şüphesiz ki bu suçun malvarlığına karşı işlenen suçlar içerisinde en ağırı olmasını sağlayan unsur ise suçun içerisinde zor alım barındırmasıdır.
           
Suçla korunmak istenen hukuki yarar karma nitelikte olup, malvarlığının hukuksal değeri yanında kişi özgürlüğü ve hatta vücut dokunulmazlığı da korunmak istenmektedir.[2] Suçun faili herkes olabilir. Aynı şekilde mağduru da herkes olabilmektedir. Bununla birlikte kanun metninde belirtilen bir başkasını ifadesinden anlaşılması gereken şey malı elinde bulunduran ya da mal sahibine yardım etmek isteyen üçüncü kişiler olarak ifade edilmektedir.[3]
           
Suçun maddi unsurunu cebir veya tehditle bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılmak oluşturmaktadır.[4] “Yağma suçunun tamamlanabilmesi için, kullanılan cebir veya tehdidin etkisiyle mağdur malı teslim etmeli veya malın alınmasına karşı koymama­lıdır. Bu bakımdan, kullanılan cebir veya tehdidin, kişiyi malı teslim etmeye veya alınmasına ses çıkarmamaya yöneltmeye elverişli olması gerekir. Bu nitelikte olmayan bir cebir veya tehdit, sırf mağdurun normalden fazla ürkek olması nedeniyle, malı teslim etmeye veya alınmasına yöneltmişse, yağma suçundan söz edilemez ve fiilin hırsızlık olarak nitelendirilmesi gerekir. “[5]
           
Bununla birlikte yağma suçu bileşik suç olarak düzenlendiğinden tehdit ve cebrin, kişiyi malın alınmasına sessiz kalmaya mecbur bırakmak amacıyla uygulanması durumunda artık ayrıca tehdit veya cebir suçundan dolayı cezalandırma yoluna gidilemeyecektir.[6] Cebir ile tehdit kullanılması ile malın alınması arasında bir nedensellik bağı bulunmalıdır.[7]
           
Yukarıda gerçekleştirdiğim kısa anlatımdan sonra görüleceği üzere yetkili olmadığı halde bir kişiden cebir ya da tehditle otopark ücreti adı altında zora dayalı para alınması eylemi yağma kapsamında değerlendirilecektir. Bununla birlikte cebir ya da tehdit ile para istenmesi sonucu zorla alınmak istenen para alınamaz ise eylem teşebbüs aşamasında kalacaktır. Nitekim Yargıtay’da bu hususta aynı görüşte olup benzer bir olayda “Oluş ve dosya içeriğine göre özetle sanığın, gece 21:30 sıralarında Gençlik Parkı Lunapark girişine park ettiği aracına binen katılan Akif'den hakkı olmadığı halde otopark ücreti olarak para talep ettiği, katılanın para vermeyeceğini söylemesi üzerine bir elinde taş, bir elinde bıçak olduğu halde “Mecbur para vereceksin, para vermediğin takdirde aracına zarar veririm, senin ağzını burnunu kırarım” dedikten sonra araca tekme attığı, bu sırada olay yerine gelen güvenlik görevlilerinin üzerine bıçakla giderek “Siz kim oluyorsunuz, benim işime karışıyorsunuz, bunun hesabını vereceksiniz, size soracağım“ dediğinin anlaşılması karşısında; eyleminin bir bütün olarak 5237 sayılı TCK'nın 149/a, h, 150/2, 35/2 nci maddeleri uyarınca silahla geceleyin yağmaya teşebbüs suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesi, bozmayı gerektirmiş”[8] şeklinde hüküm tesis etmiştir.
           
Yukarıda genel olarak ifade edildiği üzere yetkili mercilerden alınmış otopark işletme ve izin belgesi olmayan sanığın, mağdurdan zorla otopark ücreti istemesi eylemi bir bütün halinde yağmaya teşebbüs suçunu oluşturmaktadır. Bununla birlikte eylem sonucunda istenen paranın elde edilmesi durumunda ise teşebbüs değil yağma suçundan dolayı sorumluluk doğacaktır. Yine buna benzer şekilde somut olayda nitelikli hallerin varlığı durumunda bu nitelikli hallerden de sorumluluk meydana gelecektir.
           
Faydalı olması dileğiyle herkese sevgi ve saygılarımla.
 
Av. Murat YILMAZ

 
(Bu köşe yazısı, sayın Av. Murat YILMAZ tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)
 
-----------------------------------------
[1] KOCA / Mahmut, ÜZÜLMEZ / İlhan, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 3. Baskı, Eylül 2016, s. 581.
[2] PARLAR / Ali, HATİPOĞLU / Muzaffer, 5237 Sayılı TCK’da Özel ve Genel Hükümler Açısından Ağır Ceza Davaları, 2. Baskı, 2010, s. 321.
[3] PARLAR / Ali, HATİPOĞLU / Muzaffer, a.g.e, s. 321 – 322.
[4] TEZCAN / Durmuş, ERDEM / Mustafa Ruhan, ÖNOK / R. Murat, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, 12. Baskı, Ekim 2015, s. 658.
[5] Türk Ceza Kanunu Gerekçesi, m. 148.
[6] YILDIZ / Ali Kemal, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu, İstanbul Barosu Yayınları, 2007, s. 272.
[7] TEZCAN / Durmuş, ERDEM / Mustafa Ruhan, ÖNOK / R. Murat, a.g.e, s. 659.
[8] Yargıtay 6. Ceza Dairesi, 2012/8879E., 2014/22837K., 09.12.2014 Tarihli Kararı.