Basında yer alan bazı haberlerde hazırlanan bir yasa tasarısıyla, 711 yüksek hakimin görevi sona ereceği,daha sonra HSYK’nın  bu isimlerin bir kısmını yeniden Danıştay ve Yargıtay üyesi olarak atayacağı belirtilmiştir. Haberde geçtiğine göre Sırbistan'da 2006 yılında yapılan anayasa değişikliğinden sonra, hakim ve savcıların yüzde 25'i tasfiye edilmiş, daha sonra bunların bir kısmı yeniden göreve başlatılmış. Bu haberlere karşı konu hakkında basından okuduklarıyla haberdar olduğunu kaydeden Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk, “Nasıl yapacaklar bilmiyorum.Ben de merak ediyorum.Yargıtay'a sormadan böyle bir girişimde bulunmamak gerekir. Ben Anglosakson sistemi ile Kara Avrupası sistemini, yüksek mahkeme kavramıyla yüksek yargı organlarını birbirine karıştırdıklarını düşünüyorum. Sistem farklılığının gözetilmemesi ağır bir yanılgıdır. 2007 tarihli Anayasa taslağında da bunu karıştırmışlardı Seçilmiş Yargıtay ve Danıştay üyelerinin görevine son verilmesi, yanlış” diyerek uyardı.

Konu hakkında türlü spekülasyonlar yapılmakla birlikte henüz yasalaşmamış kanun tasarısının irdelenmesinin konuya ışık tutacağı ve tartışmalara katkı sağlayacağını umuyorum. Yargıtay kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun tasarısının ilgili bölümleri aşağıda belirtilmiştir.
 
YARGITAY KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR KANUN TASARISI
 
MADDE 1- 4/2/1983 tarihli ve 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 5 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 5- Yargıtayda onüç hukuk, yedi ceza dairesi ve en fazla yüzelli üye bulunur. Her daire, bir daire başkanı ile yeteri kadar üyeden oluşur.
Dairelerin üye sayıları Birinci Başkanlık Kurulunca belirlenir.”

GEÇİCİ MADDE 13- Bu Kanunla değişik Yargıtay Kanununun 5 ve 14 üncü maddesi yürürlüğe girinceye kadar Yargıtayda yirmibir hukuk ve onbir ceza dairesi görevine devam eder. Birinci Başkanlık Kurulu gerektiğinde her zaman toplanarak dairelerin görevlerini ve iş bölümünü düzenleyebilir.

Bu Kanunla değişik Yargıtay Kanununun 14 üncü maddesi yürürlüğe girdiği tarihte daire başkanları ve üyelerin daireleri ile ilişkileri kesilir.

Birinci Başkanlık Kurulu Yargıtay kıdemini esas alarak, kıdemin eşit olması halinde en yaşlı olan tercih edilerek, başkanların önceki görevleri ve uzmanlıkları da göz önünde tutularak hukuk dairesi başkanları hukuk, ceza dairesi başkanları ceza dairelerinde başkan olarak görevlendirilirler.

Daire başkanlıklarına görevlendirme yapıldıktan sonra üyelerin dairelerde görevlendirilmesi yapılır.

Dairelerde görev verilemeyen daire başkanları, Birinci Başkanlık nezdinde görev yaparlar. Başkan sıfatıyla ceza veya hukuk genel kurullarına katılırlar. Birinci Başkanlıkta kanunlar hakkında görüş bildirme ve kanun taslağı hazırlamakla görevlendirilebilirler. Başkanlık hak ve yetkileri dört yıllık sürelerinin bitimine kadar devam eder.

Birinci Başkanlık nezdinde ceza dairesi başkanı bulunduğu sürece boşalan ceza dairesi, hukuk dairesi başkanı bulunduğu sürece boşalan hukuk dairesi için seçim yapılmaz.

Birinci Başkanlık nezdinde görev yapan daire başkanları Kanunun 14 üncü maddesiyle oluşan daire başkanlıklarında herhangi bir nedenle boşalma olması halinde bu maddenin dördüncü fıkrası uyarınca önceki başkanlıklarından kalan süreyle sınırlı olarak görevlendirilirler.

Dairelerdeki üye eksilmeleri, üyesi fazla olan dairelerden Birinci Başkanlık Kurulunca üye alınarak tamamlanır.

Üye sayısı ölüm, emeklilik ve kendiliğinden ayrılma veya diğer sebeplerle yüzellinin altına inmedikçe Yargıtaya üye seçimi yapılmaz.
 
GEÇİCİ MADDE 14- Bu Kanunla değişik Yargıtay Kanununun 5 ve 14 üncü maddeleri, bölge adliye mahkemelerinin kuruluşunun Resmi Gazete’de ilanından itibaren üç yıl sonra uygulanmaya başlanır. Bu tarihe kadar Yargıtay Kanununun 5 ve 14 üncü maddelerinin bu Kanunla değiştirilmeden önceki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.”

Kanun tasarısından da anlaşılacağı üzere bu aşamada Yargıtay üyelerinin yüksek hakimlik sıfatları ortadan kalkmamakla birlikte daire başkan ve daire üyeliği sıfatlarının 3 yıl sonra ortadan kalkması öngörülmektedir. Oluşturulacak yeni dairelerin başkan ve üyeleri de eski üyeler arasından seçilecektir. Basında Yargıtay üyelerinin kapının önüne konulacağı ve daha önce Yargıtay üyesi olmayan hakimler arasından  ilk defa olmak üzere Yargıtay üyesi seçileceği gibi bir algı oluşturulmuş ise de bu durumun söz konusu olmadığı görülmektedir.

Öte yandan Yargıtay’ın kurumsal hafızası bu uygulama ile zedelenecektir. Zira dairelerin süreklilik taşıyan içtihad düzeni yeni başkan ve üyelerin görevlendirilmesi nedeniyle önemli oranda değişime uğrayacaktır.  Bunun gibi kıdemli bir çok Yargıtay hakimi fiili olarak dosyalar hakkında karar veremeyecek hale getirildiği için önemli bir kaynak israfı söz konusu olacaktır. Konusunda uzmanlaşmış,yıllarca kürsü hakimi olarak görev yapmış ve başarıları neticesinde Yargıtay üyeliği ile ödüllendirilerek adli yargıda ulaşılabilecek son noktaya ulaşmış olan sayın hakimlerin önemli bir kısmının Yargıtay’da temyiz denetimi yapamamasına yol açacak düzenleme bu yönüyle de hatalıdır.Son olarak bu uygulama nedeniyle görev yeri değiştirilecek olan  hakimlerin Anayasa Mahkemesine  bireysel hak ihlali nedeniyle başvuru yapmaları halinde ne olacağı da bu aşamada kestirilememektedir. Tam olarak aynı konuda olmamakla birlikte Anayasa Mahkemesinin 23.03.2016 tarihli 2015/19099 Esas sayılı kararında bir hakimin yaptığı bireysel başvuru oybirliğiyle kabul edilemez bulunmuştur. Bu başvuruda sayın hakim uzun süre görev yaptığı bir daireden yapılan yasa değişikliğinden sonra daire sayısının artması nedeniyle daha önce görev yapmadığı bir dairede istemi olmaksızın ihtiyaç gerekçesiyle görevlendirilmiş ve bu durumun hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Kanun tasarısının yasalaşması halinde Yargıtay üyelerinin çoğunun artık pasif göreve kaydırılacağı anlaşılmaktadır.Bu ihtimalin gerçekleşmesi halinde Yargıtay üyelerince bireysel başvuru yapılıp yapılmayacağı ve yapılır ise Anayasa Mahkemesinin ne yönde karar verebileceğinin bu aşamada kestirilmesi mümkün değildir.

Keşke Yargıtay Kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun tasarısı öncesinde Türkiye Barolar Birliği,Yargıtay Başkanlığı ve yargının diğer unsurlarından da görüş alınabilseydi. Milli geleneğimiz olduğu üzere bu düzenleme de tabandan üste doğru değil tepeden aşağıya doğru düşünülmüş ve uygulanmaya çalışılmaktadır.