2013 Yılı temmuz ayında, Mısır’ın seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi’nin askeri darbe ile devrilip hukuksuz olarak cezaevine gönderilmesinin ardından, Mısır halkı Cumhurbaşkanlarına sahip çıkmak, darbecileri protesto etmek için sokaklara ve meydanlara çıkmıştı.

Hiçbir şeyi kırıp dökmeden, tahrip etmeden, yakmadan, yıkmadan, silahsız, sopasız, taşsız, molotofsuz eylemlerle darbeyi ve darbecileri tel’in ettiler. İradelerine saygı gösterilmesini, seçilmiş Cumhurbaşkanları Mursi’nin serbest bırakılmasını istediler.

Eylemleri haksızlık karşısında susmamaktı.
Eylemleri sloganlarıydı, tekbirleriydi, namazlarıydı, oruç ağızlarıyla kurumuş dudaklarından dökülen dualarıydı.
Büyükleri, küçükleri, kadınları kızları, yaşlıları, gençleri, çocukları toplanmıştı RABİA meydanında.

Darbecilere öfkeleri vardı ama sabrettiler, tahriklere kapılıp kimseyi vurmadılar, darp etmediler. Kavga değil barış istiyorlardı. İradelerine saygı istiyorlardı.

Darbeci Sisi ve avenesi, bu masum insanların üzerine tankları sürdü. Keskin nişancılara ateş edin talimatı verdiler. RABİA meydanını, o meydanın sahibi Mısır halkına mezar ettiler. Suçsuz günahsız insanları katlettiler. Kadın erkek ayırmadan, temmuzun, ağustosun sıcağında oruçlu ağızlarıyla tekbir getiren silahsız, savunmasız müminlerin gölgeliklerini dozerlerle başlarına yıkıp sürüklediler ve üzerlerine mermiler yağdırdılar. Yüzlerce insanı acımasızca şehid ettiler.

14 Ağustos günü devrilen fidanlar arasında, zulme karşı direnişin sembolü haline gelen bir şehide vardı. Ası Esma Biltacı. Muhammed Biltacı kızı Esma. Şehadetini video kayıtlarında bütün dünya izledi. RABİA meydanında suçsuz günahsız insanların keskin nişancılar tarafından nasıl katledildiğine ESMA’nın şehadetiyle bütün dünya bir kez daha gördü.

Şehadetinin birinci yılında Mısır Akrep Cezaevinde tutuklu Muhammed Biltacı’nın, "Sevgili kızım, güzel yüzüne, güleç dudaklarına, ince duruşuna ve olgun karakterine iştiyakımın ne kadar olduğunu ancak Allah bilir. Buna karşı sabrı da ancak Allah verir. Ancak sen aynı zamanda bizlerin arasında yaşıyorsun ve bizleri hiç terk etmedin” diye andığı ESMA direnişin sembolü oldu. Şehid edildiği meydanın adı olan RABİA da zulme ve zalimlere karşı duruşun ismi, bütün dünyaya yayılan bir platformun adı oldu.

Bu nedenle bugün, Dünya RABİA günü.

Millet iradesine saygı göstermeyen, sivil direnişçilerin üzerine tanklarla, makinalılarla, kanaslarla saldırı talimatını veren darbeci Sisi ve tüm darbecilere karşı ‘ben seçilmiş Cumhurbaşkanıyım beni yargılayamazsınız’ diyerek onurlu duruşunu devam ettiren Cumhurbaşkanı Mursi’ye selamlarımızı iletiyor haklı davasında yanında olduğumuzu ifade ediyoruz.

Yapılan darbe ve zulümler karşısında, darbeye darbe bile diyemeyen Batı’nın iki yüzlü tavrı ve suskunluğuna inat, mazlumların yanında yer alan ve bir yıldan beri meydanlarda, mitinglerde haklı direnişin sembolü RABİA işaretiyle selamlama yapan seçilmiş Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a, Dünya Rabia gününde teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Bu günün Dünya Rabia Günü olarak anılmasında emeği geçen, RABİA Platformunu oluşturan ve destekleyen herkese şükranlarımı ifade etmek istiyorum.

İnsan hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğü söylemlerini dillerinden düşürmeyen Batı’nın kimi yöneticileri, BM’i, AB ve sözde sivil toplum kuruluşları ile medyasını, darbelere ve zulme sessiz kalmaları sebebiyle, sadece kendilerine insan hakkı kabul eden çifte standartlı tutumları nedeniyle, ikiyüzlü davrandıklarını bütün dünyaya bir kez daha ilan etmek istiyorum.

Masum insanları katledip, cesetlerine bile saygı göstermeden dozerlerle sürükleyen, sonra da utanmadan, hayatta kalanlarını katliam yapmak suçlamasıyla cezaevlerine tıkan darbeci Sisi ve avenesini tel’in ediyorum.

Dünya Rabia Gününde yapılacak etkinliklerin dalga dalga bütün dünyaya yayılarak, zulümlerin katliamların son bulmasına, barış ve huzurun teminine vesile olmasını, özellikle Mısır’la birlikte Suriye, Irak, Doğu Türkistan, Filistin, Gazze, Myanmar gibi zulmün halen devam ettiği bölgelerde kurtuluşa vesile olmasını temenni ediyorum.