1-) Boşanma sebepleri nelerdir?

Türk Medeni Kanunu’nda boşanma sebepleri genel boşanma sebepleri ve özel boşanma sebepleri olarak ikiye ayrılmaktadır. Genel boşanma sebebi halk arasında ‘’şiddetli geçimsizlik’’ olarak bilinen evlilik birliğinin temelinden sarsılmasıdır. Buna göre, evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Bu hallerde, davacının kusuru daha ağır ise davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir. Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.

Özel boşanma sebepleri ise Türk Medeni Kanunu’nda zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, küçük düşürücü bir suç işleme veya haysiyetsiz bir hayat sürme, terk, akıl hastalığı olarak sayılmıştır. Eğer taraflar arasında boşanma, nafaka, velayet ya da tazminat konularından biri ya da birkaçı hakkında herhangi bir anlaşma sağlanamamışsa boşanma davası ‘’çekişmeli’’ olarak yukarıda sayılan nedenlerden birinden dolayı açılabilir.

Boşanmada hâkim, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe, bunları ispatlanmış sayamaz. Hâkim, bu olgular hakkında gerek resen gerek istem üzerine taraflara yemin öneremez. Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hâkimi bağlamaz. Hâkim, kanıtları serbestçe takdir eder. Hâkim, taraflardan birinin istemi üzerine duruşmanın gizli yapılmasına karar verebilir.

2-) Anlaşmalı boşanma nedir?

Evlilik en az bir yıl sürmüş ise eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.

Görüldüğü üzere boşanma veya ayrılığın fer'î sonuçlarına ilişkin anlaşmalar, hâkim tarafından onaylanmadıkça geçerli olmaz. Anlaşmalı boşanma davası açılabilmesi için tarafların en az bir yıl evli kalması şarttır. Yine anlaşmalı boşanma davasının sonuçlanması için tarafların bizzat duruşmada hazır bulunması zorunludur. Aksi halde anlaşmalı boşanmaya hükmedilemez.

3-) Çekişmeli boşanma davası anlaşmalı boşanma davası haline getirilebilir mi?

Taraflar, aralarındaki çekişmeli boşanma davası devam ederken anlaşırlarsa bunu bir dilekçe ile ve sözlü olarak mahkemeye sundukları takdirde davanın çabuk bitirilmesi sağlanabilecektir. Ancak burada yukarıda yer alan husus önemli olup bu halde de evliliğin bir yılı doldurmuş olması şartı aranacaktır. Anlaşmalı boşanma davalarında özellikle kişisel ilişki kurulması hususu önemli olup hâkim bu konuda gerekli değişiklikleri yapabilir. Bir diğer deyişle velayet ve kişisel ilişki konularında yapacakları anlaşmada tarafların sonsuz bir takdir yetkisi bulunmaz.

4-) Evlilik bir yıl sürmemişse ancak taraflar boşanma konusunda anlaşmışsa ne yapılabilir?

Bu halde anlaşmalı boşanma açılamaz, ancak çekişmeli boşanma davası açılabilir. Fakat taraflar evlilik birliğinin temelden sarsıldığını ispatlayacak şekilde tanıklarını mahkemede hazır bulundurursa ve bu hususa ilişkin irade beyanlarını mahkemeye iletirse bu çekişmeli boşanma davası diğer davalara göre daha hızlı sonuçlanacaktır.

5-) Boşanmak istemeyen taraf mahkemeden ayrılık kararı alınmasını talep edebilir mi?

Boşanma davası açmaya hakkı olan eş, dilerse boşanma, dilerse ayrılık isteyebilir. Boşanma sebebi ispatlanmış olursa, hâkim boşanmaya veya ayrılığa karar verir. Dava yalnız ayrılığa ilişkinse, boşanmaya karar verilemez. Dava boşanmaya ilişkinse hâkim ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu takdirde ayrılığa karar verilebilir. Ayrılığa bir yıldan üç yıla kadar bir süre için karar verilebilir. Bu süre, ayrılık kararının kesinleşmesiyle işlemeye başlar. Süre bitince ayrılık durumu kendiliğinden sona erer. Ortak hayat yeniden kurulmamışsa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Ayrılıktan sonra açılacak boşanma davasında boşanmanın sonuçları düzenlenirken, ilk davada ispatlanmış olan olaylar ve ayrılık süresinde ortaya çıkan durumlar göz önünde tutulur.

6-) Boşanma davasında görevli ve yetkili mahkeme neresidir?

Boşanma veya ayrılık davalarında görevli mahkeme aile mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir. Anlaşmalı boşanma davalarında ise tarafların anlaşması esas olduğu için bu davalar Türkiye’nin herhangi bir yerindeki mahkemede açılabilir.

7-) Boşanan kadın her halde evlenmeden önceki soyadını almak zorunda mıdır?

Boşanma hâlinde kadın, evlenme ile kazandığı kişisel durumunu korur ancak evlenmeden önceki soyadını yeniden alır. Eğer kadın evlenmeden önce dul idiyse hâkimden bekârlık soyadını taşımasına izin verilmesini isteyebilir. Kadının, boşandığı kocasının soyadını kullanmakta menfaati bulunduğu ve bunun kocaya bir zarar vermeyeceği ispatlanırsa, istemi üzerine hâkim, kocasının soyadını taşımasına izin verir. Koca, koşulların değişmesi hâlinde bu iznin kaldırılmasını isteyebilir.

8-) Boşanma davasında ne tür tazminatlar talep edilebilir?

Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. Görüldüğü üzere boşanma davalarında daha çok kusurlu olan taraf lehine maddi veya manevi tazminata hükmedilemez. Bu hükme aykırı karar verildiğini iddia eden tarafın boşanma ilamına karşı kanun yollarına başvurma hakkı vardır.

Maddî tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir. Manevî tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilemez, toptan ödenmesi şarttır. İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.

9-) Mahkemece birtakım önlem ve tedbirlerin alınması için davanın sonuçlanmış olması şart mıdır?

Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alır. Burada boşanma kararı verilmesi beklenmeyeceği gibi, tarafların talebi de kural olarak aranmaz.

10-) Yoksulluk nafakasının şartları nelerdir?

Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.

11-) Müşterek çocuklar bakımından anne ve babanın hakları nelerdir?

Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça anne ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, anne ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler. Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Hâkim, istem hâlinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir. Anne veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması hâlinde hâkim, re'sen veya anne ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır.

12-) Boşanan eşlerin miras hukukundan doğan hakları nelerdir?

Boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça, kaybederler.

13-) Boşanma davası devam ederken eşlerden birinin ölümü halinde ne olur?

Boşanma davası devam ederken eşlerden birinin ölümü halinde ölen eşin mirasçılarından birisi davaya devam edebilir. Bu halde diğer eşin kusurunun ispatlanması hâlinde de boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça, kaybederler.

14-) Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava haklarında zamanaşımı ne kadardır?

Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.

15-) Boşanma davası bittikten sonra hemen evlenilebilir mi?

Türk Medeni Kanunu uyarınca yeniden evlenmek isteyen kimse, önceki evliliğinin sona ermiş olduğunu ispat etmek zorundadır. Bunun için ortada bir boşanma kararı olması ve bu kararın kesinleşmesi gerekmektedir. Ayrıca kanunda kadınlar için ayrık bir hüküm bulunmaktadır. Buna göre evlilik sona ermişse kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak üç yüz gün geçmedikçe evlenemez. Doğurmakla süre biter. Kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri hâllerinde mahkeme bu süreyi kaldırır.

Görüldüğü üzere bu hüküm ile kanun koyucu doğacak çocuğun nesebini korunmaya çalışmıştır. Eğer bu dönemde kadın hamileyse ve çocuk bekleme süresi içerisinde meydana gelmişse boşanılan eş baba sayılır. Eğer kadın gebe değilse ve bu üç yüz günlük süre geçmeden yeniden evlenmek istiyorsa bu sürenin kaldırılması için aile mahkemelerinde dava açabilir. Gebe olmadığını resmi sağlık raporuyla ispatlayan kadının bekleme süresi mahkeme kararıyla kaldırılır.