Genel Olarak

Bilindiği üzere, 22.3.2020 tarih ve 31076 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olan 2279 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile İİK m.330 hükmü bağlamında önemli bir karar alınmıştır.

İİK. 330 maddede salgın hastalık, umumi bir musibet veya harp halinde Cumhurbaşkanı kararıyla memleketin bir kısmında veya bazı iktisadi zümreler lehine belli bir süre için icra takiplerinin duracağı hüküm altına alınmıştır. Bu kapsamda tutuklu ve acil işler dışındaki duruşma, müzekkere ve keşiflerin de erteleneceği belirtilmiştir.

Cumhurbaşkanlığı kararı ile Türk hukukunda, kuvvetle muhtemeldir ki bir önceki ‘Pandemi’nin etkisi ile düzenlenme ihtiyacı olmuş olan ve bir asra yakın kendisine uygulama ihtiyacı duyulmamış (iyiki de öyle olmuş) İİK m.330 hükmü ilk defa uygulanmıştır. Gerçi uygulanma için yaklaşık yüz yıl beklemiş olan işbu maddenin uygulanma ömrü, uygulanmama süresi ile asimetrik orantısız olmuş ve bir hafta bile olmamıştır. Çünkü 7226 sayılı Kanun kabul edilerek (İİK m.330 un uygulamasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararı ile belirlenen süreyi de kapsayacak şekilde) geriye doğru yürürlüğe girmiştir. Her iki düzenlemenin yürürlükte olduğu süre içerisinde hangisinin uygulanacağı ayrı bir tartışmanın konusu olmakla birlikte, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonrası bakımından, normlar hiyerarşisi dikkate alınarak kanun hükmünün öncelikli olduğu kabul edilse bile kanunların geriye yürümezliği temel ilkesi gereğince İİK m. 330 kısa bir süreliğine de olsa hükmünü icra etmiş, en azından şeklen de olsa yürürlükte kalmıştır.

Tüm bu tartışmalar m. 330 hükmünün İcra ve İflas Kanunundaki yerinde kalmasına halel getirmemektedir. Bu madde hükmü belki uygulaması en az olan hükümlerin başında gelecektir ama hep var olacaktır. O yüzden, temennimiz İİK’da sürekli kalacak olan m. 330 hükmünün uygulanmasına ihtiyaç olmasın.

2279 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararında “ COVID-19 salgın hastalığının ülkemizde yayılmasını önlemek amacıyla alınan tedbirler kapsamında; bu Kararın yürürlüğe girdiği tarihten 30/4/2020 tarihine kadar, nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere, yurt genelinde yürütülmekte olan tüm icra ve iflas takiplerinin durdurulmasına ve bu çerçevede taraf ve takip işlemlerinin yapılmamasına, yeni icra ve iflas takip taleplerinin alınmamasına ve ihtiyati haciz kararlarının icra ve infaz edilmemesine karar verilmiştir” ifadelerine yer verildiği görülmektedir. Konuya ilişkin olarak İİK m.330 ise “ Salgın hastalık, umumi bir musibet veya harb halinde Cumhurbaşkanı kararıyla memleketin bir kısmında veya bazı iktisadi zümreler lehine muayyen bir müddet için icra takipleri durdurulabilir” şeklindedir.

Cumhurbaşkanlığı Kararından kısa bir süre sonra, yargılama ve icra takipleri hakkında, özellikle sürelere ilişkin geçici bir düzenleme yapılmıştır. 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişikli Yapılması Hakkında Kanun yürürlüğe girmiştir (25.03.2020 tarihli Resmi Gazete, 26.03.2020, 31080/Mükerrer). Bu Kanunun geçici birinci maddesi ile süreler belirli bir zaman dilimine kadar durdurulmuş ve uzatılmıştır. Aynı düzenlemede bazı hususlar kapsam dışında bırakılmıştır. İlgili hüküm şu şekildedir;

“GEÇİCİ MADDE 1- (1) Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla;

a) Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler; 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden,

b) 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile takip hukukuna ilişkin diğer kanunlarda belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim veya icra ve iflas daireleri tarafından tayin edilen süreler; nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere tüm icra ve iflas takipleri, taraf ve takip işlemleri, yeni icra ve iflas takip taleplerinin alınması, ihtiyati haciz kararlarının icra ve infazına ilişkin işlemler 22/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden,

itibaren 30/4/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durur. Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar. Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır. Salgının devam etmesi halinde Cumhurbaşkanı durma süresini altı ayı geçmemek üzere bir kez uzatabilir ve bu döneme ilişkin kapsamı daraltabilir. Bu kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır.

(2) Aşağıdaki süreler bu maddenin kapsamı dışındadır:

a) Suç ve ceza, kabahat ve idari yaptırım ile disiplin hapsi ve tazyik hapsi için kanunlarda
düzenlenen zamanaşımı süreleri.

b) 5271 sayılı Kanunda düzenlenen koruma tedbirlerine ilişkin süreler.

c) 6100 sayılı Kanunda düzenlenen ihtiyati tedbiri tamamlayan işlemlere ilişkin süreler.

(3) 2004 sayılı Kanun ile takip hukukuna ilişkin diğer kanunlar kapsamında;

a) İcra ve iflas daireleri tarafından mal veya haklara ilişkin olarak ilan edilmiş olan satış gününün durma süresi içinde kalması halinde, bu mal veya haklar için durma süresinden sonra yeni bir talep aranmaksızın icra ve iflas dairelerince satış günü verilir. Bu durumda satış ilanı sadece elektronik ortamda yapılır ve ilan için ücret alınmaz,

b) Durma süresi içinde rızaen yapılan ödemeler kabul edilir ve taraflardan biri, diğer tarafın lehine olan işlemlerin yapılmasını talep edebilir,

c) Konkordato mühletinin alacaklı ve borçlu bakımından sonuçları, durma süresince devam eder,

ç) İcra ve iflas hizmetlerinin aksamaması için gerekli olan diğer tedbirler alınır.

(4) Durma süresince duruşmaların ve müzakerelerin ertelenmesi de dâhil olmak üzere
alınması gereken diğer tüm tedbirler ile buna ilişkin usul ve esasları;

a) Yargıtay ve Danıştay bakımından ilgili Başkanlar Kurulu,

b) İlk derece adli ve idari yargı mercileri ile bölge adliye ve bölge idare mahkemeleri bakımından Hâkimler ve Savcılar Kurulu,

c) Adalet hizmetleri bakımından Adalet Bakanlığı, belirler.”

Hakimler Savcılar Kurulu bu düzenlemeler çerçevesinde 30.03.2020 tarihli Kararı ile bir kısım tedbirlere karar vermiş ve bunu tüm yargılama mercilerine bildirmiştir. Konumuz bakımından ilgili olan düzenleme;

Tutuklu (yasal zorunluluk nedeniyle sadece tutukluluğun değerlendirilmesi yönünden) ve acil işler, dava zamanaşımı yakın olan soruşturma ve kovuşturma dosyaları, yürütmenin durdurulması istemleri ile ivedi sayılacak diğer iş ve işlemler haricindeki ilk derece adli ve idari yargı mercileri ile bölge adliye ve bölge idare mahkemelerine ait duruşma, müzakere ve keşiflerin 30/04/2020 (bu tarih dahil) tarihine kadar ertelenmesine, şeklindedir.

Konkordato Duruşmalarının İvedi Sayılan İş Olması

Konkordato, mahiyeti itibarıyla kolektif bir cebri icra prosedürü olup davacı borçlu, alacaklılar ve diğer tüm ilgililerin ortak menfaatlerinin dikkate alındığı ve mümkün olduğunca dengelendiği; diğer dava türlerine göre daha uzun sürecek bir zaman diliminin hesaba katıldığı bir yapılandırma kurumudur.

O halde, konkordato davaları niteliği gereği ivedi işlerden olup konkordato duruşmaları, yapılmayacak olan duruşmaların istisnalarındandır. Bu durumda konkordato duruşmalarının 22.03.2020 ila 30.04.2020 tarihleri arasında da yapılmaya devam edilmesi gerekmektedir. Ancak uygulamada konkordato duruşmaları fiilen yapılmamakta ve dosya üzerinden karar verilmektedir. Bu durum Coronavirüs kapsamında alınan tedbirlere uygun olmakla birlikte, dosya üzerinden verilecek kararın, başta davacı olmak üzere ilgili taraflar bakımından hak kaybına sebebiyet verebilecek nitelikte olmaması gerekir. Böyle bir ihtimalde mahkemenin itiraz üzerine kararından rücu etmesi, kaldırması veya düzeltmesi mümkündür.

Üç Aylık Geçici Mühlet Bitmiş İse

Bilindiği üzere uygulamada mahkemeler üç aylık geçici konkordato mühletini verirken duruşma tarihini de buna göre belirler. Daha doğrusu üç aylık sürenin bitimine kısa bir süre kalmasına denk gelecek şekilde duruşma günü belirler. İşte mahkemece belirlenmiş olan duruşma gününün 22.03.2020 ila 30.04.2020 tarihleri arasındaki bir tarihe denk gelmesi durumunda mahkemece dosya üzerinde inceleme yapılarak, konkordato talep eden (davacı) veya geçici konkordato komiserliği tarafından iki aylık ilave sürenin talep edilmiş olması halinde, talebe uygun olarak konkordato geçici mühletinin iki ay daha uzatılmasına karar vermelidir.

Konkordato talep eden ve/veya komiserlikçe geçici mühletin uzatılmasına karar verilmesinin talep edilmemiş olması durumunda ise; konkordato talep edenin borca batık olmaması veya iflasa tabi olmaması durumunda davanın reddine karar verilmelidir. Borca batıklık  durumunda ise, mahkemece tüm tedbirlerin kaldırılmasına ve 30.04.2020 tarihinden sonraki en erken tarihe duruşma günü tayin edilerek taraflara bildirilmelidir. Zira, aşağıda ayrı bir başlık altında daha ayrıntılı olarak ortaya konulacağı üzere dosya üzerinde inceleme ile iflas kararı verilememelidir.

İlave İki Aylık Süre Bitmiş İse

Mahkemesince üç aylık geçici mühletin bitiminden sonra talep üzerine geçici mühlet iki ay daha uzatılmış ve iki aylık sürenin bitimi ve buna ilişkin duruşma 22.03.2020 ila 30.04.2020 tarihleri arasında ise, konkordato talep eden ve/veya komiserlikçe talep edilmiş olması halinde bir yıllık kesin mühlet kararı verilmelidir.

Şayet uzatma süresi iki aydan daha az süre ile verilmiş ve iki ayın tamamlanmasına 30.04.2020 tarihinden sonrasına sarkacak kadar süre var ise bu durumda mahkeme kesin mühlet kararı verebileceği gibi iki aylık uzatmaya tamamlayacak şekilde geçici mühleti uzatma kararı da verebilir.

Kesin Mühlet Bitmiş İse

Kesin mühlet bitmiş ve kesin mühletin uzatılması talebi mevcut ise bu durumda mahkemece yapılması gereken kesin mühlet süresini uzatmaktadır. Kesin mühletin uzatılması süresi altı ay olabileceği gibi 30.04.2020 tarihinden sonrasına sarkacak şekilde altı aydan daha kısa bir süre de olabilir.

İlave Kesin Mühlet de Bitmiş İse

22.03.2020 ila 30.04.2020 tarihleri arasına duruşması denk gelen konkordato talebi hakkında bir yıllık kesin süreye ilaveten altı aylık süre verilmiş ve bu sürenin de sonuna gelinmiş ise bu durumda mahkemece yapılması gereken, 22.03.2020 ila 30.04.2020 tarihleri arasındaki kırk gün sonrasına denk gelecek şekilde duruşma günü tayin edip taraflara bildirmek olmalıdır.

Tasdik Duruşması İse

22.03.2020 ila 30.04.2020 tarihleri arasındaki duruşma tasdik duruşması ise dosya tekemmül etmişse mahkemece konkordatonun tasdikine karar verilmelidir. Şayet dosyada birtakım eksiklikler mevcut ise bu durumda mahkemece 30.04.2020 tarihinden sonrası için ve 22.03.2020 ila 30.04.2020 tarihleri arasındaki kırk günü geçmeyecek şekilde tasdik duruşma günü tayin edip taraflara bildirilmelidir.

İflas Kararı Verilip Verilemeyeceği

Son olarak, 22.03.2020 ila 30.04.2020 tarihleri arasındaki iflas kararı verilip verilmeyeceği üzerinde de kısaca durulmalıdır. Hemen belirtelim ki, bu tarihler arasında hiçbir şekilde iflas kararı verilemez. Zira, açıkça yasaklanmış olsun olmasın, tarafların katılımı olmaksızın iflas gibi ağır sonuçları olan ve kamu düzeni ile doğrudan ilgili olan bir konuda mahkemenin dosya üzerinde karar vermesi mümkün değildir. Bu yönde verilecek olan iflas kararları istinaf sonucu Bölge Adliye Mahkemesi veya temyiz sonucu Yargıtay tarafından bozulacak olmakla birlikte, o zamana kadar iflasın ağır sonuçlarının meydana gelmesini önlenemeyeceğinden telafisi imkansız zararlar doğabilecektir. Bu sebeple mahkemelerin genel olarak iflas kararı vermekten ve özel olarak da 22.03.2020 ila 30.04.2020 tarihleri arasında bu yönde karar vermekten mümkün olduğunca kaçınması+ gerekir.