Teknolojinin gelişimi ile beraber internetin de hayatımıza girişi ve etkisinin her gün artması bazı problemleri de gündeme getirmektedir. Bunlardan birisi de kişilik haklarının ihlalidir ve ne yazık ki bu hakların ihlali internet ortamında çok daha kolay ve yayılımı oldukça hızlı olmaktadır. Kişilik kavramı, kişi kavramına göre daha geniş bir ifadededir. Kişiliğin Medeni Kanun’da net bir tanımı yapılmamış olmakla birlikte kişilik ile ilgili düzenlemelere baktığımız zaman kişinin hak ve fiil ehliyeti, hısımlık, yerleşim yeri ve kişilik hakkının korunması, kişiliğin başlangıcı ve sona ermesine ilişkin hükümleri görmekteyiz. Kanunda, kişilik hakkı kapsamı net bir şekilde belirlenmek ve hangi fiillerin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu tek tek sayılmak yerine, birtakım ilkeler belirlenerek, belirsiz kısımlar somut olayın gereklerine göre hâkime bırakılmıştır. Manevi değerler, bedensel değerler ve kişi hürriyetleri kişilik hakları kapsamında değerlendirilebilir. Kişilik hakkı, insanlar için vazgeçilmez, mutlak, herkese karşı ileri sürülebilen bir haktır ve hukuk düzeni tarafından korunması elzemdir.

İçerisinde kişilik haklarının korunmasına ilişkin hükümler de yer alan ve internet ortamında yapılan yayın içerikleri ile ilgili ülkemizde yapılan en önemli düzenleme olan 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun” 23 Mayıs 2007 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu kanun sayesinde internetin aktörleri belirlenmiş ve aktörlerin sorumlulukları tanımlanmıştır.

5651 Sayılı Kanun'un 2. Maddesinde erişim sağlayıcı, içerik sağlayıcı ve ağ sağlayıcı kavramları açıklanmıştır. Kanun maddesinde erişim sağlayıcı, “kullanıcılarına internet ortamına erişim olanağı sağlayan her türlü gerçek veya tüzel kişi” olarak tanımlanmıştır. Yine aynı maddede içerik sağlayıcı, “internet ortamı üzerinden kullanıcılara sunulan her türlü bilgi veya veriyi üreten, değiştiren ve sağlayan gerçek veya tüzel kişi” olarak tanımlanmıştır. Yer sağlayıcı ise hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten gerçek veya tüzel kişileri ifade eder.

İçerik sağlayıcısının sorumluluğuna bakılacak olursa, içerik sağlayıcısının internet ortamında kullanıma sunduğu her türlü içerikten sorumlu olduğunu söylemek mümkündür. Ancak bağlantı sağladığı başkasına ait içerikten sorumlu değildir. Eğer bağlantı sağladığı içeriği benimsediği anlaşılabiliyorsa genel hükümlere göre sorumluluğu gündeme gelir.

Ele aldığımız konu kapsamında erişim sağlayıcısının sorumluluğu ise bu Kanun hükümlerine uygun bir şekilde haberdar edilmesi durumunda, kullanıcısının hukuka aykırı içeriğine erişimi engellemektir. Buna karşın “erişim sağlayıcı, kendi aracılığıyla erişilen bilgilerin içeriklerinin hukuka aykırı olup olmadıklarını ve sorumluluğu gerektirip gerektirmediğini kontrol etmekle yükümlü değildir.”

Yer sağlayıcı, hukuka aykırı bir içeriğin varlığından haberdar olması hâlinde bu içeriği yayından çıkarmakla yükümlüdür.

Kişilik haklarını ihlal eden bir internet yayınının varlığı halinde bireyin izlemesi gereken yol, 5651 sayılı Kanunun 9. maddesinde öngörülmüştür. Kanun maddesi uyarınca gerçek veya tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşlar internet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiği iddiası ile internet sitesinin içerik sağlayıcısına veya buna ulaşamaması hâlinde yer sağlayıcısına başvurarak uyarı yöntemi ile içeriğin yayından çıkarılmasını isteyebilir. İçerik veya yer sağlayıcısına yapılan bu başvurular en geç yirmi dört saat içinde cevaplandırılır. Bunun yanı sıra direkt sulh ceza hâkimine başvurarak içeriğin çıkarılmasını ve/veya erişimin engellenmesini de isteyebilir. Sulh ceza hakimine başvurulması durumunda hâkim, yalnızca kişilik hakkının ihlalinin gerçekleştiği yayın, kısım, bölüm ile ilgili olarak içeriğe erişimin engellenmesine karar verir. Hâkim zorunlu olmadıkça internet sitesinde yapılan yayının tümüne yönelik erişimin engellenmesine karar veremez. Ancak, hâkim kısmi içeriğe erişimin engellenmesi yöntemiyle ihlalin engellenemeyeceği kararına varırsa gerekçesi ile beraber, internet sitesindeki tüm yayına yönelik olarak erişimin engellenmesine de karar verebilir. Hâkimin istisnai olarak tüm sayfaya erişimi engelleyebilmesi için: öncelikle bu durum zorunlu olmalı ikinci olarak, kısmi engellemeyle ihlal giderilemeyecek olmalı son olarak da bu şartların oluştuğuna dair gerekçeyi açıklamalıdır. Erişime kapatma başvuruları, duruşmasız şekilde 24 saat içinde karara bağlanmalıdır. Sulh ceza hâkiminin kararına karşı, asliye ceza mahkemesi ’ne itiraz yoluna gidilmesi mümkündür. Hâkimin verdiği bu kararlar doğrudan Erişim Sağlayıcıları Birliği'ne gönderilir.  Birlik tarafından ilgili içerik ve yer sağlayıcılar ile erişim sağlayıcıya gönderilen karar derhal, en geç 4 saat içinde yerine getirmekle yükümlüdür. Bunu yerine getirmeyen erişim sağlayıcıları ise cezai yaptırıma maruz kalırlar. Karara konu yayının başka internet adreslerinde de yayınlanması durumunda kaldırılması ya da erişime engellenmesini talep eden kişi tarafından Birliğe müracaat edilmesi hâlinde mevcut karar bu adresler için de uygulanır.

Erişimin engellenmesi kararlarının uygulanmasını sağlamak üzere Erişim Sağlayıcıları Birliği kurulmuştur. Erişim sağlayıcılarının bu birliğe üye olmaları zorunludur üye olmadıkları takdirde faaliyet göstermeleri mümkün değildir. Erişim Sağlayıcıları Birliği bir özel hukuk tüzel kişisidir. Unutulmamalıdır ki, Erişim Sağlayıcıları Birliği erişimleri bizzat engellemez üyelerinin bunu gerçekleştirmesini sağlar.

Unutulma Hakkı bağlamında 9. maddenin 10. Fıkrasıyla yeni bir düzenlemeye gidilmiştir ilgili fıkraya göre “İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik hakları ihlal edilenlerin talep etmesi durumunda hâkim tarafından, başvuranın adının bu madde kapsamındaki karara konu internet adresleri ile ilişkilendirilmemesine karar verilebilir. Kararda, Birlik tarafından hangi arama motorlarına bildirim yapılacağı gösterilir” denmektedir. Ayrı bir makalede anlatılabilecek bir konu olan unutulma hakkını kısaca tanımlamak gerekirse, kişi ve kurumların internette kendi adlarıyla arama yapıldığında derlenen sonuçlar arasında kendileriyle ilgili bazı verilere yer verilmemesini isteme hakkı denebilir. Bu hak ile amaçlanan, kişinin kendi kişisel verileri üzerinde serbestçe tasarruf edebilmesi, geçmişten gelen rahatsız edici bilgilerle hayatının geri kalanı boyunca yargılanmaması ve kişisel verilerin kendisi aleyhine kullanılmasının engellenmesini sağlamaktır.

İçeriğin kaldırılması talep yöntemine uyar-kaldır yöntemi adı verilmektedir ve genelde demokratik ülkelerde yasadışı içeriklerin kaldırılması için bu yöntem uygulanır. Erişim engelleme yöntemine başvurmadan önce kullanılacak bir yöntemdir. İki çeşit talebin de bu kanun kapsamında yapılabilmesi mümkündür. Bu Kanun kapsamındaki erişim engelleme uygulamaları tedbir niteliğinde olup, ceza ya da yaptırım değildir. Erişim engelleme kararları noktasında temel hak ve hürriyetlerin sınırlanma getirilmesi hususu ortaya çıkmaktadır bu sebeple bu tedbir kararları dahi alınırken dikkatli davranılması ve hukuk devleti ilkesinden sapılmaması oldukça önem arz etmektedir.

5651 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihte içerik veya yer sağlayıcıya başvuru yapılacağı belirtilmiş bunun hangi usulle yapılacağına ilişkin herhangi bir açıklama yapılmamıştı. 2014’te yapılan kanun değişikliği ile normal iletişim araçları yanında elektronik araçlarla içerik veya yer sağlayıcıya ulaşmak hukuki olarak mümkün hale gelmiştir. “Bu Kanun kapsamındaki faaliyetleri yurt içinden ya da yurt dışından yürütenlere, İnternet sayfalarındaki iletişim araçları, alan adı, IP adresi ve benzeri kaynaklarla elde edilen bilgiler üzerinden elektronik posta veya diğer iletişim araçları ile bildirim yapılabilir.“ Yani bu yöntem ile bu kanun kapsamında suç unsuru taşıyan içeriklerin kaldırılması için ilgili internet siteleriyle irtibata geçilmekte, böylelikle suç unsuru taşıyan içeriklerin kaldırılması sağlanırken sitelere erişimin tamamen engellenmesine neden olunmamaktadır.

SONUÇ

İnternet aracılığı ile kişilik haklarına saldırılar sıklıkla sosyal medya ve basın yolu üzerinde meydana gelmektedir. Kimi kişiler sosyal medyada gizli kimliklere bürünüp bu ihlallere vücut vermektedirler. Bu ihlaller neticesinde telafisi güç zararlar da meydana gelebilmektedir. 5651 sayılı Kanundaki düzenlemelerde de olduğu gibi amaç bu zararların ortaya çıkmasını engellemek veya mümkün olan en az zararla telafi edilmesini sağlamaktır. Bu noktada amaç haberleşme ve paylaşım yapma özgürlüğünün kişilerin elinde alınması olmamalı orantılılık ilkesi göz önüne alınarak yaptırım uygulanmalıdır. İçerik engelleme yaptırımı değerlendirildiğinde internet ortamında yer alan bir içeriğe teknik olarak yüzde yüz erişim engellemenin mümkün olmadığını ve alternatif erişim yollarının bulunduğunu göz ardı etmemeliyiz. Bu sebeple de söz konusu suç teşkil eden içeriğin İnternet sitesinden kaldırılmasının nihai çözüm olduğu söylenmelidir.

Av. Begüm GÜREL (LL.M.) & Hukuk Fakültesi Öğrencisi Yonca ABDULLAHOĞLU