Akla ziyan konular çok. Geçen hafta başladık devam ediyoruz. Doğruları söylemek ve tartışmak her zaman yararlıdır ve en büyük kazançtır. Devam edelim:

FAİZİ İLE İADE:
 Aklımın ermediği ve akla ziyan konulardan biri de, yolsuzluk iddiası ile el konulan paraların, sahiplerine faizi ile iade edilmesinde. Hatırlayacaksınız; yolsuzluk operasyonlarında, kundura kutularında, otel odalarında bulunan paralara el konulmuştu. Yeterli bir araştırma yapıldı mı, haklı bir karar verildi mi, bunlar tekrar incelenecek mi ayrı konu. Ama bizim aklımızı meşgul eden konu, el konulan bu paraların “faizi ile” iade edilmesi. Bari bir de çekiliş yapıp, ikramiye verselerdi. Vatandaşın parası, şu veya bu nedenle devletin kasasında yatıp duruyor, aylar seneler sonra geri ödeniyor veya ödenmiyor. Faiz ödendiğini hiç duymadık. Demek ki neymiş, konu yolsuzluk olunca faiz ödenirmiş.
         
PARALEL MİSİN DÖRT KÖŞEMİ: Sanki kursa gitmişiz veya orta öğretim sınavına giriyoruz. Ortaya geometri konularından bir de paralel çıktı. Paralel denenler, daha düne kadar “kanka” idiler. Hatta “Ne istediler de vermedik, neden yollarımız ayrıldı” bile dendi. Bestekar Zeki Duygulu’nun, Nihavend ve Yürük Semai makamında bir şarkısı vardır “Ayrıldı gönül şimdi yine bir tek eşinden, Bulmakta teselli batan akşam güneşinden” der. Ama bu konuda en doğru sözü büyük halk şairi Aşık Veysel söylemiştir “Gönül bir güzeli sevmiş ayrılmaz, Dolanır peşinde çoban misali.” Onun içindir ki Atatürkçüler; akıllı olun, siz birliğinizi koruyun
         
ÖRGÜT KURARAK HÜKÜMETİ DEVİRMEK: Anlamadığım ve akla ziyan konuşlardan biri de “örgüt kurarak hükümeti devirmeye teşebbüs” etmek. Ne örgüt kurmakmış be. Turşu kurmaktan kolay. Gezi Parkında çadır açarsın, yürüyüş yaparsın, örgüt kurdun. Görev nedeni ile toplantılar yaparsın, hükümeti yıkmaya teşebbüs ettin. Ergenekon, Balyoz diye adamları içeri alırsan iyi; 17/25 Aralık, yolsuzluk araştırmaları yaparsan paralelsin, örgüt kurdun, hükümeti yıkmaya teşebbüs ettin.
         
MİT TIRLARI: Bir ihbar üzerine, MİT Tır’ları Savcılık kararı ile aranmak isteniyor. Aramaya kalkan savcılar, polisler, subaylar hapiste. Ne imiş. Devlet sırrı. Hoş aramayı yapan TV kanalı değil ki sır, dizi film gibi yayınlansın. Kozmik Oda’ya günlerce girilip aranırken devlet sırrı yok mu idi. Bir şarkı sözüne benzetirsek: “Tırlatmaya az kaldı, doktorum nerede?”.
         
HİÇ Mİ SORUMLU YOK: Bir dükkanda raflar devrilse, biri yaralansa sorumlusu dükkan sahibi. Bir araba kazası olsa, sorumlusu araba sahibi. Her gün şehitler geliyor, yollar kesiliyor, araçlar yakılıyor. Sorumlusu yok. Bu devletin hiç mi sahibi yok.
         
SURİYELİ: Suriyeliler, ölümü göze alarak vatanlarından kaçıyorlar. Sebep: Vatanlarının yaşanmaz hale gelmesi. Buraya gelirken de, dilencilik, fuhuştan tutun da, unutulmuş hastalıklara kadar her kötü şeyi getiriyorlar. İyi ama bin bir zorlukla geldikleri Türkiye’den de hayatlarını riske atarak kaçmak istiyorlar. Neden acaba hiç düşündünüz mü. Demek ki onlara göre, burası da yaşanmaz halde, kaçtıkları ülkelerinden pek farklı değil.
        
Akla ziyan konuların sayısı yok, sınırı belli değil. Spor Toto, Sayısaldan, adalete, adliyeye kadar uzanır.
        
Aman, siz siz olun. Aklınıza mukayyet olun.”