Ülkemizde trafik kurallarına uyma yönünden sorun olmadığını herhalde kimse iddia edemez.

Terörle mücadelede yitirdiğimiz canlar ile trafik kazalarında yitirdiğimiz canlar mukayese bile edilemeyecek kadar fazla. Yurt genelinde ortalama her gün onüç vatandaşımızı trafiğe kurban veriyoruz. Yaralılar, kalıcı sakatlıklar, bakıma ve yardıma muhtaç kalanlar trafik kazalarını acı sonuçları.

Trafik kazlarındaki bu acı bilançonun son bulması veya minimize edilebilmesi için eğitime, denetime ve yasal değişikliklere ihtiyaç var.

Her yıl bütçe kanunlarıyla, trafik para cezalarında yapılan artışların probleme çare olmadığı ortada. Para cezalarının artırılmasından öte tedbirlerin alınması gerekiyor.

Bu bağlamda Meclis’e sunulan ve alt komisyonda benimsenen kanun teklifine göre, Alkollü araç kullanmanın cezaları artırılıyor. Para cezasındaki artış yanında, Narkotik veya psikotrop madde ya da bir promil ve üzerinde alkollü içki aldığı tespit edilen sürücüler, can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürecekleri kabul edilerek haklarında Türk Ceza Kanunu'nun "Trafik güvenliğini tehlikeye sokma" başlıklı 179. maddesine göre iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilecek.

Teklif sahibi Ak Parti, konu alkol olunca
Kanun teklifinde, konu alkol, teklif sahipleri de Ak Partili olunca tartışmalar hemen  gizli ajanda boyutuna taşınmaya başladı.

Konu, istatistiklere, bilimsel verilere dayalı olarak, trafik güvenliğinin, dolayısıyla vatandaşın sağlık, yaşam ve mal güvenliğinin korunması bağlamında tartışılmadığı, ideolojik gözle siyasi muhatabını nasıl yıpratırım mantığı ile değerlendirildiğinde  ‘iki duble rakıya iki yıl hapis geliyor’ ya da ‘amaç bireysel özgürlüklere müdahaledir’ denilerek eleştiriliyor.

Oysa, alkollü araç kullanmak dünyanın bütün ülkelerinde, yaptırımları farklı da olsa yasak. Alkollü sürücünün, araç sevk ve idare, sürüş güvenliğini hangi oranda tehlikeye soktuğunun tespiti verilecek cezada önem arzediyor.

Ülkemizde yürürlükteki mevzuata göre, 0,50 promilin üstünde alkollü araç kullandığı tespit edilenlere idari para cezası uygulanıyor. Kişilerin hayat, sağlık ve mal varlığını tehlikeye sokması açısından, para cezası dışında Türk Ceza Kanununa göre hapis cezası uygulanabilmesi için, ne kadar promil alkollü olması gerektiği açıkça ifade edilmediğinden ilgili madde uygulanamıyor. Polise alkol testi yaptırmamaktan, fiili saldırıya kadar uzanan rezaletler hukuk çerçevesinde yaptırımsız kalıyor.

Bir promil ve üzeri alkollü araç kullananlara hapis geliyor
Yeni teklif yasalaşırsa,  1 promil ve üzeri alkollü olarak araç kullananlara, idari para cezası uygulanmakla birlikte TCK.179. maddeye göre işlem yapılmak üzere adliyelere sevk edilecekler. Bazılarının özellikle ‘iki dubleye iki yıl hapis’ diye eleştirdikleri gibi, hemen 2 yıl hapis de verilmeyecek. Zira kanun “...iki yıla kadar hapis” demek suretiyle verilebilecek cezanın üst sınırını belirlemektedir. Uygulamada özel artırıcı nedenler yoksa alt sınırdan ceza verilmektedir. Alt sınır TCK. 49.maddesine göre bir aydır. Sabıkası olmayan bir sanığa verilecek ceza bir ay hapistir. Ertelenmesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi gerekecektir. Yani ilk aşamada verilecek bir hapis cezası ve infazı söz konusu değildir. Ertelenmiş de olsa, süresi az da olsa hapis cezasının varlığı cezaların caydırıcılığı açısından önem arz etmektedir.

Alkollü araç kullanmakla ilgili diğer ülkelerdeki uygulamalara baktığımızda, yüksek oranda alkollü olunması halinde, para cezası, artı sürücü belgesinin süreli ve süresiz geri alınması ve hapis cezaları bulunmaktadır. Örneğin Amerika’nın bazı eyaletlerinde 0,80 promilin üzerinde alkollü araç kullanılması halinde hapis cezası uygulanmaktadır. 0,80 promil altında ise para cezası ve ehliyetinin geri alınması cezası uygulanmaktadır. Tekerrür ve itiyat halinde cezalar artırılarak uygulanmaktadır. Can  ve mal kaybına neden olacak bir eylemi önleyici tedbir olarak da, kullandıkları araca özel bir cihaz takma zorunluluğu getirilmektedir. Teknik olarak bu cihaza üfleyip alkol oranını tespit ettirmeden araç çalışmamakta, 0,50 promilin üzerinde alkollü ise araç kilitlenmektedir.

Kişi alkol aldığı için değil, alkollü araç kullandığı için cezalandırılacaktır.

Burada asıl mesele, hukukumuzda taksirli suç tanımı kapsamında değerlendirilen trafik kazalarında, dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmeyi engelleyen alkollü araç kullanımına, idari para cezası ve hapis yaptırımları getirmek suretiyle can ve mal güvenliğini sağlayıcı önleyici bir düzenlemedir.

Böyle bir yasal düzenleme, alkol kullanma özgürlüğünü sınırlama değildir. Kişi alkol aldığı için değil, alkollü araç kullandığı için cezalandırılacaktır. Kanuni düzenleme ile belirlenen trafik kurallarına uyamayacak derecede alkollü olarak araç kullanan kişi, öngörülebilen tehlikeli sonuçların meydana gelmemesi için gerekli dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmediği için eylemi suç teşkil etmektedir. Öngörülen ama istenmeyen sonuç  - ölüm, yaralanma – meydana gelmiş ise bu ayrı bir suçtur. Alkollü sürücünün ölüm ve yaralanma ile sonuçlanan trafik kazalarını, ceza hukukunda “bilinçli taksir” hatta “olası kast” yönünden değerlendirmek gerekir.
Pardon demek, özür dilemek, aklım başımda değildi demek, pişmanlık ifade etmek giden canları geri getirmiyor. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Aksini söyleyenlere sormak isterim. Alkollü sürücü ister miydiniz ?



(Bu köşe yazısı, sayın Reşat PETEK tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)