Bazı kanun maddelerini ve bazı mahkeme kararlarını o şekilde yorumluyorlar ki, inanamıyorum.
         O kadar inanamıyorum ki; bu şekilde yanlış yorumlamanın ve uygulamanın, gerçekten öyle olduğuna inandıkları için değil, işlerine öyle geldiği için bilerek yapıldığını düşünüyorum.
         Büyük bir çoğunluk da; bu yanlış yorumlanın peşine takılıp gidiyor veya sesini duyuramıyor.
         Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümezliği olarak adlandırılan bu uygulamada bunlardan biri.
         Bu şekli ile bu uygulamaya “Anayasa Mahkemesi Kararlarının geriye yürümezliği” değil “kötürümlüğü” demek daha doğru olacaktır.
         Bu geriye yürümezlik kısa anlatımı ile şöyle kabul ediliyor :
         Anayasaya aykırı görülerek, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen bir kanunla elde edilen haksız kazanç sürekli olarak devam edecekmiş.
         Yani olmayan bir kanunla değil, üstelik Anayasaya aykırı görülerek iptal edilerek ortadan kaldırılan, yok hükmündeki bir kanunla elde edilen kanunsuz durum, sınırsız ve süresiz olarak uygulanacakmış.
         Ortada böyle bir kanun yok. Olan kanun da süresi dolduğu veya değiştirildiği için değil, Anayasaya aykırı görüldüğü için iptal ediliyor ve haksız kanuna göre elde edilen durum veya kazanç devam edip gidiyor.
         Bunu aklınız alıyor mu?
         Benim almıyor…
         Aslında, Anayasa Mahkemesinin kararlarının geriye yürümezliği ve kazanılmış hak demek, iptal edilen kanunun çıktığı tarih ile iptal edildiği tarih arasında elde edilen durum ve kazançların geri alınamayacağı anlamına gelir. Kanun iptal edildikten sonra, o hak ve kazanç artık devam edemez.
         Ama uygulamada, Anayasaya aykırı bir kanunla elde edilen bir kazanç, o kanun iptal edildikten sonra da devam edip gidiyor.
         Bir örnek vermek istiyorum.
         Bir gün, bir iş takibi için Emekli Sandığı’na gitmiştim. Bir odada çalışan ve çalışmaktan gözleri kızaran adamları gördüm. Aramızda şöyle bir konuşma geçti.
         - Hayrola çok çalışıyorsunuz.
         - Ya Abi, bizim birimi özel ve geçici oluşturdular. Bütün gece eve gitmedik çalıştık, işi bitirene kadar da çalışacağız.
         - Hayrola ne yapıyorsunuz?
         - Hani bir milletvekili kıyak yasası çıktı ya…
         - Eeee…
         - Bu kanuna göre, iki sene milletvekilliği yapan, 30 yaşındaki bir kişi bile, hiç hizmeti olmasa bile ayda 8-10 bin lira emekli maaşı alacak.
         - Eeee…
         - İşte bu kanun iptali için Anayasa Mahkemesine gitti. Anayasa Mahkemesi bu kanunu mutlaka iptal edecek.
         Ben daha da hayretle
         - Eeee…
         diyorum.
         - Şimdi burada bir kurul oluşturdular. Bizi topladılar. Gece gündüz çalışıp bütün vekillerin bu yasaya uyumunu sağlıyoruz. Yarın Anayasa Mahkemesi bu kanunu iptal etse bile, Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez ve kazanılmış hak diye, bütün vekillerin bu kıyak yasasından yararlanması devam edecek. Ama intibaklarını tamamlayamazsak yararlanamayacaklar. İşte biz bu intibakları bitirmek için gece gündüz çalışıyoruz.
         Ve…
Gerçekten dediği gibi oldu, bir kaç gün sonra Anayasa Mahkemesi bu yasayı iptal etti ama bütün vekiller, Anayasa Mahkemesi Kararları geriye yürümez ve kazanılmış hak diye o yasadan yararlanmaya devam ettiler ve halen de yararlanmaya devam ediyorlar.
Oysa Anayasa Mahkemesi ile diğer Mahkemelerinin kararları arasındaki geriye yürümezlik ve kazanılmış hak “farkı” şudur.
Diğer Mahkemelerde verilen kararlar, dava tarihindeki durum için geçerlidir. Yani karar çok sonra verilse bile, taa dava tarihindeki durumu etkiler ve o tarihdeki para, hak, alacak faizi ile birlikte ödenir.
Ama Anayasa Mahkemesi kararları, davanın açıldığı eski tarihden değil, daha sonraki karar verildiği tarihden itibaren geçerlidir. “Davanın açıldığı tarih ile, karar verildiği tarih arasında geçen zaman sürecindeki” uygulamalara dokunmaz. Yani dava tarihine yürümez ama bu karar “kör ve topal” değildir; karar verildiği tarihden itibaren her çeşit uygulama bundan etkilenecektir.
Anayasaya aykırı sakat uygulamanın süresi, yalnızca davanın açıldığı tarih ile karar verildiği tarih arasında geçerlidir.
Anayasaya aykırı görülerek iptal edilen, eski ve sakat kanuna göre elde edilen durum ve kazancın, karar verildikten sonra da devam etmesi mümkün değildir.
Başta da dediğim gibi, bu uygulama “bazı çevrelerin ve özellikle hakim çevrelerin işine geldiği için” böyle yorumlanmakta ve böyle devam edip gitmektedir.
Böyle devam etmemelidir ve böyle devam edemez:
Anayasa aykırı görülerek iptal edilen haksız ve yasa dışı kanun maddelerine dayanarak edinilen durumlar kazanılmış hak sayılamaz. Mevcut durum, Anayasa ve geçerli yasalara uygun hale, eski haline getirilmelidir.
Bu gibi haksız kazançlar, ilgili kişilerden ve onların mirasçılarından, faizi ile birlikte geri alınmalıdır.
Bunu neden yazıyoruz.
Bir kere, eski uygulamaların da bu şekilde yapılması gerektiği için yazıyoruz.
İkincisi, bu sırada Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen çok önemli ve çok sayıdaki kanuna dayanarak, eski kaksız ve yasa dışı durumların devam etmesi gerektiği yolundaki “eski şarkıların söylenmesine” devam edildiği için yazıyoruz.
Onlar yanlış yapacaklar, siz ve biz doğruyu söyleyeceğiz.
Sonuçta “doğru” kazanacaktır.
 

(Bu köşe yazısı, sayın Erdem AKYÜZ tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)