Matruşka, Rus halk sanatının bir ürünü.

     El büyüklüğünde bir tahta bebek. İçi boş. Ortadan ayırınca içinden değişik renkte boyanmış bir bebek daha çıkıyor. Onu açınca içinden bir bebek daha ve onun içinden bir tane daha...

     Bizim anayasal düzen de bir “matruşka’ya” benzedi.

     Dış görünüşüne bakıyorsunuz. Üzerinde ceket, gömlek, gravat, ayakkabı olan bir erkek veya etek, blüzü, saç tokası ile bir kadın. Ama bir açıp  bakıyorsunuz ki içinden; ayağında tukanyası, sırtında cüppesi, başında sarığı olan bir “hocaefendi” çıkıyor. Onu açıp bakıyorsunuz, bu defa içinden alnı bantlı, başı türbanlı, elinde eldiven, üzerinde topuk bileklerine kadar uzanan pardesü bulunan bir “hocanım” çıkıyor.

     Şimdi hangisine inanacaksınız ?

     Karşı görüşte olanlar değil, onunla aynı görüşte olanlar bile, ona nasıl güvenecekler ?

    Ya bir gün gelir içinden bir başka matruşka çıkar ve onları da aldatırsa.

     Kafasının içinde neler olduğunu nereden bileceksiniz ?

     Acaba demokratik, laik, Atatürk ilkelerini benimseyen biri mi, yoksa gerici bir düzeni kurmak isteyen, mahalle mekteplerinde bağdaş kurup, öğrencileri falakaya çekmek isteyen biri mi.

     Sizin, benim için nasıl bir geleceği layık gördüğünü nereden anlayacaksınız ?

     Acaba kafasına uymayan bir görüşle karşılaşırsa hoşgörü ile mi bakacak yoksa “bre zındık, katli vaciptir” mi diyecek.

                           

     Yeniden yapılacağı söylenen “sivil anayasamız” başta olmak üzere bütün yasalarımızda bu görüntüden farklı değil.

     Matruşkadan nasiplerini aldılar.

     Özgürlükçü, demokratik, ulusal bir anayasa yapılacak deniyor ama bir bakıyorsunuz içinden başka şeyler çıkıyor.

     Açtığınız zaman içinden dini eğitim çıkıyor, türban çıkıyor, etnik bölünme çıkıyor, Türkçe’den başka her dilde eğitim çıkıyor.

     Acaba bu anayasa söylendiği gibi sivil mi ?

     Hiç kimsenin görüşü alınmadan, bir takım basma kalıp sözlerle dayatıldığına göre, sivil değil, baskıcı bir anayasa.

     Atatürkcü ve ulusal mı ?

     Öyle söyleniyor ama, Anayasa’nın değişmez maddelerinin bile değiştirilmesi tartışıldığına ve matruşkanın içine bakınca, hiçbir maddesinde Atatürk’ün adı ve ilkeleri geçmediğine göre böyle de değil.

     Milli birlik ve ulusal egemenlikten yana mı ?

     Türkiye Cumhuriyeti’nin tek kimliği olan Türk kimliğini ve tek dili olan Türkçeyi vurgulamadığına göre, yeteri kadar milli birlik ve ulusal egemenlikten yana da değil.

     Yargı bağımsızlığı derken, ithal avukat ve belki de giderek ithal hakim ve savcı getirecek olduğuna göre, yargısı da bağımsız değil.

     Matruşka, içinde pek çok bilinmezleri taşıyor.   

     Bütün bunları “matruşka açıldıkca” göreceğiz.

     Çünki bu düzenin adı “Anayasal Matruşka Düzeni”...

Av.A.Erdem Akyüz,
Hukukun Egemenliği Derneği
Genel Başkanı


(Bu köşe yazısı, sayın Av. Erdem AKYÜZ tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)