Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesindeki Türk Tarih Kurumu’nun Medine Müdafaasının 100. yılı dolayısıyla düzenlediği “100. Yılında Haremeyn-i Şerifeyn (Medine Müdafaası ve Fahrettin Paşa) Sempozyumu” 27 Aralık Perşembe günü İstanbul Üniversitesi’nde düzenlenen açılış töreniyle başladı.

Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Haluk Dursun etkinliğin açılışında yaptığı konuşmada, Çanakkale, Gence, Kutul Amare ve Medine’de gerçekleşen Türk tarihinin büyük direnişlerinin yüzüncü yıl dönümlerinin çeşitli etkinliklerle anılmasının ve tarihin bu safhalarının gençlere doğru bir biçimde aktarılmasının önemine değindi. Fahreddin Paşa’nın İstanbul’a ulaştırdığı Kutsal Emanetlerle ilgili olarak, bugün Topkapı Sarayı’nda bulunan tüm emanetlerin onun tarafından Medine’den kaçırılarak gönderildiği şeklinde kasıtlı bir algı oluşturulmaya çalışıldığını söyleyen Dursun, Paşa’nın İstanbul’a gönderdiği kutsal emanetlerin, Yavuz Sultan Selim’den itibaren saraydan kutsal topraklara gönderilen hediyelerden ibaret olduğunu dile getirdi. Osmanlı ve Medine bağlantısıyla ilgili olarak üzerinde durulması gereken ikinci bir konunun da Surre Alayları meselesi olduğunu belirten Dursun, Medine düştükten sonra kutsal topraklara Surre alayı da gönderilemediğini, Fahreddin Paşa’dan sonra Surre geleneğinin de sonunun geldiğini ifade etti.

"Kalplere nakşolan yönü, güçlü imanı"

Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turan ise tarihteki kahramanların muzaffer olanlardan ibaret olmadığını, Fahreddin Paşa’nın Medine Müdafaası sırasında gösterdiği kahramanlıkla, Atatürk’ün ifadesiyle, “yaşarken destanlaşan bir insan” olduğunu söyledi. Paşanın başından beri bulunduğu mevkinin, nereyi muhafaza etmesi gerektiğinin bilincinde olan bir asker olarak Medine’ye gittiğini söyleyen Turan, İslam medeniyeti gibi büyük bir dünya değerinin doğduğu, Hz.Muhammed’in devletini, hukukunu, ahlakını, idealini şekillendirdiği yer olan Medine’den koparılan Fahreddin Paşa’nın, tüm Müslümanların kalbine bir ok nüfuzuyla girdiğini dile getirdi. Fahreddin Paşa’nın 4 ay boyunca tüm bağlantıları kopmuş olduğu halde kesintisiz bir mücadele verdiğini belirten Turan, iyi bir asker, cesur ve bilgili insan olan Fahreddin Paşa’nın kalplere nakşolan yönünün ise güçlü imanı olduğunu dile getirdi.

Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal ise Fahreddin Paşa’nın direnişinin tam olarak anlaşılabilmesi için, ona bu mücadele gücünü veren zihniyetin anlaşılması gerektiğinin altını çizdi. Yavuz Sultan Selim’den itibaren “Hâdim-ül Haremeyn-iş Şerifeyn” unvanıyla Müslümanlara hizmet etmeyi gaye edinen Osmanlı padişahlarının, Surre Alayları gibi uygulamalarla bu topraklara verdikleri önemi gösterdiklerini söyleyen Prof. Dr. Ünal, Paşanın mücadelesinin de esas olarak Hz. Muhammed’in kabrini ve kutsal emanetleri koruma gayesinden kaynaklandığını belirtti.

İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak ise Fahreddin Paşa’nın mücadelesinin ve onun etrafında gelişen olayların tarihten ders çıkarmak bakımından önemli olduğunu kaydetti. Zor zamanların büyük insanlar ortaya çıkardığını belirten Ak, son ana kadar vakarını koruyan Fahreddin Paşa’nın mücadele azminin örnek alınması gerektiğini ifade etti.

İstanbul Üniversitesinin ev sahipliğinde 27-28 Aralık 2018 tarihlerinde düzenlenen sempozyuma yurt içinden ve yurt dışından katılan bilim insanları I. Dünya Savaşı’nın en destansı mücadelelerinden birisine sahne olan Medine Müdafaasını çok yönlü olarak ele aldı. Medine Müdafaasının cereyanının ve sonuçlarının değerlendirildiği etkinlikte, Haremeyn-i Şerifeyn’deki Osmanlı idaresi, İngilizlerin bölgeye dair siyasi planları ve Şerif Hüseyin isyanının işgale giden süreçteki rolü de konuşuldu.