Farkında mısınız? Son zamanlarda sosyal medyadaki gülen yüz sembolleri dışında gülen yüzler görmüyoruz. Herkes yorgun, herkes bıkkın, herkes bitkin.  Heyecan, coşku, umut, sevgi, paylaşım yani bireyi insan, insan yığınlarını toplum yapan hallerimiz yok.
            
“Nasıl olsun ?” diyeceksiniz… Yanıbaşımızda savaşlar, savaşlardan bize kaçan umutsuz, evsiz, barksız, vatansız insanlar ve onların ülkemize taşıdığı ve özellikle gelecekte acı sonuçlarıyla daha çok karşı karşıya kalacağımız sosyal, ekonomik, kültürel ve benzeri sorunlar. 
             
İçimizde hainler, hırsızlar, katiller, savaş çığırtkanları ve onların işbirlikçileri. Her gün terör saldırılarında, iş kazalarında ve trafikte yitip giden canlarımız ve yitip giden canlara karşı duyarsız yığınlar…
            
Korku imparatorları, şekilci şaklabanlar ve şarlatanlar her yerde... Temel hak ve özgürlükler ayaklar altında, toplumsal menfaatler zaten unutulmuş, kişisel menfaatler uğruna; geride kalanlara ne olursa olsun.
          
Buraya kadar anlattıklarım belki de birey olarak sonuçlarını çok değiştiremeyeceğimiz sonuçlarını değiştirmek için nedenlerine çok fazla müdahele edemeyeceğimiz dünya ve ülke ölçeğindeki gerçeklikler… 
          
Oysa bu nokta da çok umutsuz değilim; Bir insanın dünyayı değiştirebileceğini ve bir insanın dünyanın kurtuluşuna önayak olabileceği gibi bir insanın dünyanın sonunu da getirecek çılgınlıklar yapabileceğini düşünüyorum.  Tarih ve tarihteki şahsiyetler söylediklerime kanıttır. 
           
Bireysel olarak bizler neler yapıyoruz? 
           
En son ne zaman araba modelimiz yerine; yakınımızdaki bir insanın sorunlarını ve çözüm yollarını tartıştık? 
          
En son ne zaman cep telefonu modelimizin özellikleri yerine; şehrimizdeki, tabi yıkılıp yok edilmemişse, tarihi ve doğal güzellikleri konuştuk.
         
En son ne zaman dolar kuru, Euro paritesi, altın fiyatları ve faiz oranları yerine şehit çocuklarını , gazileri düşündük.
         
En son ne zaman kupon araziler yerine; bir bilim insanını ve çalışmalarını,  bir sanatçıyı ve sanatını konuştuk.
         
Onu bunu bırakın da, en son ne zaman eşinize  “ seni seviyorum” dediniz, çocuğunuza  ne zaman sıkıca sarıldınız, anne ve babanızın halini hatrını ne zaman sordunuz, komşunuza ne zaman günaydın dediniz ve asansör kapısını onun için beklettiniz , ne zaman bir arkadaşınızla sinemaya veya tiyatroya gidip  filmi veya oyunu konuştunuz, en son gittiğiniz resim veya heykel sergisini hatırlıyor musunuz? Apartmanınızdaki hastalardan , yeni doğum yapanlardan veya yakınlarını kaybedenlerden haberiniz var mı? Alışveriş merkezleri yerine semt pazarınızdaki satıcıdan, hipermarketler yerine kaldıysa, tabii  mahalle esnafınızdan, hasbıhal ederek en son ne zaman alışveriş yaptınız? 
           
Her şey önce bizde başlıyor… Biz değişirsek, biz iyiyi ve güzeli ararsak her şey değişecek ve güzelleşecek. Ama yılmak, yorulmak, asık suratlı olmak yok.  İyilik ve güzelliğe kavuşmak   emek ister, çile ister. Çile çekeceğiz, yeterince isteyeceğiz ve yeterince çalışacağız, yeterince talep ve itirazlarımızı dile getireceğiz ve sözümüze uygun yaşayacağız ki dünya güzelleşecek…
                                                              
Avukat HALİL SARI.