Bazı savaşlarda, hastalıktan ölenlerin sayısı, çatışmada hayatını kaybedenlerden daha çok olmuştur. Bu gerçeği gören Atatürk bir Başkomutan olarak, her cephede birlikte savaşacağı komutanını seçmiştir. Sağlık da bir cephedir ve bu cephede savaşmak üzere seçtiği komutan, silah arkadaşı Dr.Refik Saydam’dır.

NELER YAPILDI

Refik Saydam’ın kurduğu en önemli kurumlardan biri 1928 yılında kurulan “Hıfzıssıha Enstitüsü ve Hıfzıssıha Okulu” dur. Burada, halktan ve hastalardan alınan kan ve diğer salgı örneklerinde, hastalığa neden olan mikrobun, virüsün tanısı konuluyor, buna karşı etkili olan maddeler belirlenip, bu maddelerden oluşturulan aşı, serum, iğne, ilaç yurda dağıtılarak halka ücretsiz olarak uygulanıyordu. Bunun sonucu olarak halk, kısa bir süre öncesine kadar kırıldığı hastalıkların adını bile unutmaya başlamıştı.

DIŞ ÜLKELERE YOLLANDI

İlaç, aşı, serum fazlaları stoklanıyordu hatta diğer ülkelere hibe ve satış aşamasına gelinmişti. 1931 yılında üretilen verem aşısını, kuduz, çiçek, kolera, tifüs, boğmaca aşıları takip eder. 1936 yılında çok önemli 17 aşı, 35 farklı formülde üretilir. Türkiye’de Hıfzıssıhha tarafından üretilen aşılar 1937 ve devamı yıllarında Çin’de yayılan ve on binlerce kişinin ölümüne neden olan kolera salgınının önlenmesi için Çin’e yollanmıştır. Daha sonra Kahire’de 1948 yılında baş gösteren kolera salgının önlenmesi için bu ülkeye yollanmış ve salgının durmasında büyük rol oynamıştır. Sonraki yıllarda, yurt dışına aşı ve serum ihraç edilmeye başlanmıştır.

ULUSLARARASI BAŞARILAR

Hıfzıssıhha Enstitüsü giderek; Fransa’daki PASTÖR Kurumu (Biyoloji, mikroorganizmalar, hastalıklar ve aşılar hakkında Araştırma ve Geliştirme Vakfı), Hollanda’daki RIVM (Hollanda Ulusal Halk Sağlığı ve Çevre Enstitüsü), Amerika’daki CDC (ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri) gibi dünya ölçeğinde kabul gören bir referans merkezi konumuna geldi. 1953 yılında Hıfzıssıhha’nın, BCG-verem ve İnfluenza aşıları üretim laboratuarları, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından kabul edildi ve örnek tesis olarak gösterildi.

AMA BİR VİRÜS YAYILDI

Ama bu arada “Siz bu işlerle uğraşmayın, bir size hazır ilaç, serum verelim” ve “Biz bu işlerle neden uğraşıyoruz, hazır yapılmışını alalım” virüsü yayılmaya başlamıştı. Bunun sonucu olarak, ilerleyen yıllarda, Enstitünün en ehil ve uzman elemanları başka yerlere tayin edildi, görevlerine son verildi. Hıfzıssıhha Enstitüsü, yeni kurulan bazı kurum ve kuruluşlara bağlanarak yapısı değiştirildi, tanı ve üretim durma ve kapanma aşamasına gelindi.

KAPANMA AŞAMALARI

1933 yılından beri üretilmekte olan kuduz aşısı üretimi 1996 yılında son bulur.

Verem aşısı olan BCG üretimine 1998 yılında son verilir. 1999 yılında Dr. Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Aşı Üretim Tesisleri kapatılır. 2.11.2011 gün 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşların yeniden düzenlenmesi hakkına KHK ile, yapı ve çalışma esasları değiştirilir. 25.8.2017 yılında yayınlanan ve tüm devlet yönetiminde yeni bir yapılanma getiren çok geniş nitelikteki 694 sayılı KHK ile Türkiye Halk Sağlığı Kurumu ve Türkiye Kamu Hastahaneleri Kurumu oluşturularak Hıfzıssıhha bu kurumlar bünyesine bir ünite olarak bağlanır.

Böylece yurt içinde yaygın ve salgın hastalıkların kökünü kurutan ve ürettiği aşı, serum ve ilaçları yurt dışına ihraç etmeye başlayan Hıfzıssıha Enstitüsü bir anı, bir efsane olarak kalır.