Nisan ayı geldikçe, Türk düşmanı olanların yalan ve iftiraları artıyor. Hiçbir zaman olmayan ermeni soykırımını kabul ettirmek için hileli yollara başvuruyorlar. Aslında; Anadolu’da, Orta Asyada, Balkanlarda, Karabağ’da, Saray Bosnada, Sırbistan’da, soykırıma uğrayan, sistemli olarak katledilenler Türklerdir. Ancak bu katliamları yapanlar, kendi bulaştıkları kanları örtmek için yalanlı, hileli yollara sapmaktadırlar. Buyrun, sizlere ibret dolu bir yaşanmışlık öyküsü.

Atatürk ve küçük Artin

Bir yaz günü Atatürk, Florya Köşküne giderken bir arıza nedeniyle otomobili Kumkapı semtinde duruverir. Şoförü onarım uğraşısı içindeyken, civarda oynayan çocuk grubu meraklı bakışlarını arabaya çevirmişlerdir. Aralarında bulunan 8,10 yaşlarında bir çocuk, Büyük Liderin simasını hemen tanır, sevinçle ilerleyerek, önünde selam durumunda ve tam bir ciddiyetle dikilerek saygısını gösterir.

Atatürk küçük çocuğu yanına çağırır ve sorar:

-“ Niçin bana selam veriyorsun? Sen beni tanır mısın?”

Çocuk bütün saflığı ile ve düşünmeden soruyu cevaplar:

-“ Elbette tanırım ya!...Sen hepimizin babası Atatürk değil misin?”

Atatürk tekrar sorar:

-“ Peki!...Ama sen daha önce beni hiç görmüş müydün?”

Çocuk cevap verir:

-“ Hayır!... Fakat benim annem yatağımın baş ucuna senin resmini yerleştirmiştir!...Benim gibi küçük ve fakir yetimlerin şefkatli manevi babası olduğunu her zaman anlatır. İşte seni o fotoğraf sayesinde tanıdım ve saygı borcumu yerine getiriyorum!...”

Atatürk, şöyle cevap verir:

-“ Evet!... Ben Atatürk’üm!... Fakat, sen kimsin!”

Çocuk büyük bir safiyetle cevap verir:

-“ Benim adım Artin!...”

Ermeni bir yetim çocuğunun bile, kendisine bu derecede bağlı bulunduğunu gören ve çok duygulanan Atatürk, küçük Artin’i kucağına alıp sever ve ilgilenir.

Çocuğu, evine götüren görevliler, yatağının başucunda asılı olan bir Atatürk resmini görürler. Yaşadıkları ülkeye karşı ihanet içinde bulunanların, Artin’den alacakları çok dersler vardır.

Av.Ahmet Erdem AKYÜZ