Hepimizin bildiği üzere reklam, herhangi bir malın, ürünün veya hizmetin hedef kitleye yönelik olarak tanıtılması, beğendirilmesi ve böylece o malın, ürünün ve hizmetin talep edilmesinin, alınmasının, satılmasının sağlanması için söz, yazı ve benzeri diğer görsel ve işitsel araçlarla yapılan planlama ve eylemler bütünüdür.

Reklamla olan yakın ilgisi ve ilişkisi nedeniyle çoğu zaman reklamla karıştırılan tanıtım ise, aslında reklam olmayan, sadece bir bilgilendirme olan ve herhangi bir malın, ürünün veya hizmetin özelliklerinin, kurumsal kimliğinin, üretim biçiminin, teknolojisinin söz, yazı ve benzeri diğer görsel ve işitsel araçlar kullanılarak geniş halk kitlelerine tanıtılmasını amaçlayan ve sağlayan bir faaliyet ve çalışmadır.

Bu çerçevede gerçeğe uygun olması koşuluyla bir avukatın yazdığı makaleler, kitaplar, bildiği yabancı dil, yaptığı master veya doktora konusundaki bilgileri, hazırladığı web sayfası yoluyla veya bir başka biçimde kamuoyuna sunması kanımca reklam değil, bilgilendirme amaçlı bir tanıtımdır.

Öncelikle ve özellikle ifade etmek gerekir ki, avukatlık meslek kuralları, avukatlık mesleğinin düzenini, ahlak ve geleneklerini yerleştirmek, korumak ve yasaların avukatlara yüklediği görevlerin onurlu ve avukata yakışan bir şekilde yerine getirilmesini sağlamak amacıyla oluşturulmuştur. O nedenle, avukatlar, Avukatlık Kanunu ve yönetmeliğiyle birlikte meslek kurallarını iyi bilmek, bunları içselleştirmek ve uygulamakla yükümlüdürler. Zira serbest bir irade sonucu kabul edilen meslek kuralları, bir toplumun yaşamı için vazgeçilmez nitelikteki avukatlık mesleğinin en iyi şekilde yapılmasını sağlar ve bunu güvence altına alır.

Diğer taraftan avukatlık serbest bir meslek olmakla, avukatlar kendilerini bir şekilde topluma tanıtmak, potansiyel müşterilerine donanımlarını ve pozitif özelliklerini gerçeğe uygun olarak sunmak durumundadırlar. Bu ise avukatlık mesleğinin kendine özgü kurallarının ve bu tanıtımın sınırlarının tespit edilmesini zorunlu kılar.

Bu noktada işaret edilmesi gereken önemli bir husus, bugüne kadar mevzuatta reklam yasağı olarak ifade edilen bazı hususların, günümüzün değişen anlayış ve kabullerine bağlı olarak artık reklam yasağı şeklinde ve bu ifadeyle değil,  daha çok tanıtım şeklinde ve bu ifadeyle kullanılmakta olduğu hususudur.

Ben bu yazımda, reklam kavramını ve yasağını, avukatlık hukuku ve mesleği bağlamında, gerek bizim ülkemizdeki, gerekse başkaca ülkelerdeki yasal düzenlemeler ve uygulamalar yönünden ve karşılaştırmalı olarak inceleyeceğim. Buna göre;

a- Türkiye Uygulaması Yönünden –

Osmanlı İmparatorluğu döneminde ve 14 Şubat 1883 tarihinde Rumeli Vilayeti İl Genel Meclisi tarafından, bu vilayete özgü olarak kabul edilen “Doğu Rumeli Vilayetine Ait Avukatlık Yasası”nda reklam yasağı huşunda yapılmış bir düzenleme mevcut değildir.

Yine Türkiye’nin ilk Avukatlık Kanunu olan ve biri geçici olmak üzere 17 maddeden oluşan 460 sayılı, 03 Nisan 1340 (1924) kabul tarihli Muhamat Kanunu’nda, bu kanunun bir kısım maddelerinde değişlik yapan 06 Kanunisani (Ocak) 1926 tarihli 708 sayılı kanunda, avukatların reklam yapamayacaklarına ilişkin herhangi bir hüküm yoktur.

01 Aralık 1938 tarihi itibariyle yürürlüğe giren kanun, 07 Temmuz 1969 tarihine kadar otuz yıl süreyle yürürlükte kalan, bu süre zarfında ve değişik tarihlerde altı kez değişikliğe uğrayan ve 117 maddeden oluşan 3499 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 24.maddesinde, “avukatların mesleğin vakar ve haysiyeti ile telifi mümkün olmayan her türlü hal ve hareketten kaçınmak, görev ve yetkilerini adalet icaplarına uygun olarak ifa ve istimal eylemek zorunda oldukları” hükmüne yer verilmekle birlikte, reklam yapamayacakları hususunda bir düzenleme yer almamaktadır.

Avukatların reklam yapamayacaklarına ilişkin düzenleme, bizim Avukatlık Kanunumuza ve mevzuatımıza 19.03.1969 kabul tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’muza, “avukatların iş elde etmek için, reklam sayılabilecek her türlü teşebbüs ve harekette bulunmaları ve özellikle tabelalarında ve basılı kağıtlarında avukat unvanı ile akademik unvanlarından başka sıfat kullanmaları yasaktır” hükmünü içeren 55.maddesi ile girmiş, bu düzenlemeyi 26.01.1971 tarihli Türkiye Barolar Birliği Genel Kurulu’nda kabul edilen meslek kuralları takip etmiştir.

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 7.maddesinin (a, b, c, ç) fıkraları ile 8.maddesi hükümlerine göre; “avukat, salt ün kazanmaya yönelik her türlü davranıştan kaçınmak zorundadır, bu bağlamda adres değişikliğini reklam niteliği taşımayacak biçimde ilan yolu ile duyurabilir, başlıklı kağıtlarını, kartvizitlerini, büro levhasını reklam niteliği taşıyacak şekilde aşırı ölçülerde ve içerikte düzenleyemez, adresini telefon rehberinde sadece meslekler bölümüne yazdırabilir, kendisine iş sağlama niteliğindeki her türlü davranıştan kaçınmakla” yükümlüdür.

Reklam yasağı konusundaki bu düzenlemeleri çok daha sonraki yıllarda yürürlüğe konulan, bu bağlamda 21.11.2003 tarihli, 25256 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren  Türkiye Barolar Birliği Reklam Yasağı Yönetmeliği takip etmiştir.

Çok daha ayrıntılı ve özel hükümler içeren Türkiye Barolar Birliği Reklam Yasağı Yönetmeliği’nin “Amaç” başlığını taşıyan 1.maddesi hükmüne göre reklam hususundaki yasağın düzenlenmesinden amaç; “Avukatların mesleklerini özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmelerini, avukatlık sıfatının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır şekilde hareket etmelerini, yargılama faaliyetindeki yerlerini ve işlevlerini olumsuzlaştıracak ve yargının görünümünü bozacak davranışlardan kaçınılmasını sağlamaktır.

Yönetmeliğin bu amacına ve yönetmeliğin 5.maddesindeki düzenlemeye göre avukatlar, kullanacakları tabelalarda, sadece avukatlık unvanı ile ad ve soyadlarına, varsa akademik unvanlarına, bürolarının kat ve daire numaraları ile telefon numaralarına, internet ve e-posta adreslerine yer verebilirler. Tabelalarda bunların ve bu yönetmelikte belirlenenlerin dışında kalan unvan, deyim, şekil, amblem ile Türkçe dışında yabancı dillerde ifade ve diğer şekillere, işaret, resim, fotoğraf ve benzerlerine yer verilemez. Bu tabelaların birden fazla avukata ya da avukatlık ortaklığına ait olması durumunda (100 cm x 150 cm), tek bir avukata ait olması durumunda ise (70 cm x 100 cm) boyutunu geçemez. Yine bu tabelalar yerine ışıklı pano kullanılamaz, tabelalar ışık verici donanımlarla süslenemez, tabelalarda ikiden fazla renge yer verilemez. Fiziki imkansızlık durumunda tabelalar ana binanın cephelerine, balkonlarına veya pencerelerine asılabilir, aksi durumlarda büronun bulunduğu giriş kapsının yanına, giriş holü veya koridoruna, büro giriş kapısının yanına asılabilir. Aynı büroda birlikte çalışılması durumunda, tabelalara avukatlardan birinin veya birkaçının adı soyadı veya soyadının yanında “avukatlık bürosu”; avukatlık ortaklığı durumunda ise ortaklık sözleşmesinde belirtilen ortaklığın adı ve unvanı yanında “avukatlık ortaklığı” ibaresinin konulması zorunludur.

Avukatların kullanacakları başlıklı kağıtlar, kartvizitler ve diğer basılı evrak reklam niteliği taşıyacak aşırılıkta olamaz. Başlıklı kağıtlarda, kartvizitlerde ve diğer basılı evrakta; sadece avukatlık unvanı, varsa akademik unvanı, adı ve soyadı, adresi, telefon-faks numaraları, internet ve e-posta adresleri ile bağlı bulunulan Baro ve Türkiye Barolar Birliği sicil numaraları, vergi dairesi ile vergi sicil numarası ve Türkiye Barolar Birliği ve/veya kayıtlı bulunulan baronun amblemi yer alabilir. Birlikte çalışma halinde; “avukatlık bürosu” ibaresi, avukatlık ortaklığı halinde “avukatlık ortaklığı” ibaresi ve ortaklıkta yer alan avukatların ad ve soyadlarının yer alması da zorunludur. Ortaklığa mensup avukatların, başlıklı kağıtlarında, kartvizitlerinde ve diğer basılı kağıtlarında; büro ya da ortaklığın adı yanında, kendi ad ve soyadlarını da kullanmaları zorunludur. Başlıklı kağıtlarda, kartvizitlerde ve diğer basılı kağıtta avukat unvanı ve akademik unvan dışında; emekli yargıç, emekli savcı, emekli noter, hukuk uzmanı, marka- patent vekili, sigorta uzmanı, bilirkişi, Bakan, Milletvekili ve benzeri sıfatlar kullanılamayacağı gibi kamu kurum ve kuruluşu ile özel kurum ve kuruluşlardaki, siyasi partilerdeki geçmiş ve mevcut görevler belirtilemez. Barolar ve Türkiye Barolar Birliği organlarında geçmişte görev alan avukatlar bu unvanlarını kullanamazlar. Halen görevli olanlar bu unvanlarını; ancak bu görevin ifasında ve bu görevleri ile sınırlı olmak kaydıyla kullanabilirler. Başlıklı kağıtlarda, kartvizitlerde ve diğer basılı evrakta; avukatın veya avukatlık ortaklığının ad ve unvanını belirtme amacını aşan her türlü yazı, deyim, resim, kayıtlı bulunduğu baro veya Türkiye Barolar Birliği amblemi dışında amblem ve şekiller yer alamaz. Avukatlık hizmeti, hiçbir unvan altında marka tesciline konu olamaz; bu yolda bir başvuruda bulunulamaz, mühür biçiminde damgalar kullanılamaz.  (Türkiye Barolar Birliği Reklam Yasağı Yönetmeliği madde 6)

Yine bu yönetmeliğin 7.maddesi hükmüne göre avukatlar, telefon rehberinin “meslekler” kısmına alfabetik sırada dizilmiş olmak ve diğer avukatlardan, avukat bürolarından ve avukatlık ortaklıklarından ayırt edici her hangi bir ifade, sembol, işaret ve saire kullanmamak koşulu ile; adı, soyadı, büro adresi, telefon ve faks numaraları, internet adresi ve e-posta adresini yayınlatabilirler.

Yönetmeliğin 8.maddesinde yer verilen (a, b, c, d, e, f) fıkraları hükümlerine göre avukatlar, adres değişikliğini, büro açılışını ve altı ayı aşan ara vermeden sonra yeniden mesleğe dönüşünü, avukatlık ortaklığına girişini ve çıkışını, reklam niteliğini taşımayacak şekilde, gazete ve sair yazılı basın yolu ile bir kez duyurabilirler. Avukatlık ortaklığının tescil ya da sona ermesi ya da ortaklardan birinin ayrılması ilan yolu ile duyurulabilir. Avukatlar, yaşamları, kazançları, mesleki faaliyetleri hakkında “reklam niteliğinde” yayınlarda bulunamazlar, halen ya da eskiden takip ettikleri, devam eden veya sonuçlanmış bir dava hakkında ve yine dava ile özdeşleşip tarafların sözcüsü gibi hareket edemezler, davanın hukuki boyutları içinde kalmak kaydıyla ve zorunlu haller dışında yazılı, işitsel ve görsel iletişim araçlarına ve internete görüntü, bilgi, demeç veremez, açıklama yapamazlar; Yazılı, işitsel ve görsel iletişim araçlarında ve internette röportaj, sohbet, konuşma, tartışma ve benzeri programlara katıldıklarında, reklam sayılabilecek her türlü davranıştan, avukatlık mesleğini zedeleyici her türlü açıklamadan kaçınmak zorundadırlar. Avukatlar, bu unvanı kullanarak yazılı, işitsel, görsel iletişim araçlarında ve internette yönetmen, düzenleyici, danışman ve sair sıfatlar ile dizi, sürekli yayın, süreli ya da süresiz programlar hazırlayamazlar, sunamazlar, yönetemezler, bunların hazırlanmasına, sunulmasına ve yönetilmesine katılamazlar. Avukatlar, gerek mahkemede temsil görevini yerine getirirken, gerekse yazılı, işitsel ve görsel iletişim araçları ve internet ile ilişkisinde kendisini veya üzerinde çalışmakta olduğu hukuki işi reklam olabilecek nitelikte ön plana çıkaramazlar. Avukatlar, iş sağlama amacına yönelik olmamak ve meslektaşlarıyla haksız rekabete yol açmamak kaydıyla, baro veya Türkiye Barolar Birliği organ ve başkanlık seçimleri ile genel veya yerel seçimlerdeki adaylıklarına ilişkin bilgileri seçim tarihinden azami 2 ay önce başlayıp seçimi izleyen 10 gün içinde sona erdirmek kaydı ile yazılı, işitsel ve görsel iletişim araçları veya internet yoluyla duyurabilirler. Bu duyuruların amaca elverişli ve mesleğin saygınlığına yaraşır nitelikte olması gerekir.

Internet kullanımını düzenleyen 9.madde hükmüne göre avukatlar, internet dahil, teknolojinin ve bilimin olanak tanıdığı her tür ortamda avukatlık mesleğinin onur ve kurallarına, avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene, Türkiye Barolar Birliği tarafından belirlenen “Avukatlık Meslek Kuralları“na aykırı olmayacak şekilde kendisini ifade etme hakkına sahip olmakla, mesleki faaliyetlerini internet üzerinden sürdürmek, müvekkillerini bilgilendirmek, mesleki makalelerini ve bilimsel çalışmalarını yayımlamak amacıyla internet sitesi açabilmek, tabelada, basılı evraklarında ve internet sitesinde tercih ettiği e-posta adreslerini kullanabilmek hakkına ve imkanına sahiptirler. Şu kadar ki, internet sitesi üzerinden mesleki faaliyetini yürütürken avukatlık mesleğinin onur ve kurallarına, avukat unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun davranmakla, bu hususla ilgili olarak gerekli güvenlik tedbirlerini alarak, sır saklama yükümlülüğüne uygun davranmakla, internetin kendine özgü araçlarını ve sadece ilgili kişinin ulaşabileceği, şifre-algoritma ile korunan internet sitesinin geri planında kişiselleştirilmiş “sanal ofis” benzeri uygulamaları kullanmakla ve bu uygulamaları ilgilisinin dışındakilerin kullanımına açmamakla yükümlüdürler.

Aynı maddenin (a, b, c) fıkraları hükümlerine göre avukatlar açacakları internet sitelerinde; site sahibi ya da sahiplerinin adı soyadı varsa akademik unvanı, avukatlık ortaklığı ise tescil unvanı, avukatlık bürosu ise büro unvanı, fotoğrafı, Türkiye Barolar Birliği ve baro sicil numaraları, mesleğe başlama tarihi, mezun oldukları üniversite, bildikleri yabancı dil, mesleki faaliyetin yürütüldüğü büro adresi, telefon ve faks numaraları, e-posta adresi, baro ve Türkiye Barolar Birliği seçimlerine yönelik oy verecek üye ve delegeleri kendileri ve diğer adaylar hakkında bilgilendirme gibi bilgilerin bulunmasını sağlayabilirler. Avukatlar, iş sağlama amacına yönelik olmamak ve meslektaşlarıyla haksız rekabete yol açmamak kaydıyla internet sitelerini arama motorlarına kayıt ederken anahtar kelime (keyword) olarak “adı ve soyadı“, “avukatlık ortaklığı unvanı“, “avukatlık bürosu unvanı“, “bulunduğu şehir ve kayıtlı oldukları baro“, “avukat, hukuk, hukukçu, adalet, savunma, iddia, eşitlik, hak” dışında bir sözcük ya da tanıtım tümcesi ve yine iş sağlama amacına yönelik ve meslektaşlarıyla haksız rekabete yol açacak şekilde, internet kullanıcılarını kendi sitesine veya kendi sitesinden bir başka siteye yönlendirecek internet kısa yolları kullanamazlar, kullanılmasına izin ve reklam veremezler ve alamazlar.

Yönetmeliğin “işbirliği” başlıklı 10.maddesi gereğince, avukatlar, ülke içinde ve dışında işbirliği yaptıkları ve başka kentlerdeki avukatları, ortak avukat bürolarını ve avukatlık ortaklıklarını “irtibat bürosu” ve benzeri tanımlarla, işbirliğini genelleştirecek ve süreklilik kazandıracak biçimde açıklayamazlar ve duyuramazlar.

Yine avukatlar; salt ün kazanmaya yönelik her tür girişim ve eylemlerden kaçınmak, iş elde etmek için reklam sayılabilecek her hangi bir girişim ve eylemde bulunmamak, üçüncü kişilerin kendileri için reklam sayılabilecek bu tür eylem ve davranışlarına izin vermemek, bunlara engel olmak için gerekli önlemleri almakla yükümlüdürler. (Türkiye Barolar Birliği Reklam Yönetmeliği madde 11)

Yönetmeliğin 12.maddesi hükmüne göre, bu yönetmelik hükümlerine aykırı davranışların, eylem, tasarruf ve tutumların tespiti ve ilgili avukata yapılan ihtar sonrasında 15 gün içinde aykırılığın giderilmemesi durumunda avukat hakkında resen disiplin soruşturması açılması zorunludur.

b- Amerika Birleşik Devletleri Uygulaması Yönünden  –

Amerikan Barolar Birliği’nin 1908 tarihli Canon of Ethics/Etik Kuralları başlangıçta ve esas olarak avukatların reklam yapmalarına izin vermekte idi. Ancak bir kısım avukatların buna aykırı davranmaları üzerine, bu etik kurallarda 1937 yılında yapılan değişikliklerle avukatların reklam yapmalarına önemli ve ciddi kısıtlamalar getirildi. 1970’lere kadar varlığını koruyan bu kısıtlamalar, bu yıllarda bazı tüketici örgütlerinin, avukatların ciddi itirazları ve karşı koymaları üzerine yargıya taşınmış ve Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesi’nin kararları sonrasında ifade ve konuşma özgürlüğü çerçevesinde ortadan kaldırılmıştır.

Bu konuda yargıya intikal eden ve karara bağlanan ilk dava Bates v.State Bar (S.Ct.1977) davasıdır. Bu davada avukatların reklam yasağının ifade özgürlüğüne aykırı olduğu iddia edilmiş, mahkeme tarafından eyaletlerin ve baroların, gerek zaman, gerekse yer ve tarz olarak bu konuda makul kısıtlamalar yapmalarına ve sadece yanlış veya yanıltıcı reklamları yasaklamalarına yetkileri bulunduğuna karar verilmiştir. Bu davayı gören mahkeme, avukatların reklamlarına uygulandığı şekliyle ifade özgürlüğü hakkını genişletme konusunda kararsız olmakla birlikte, çoğunluk görüşü ilke olarak avukatların anlaşmalı boşanma, iflas ve isim değişiklikleri gibi davalardaki rutin hizmetlerinin ücretlerini yanlış, yanıltıcı ve gerçek dışı bir şekilde beyan ve ifade etmeleri dışında reklam yapma haklarının Amerikan Anayasası’nın Ek Birinci Maddesi kapsamında ve ifade özgürlüğü çerçevesinde korunduğu görüşünde idi. Nitekim mahkeme kararında belirli reklamların yanıltıcı olmadığını tespit etmesine rağmen, belirli reklam türlerinin ne kadar yanıltıcı olabileceği hususunu açık bırakmış, bu bağlamda (1) reklamların hizmet kalitesine ilişkin iddialarının “kısıtlamaları gerektirecek kadar yanıltıcı olup olmayacağı“, (2) ve “elektronik medya yayınlarındaki özel reklam yayınlarının özel dikkat gerektireceği” hususlarını gündeme getirmiştir.

Bates v.State Bar davasından sonra görülen Central Hudson Gas&Elektric Corporation v.Public Service Commission  (S.Ct.1980) davasında, Yüksek Mahkeme, avukatların ifade özgürlüğü kapsamındaki ticari konuşmaları hakkında dört bölümlük bir kriter geliştirmiş, bu bağlamda gerekçeli kararında şu hususlara yer vermiştir: “Bu konuyla ilgili olarak ilk önce ifadenin Anayasa’nın Ek Birinci Maddesiyle korunup korunmadığını belirlemeliyiz. Konuşmanın bu madde hükmüne uyması için, konuşmanın en azından (1) yasal faaliyetlerle ilgili olması ve yanıltıcı olmaması gerekir. (2) Eğer her iki sorgulama da olumlu cevaplar veriyorsa, (3) bu konudaki düzenlemenin iddia edildiği gibi hükümetin/eyaletin çıkarlarını doğrudan geliştirip geliştirmediğini ve (4) bunun bu faydayı sağlamak için gerekenden daha kapsamlı olup olmadığını belirlememiz gerekir.

Daha sonra karara bağlanan RMJ. (S.Ct.1982) davasında mahkeme, avukatın, eski müvekkilleri, kişisel arkadaşları ve akrabaları dışındaki kişilere gönderdiği avukatlık bürosunun açıldığına ilişkin posta duyurularının yasaklanmasına ilişkin düzenlemenin iptaline karar vermiştir. Esasen bu davada baro ve eyalet tarafından bu yasağı haklı çıkaran hiçbir kanıt ve argüman da ortaya konulamamıştır.

Peel.v.Attorney Registration and Disciplinary Commusion of Illınois (S.Ct.1990) davası, avukat ile Illinois  Avukatlık Kayıt ve Disiplin Komisyonu arasında görülen bir davadır. Dava, komisyonun avukatın patent, ticari marka ve deniz hukuku dışında “sertifikalı” veya “uzman” avukat olarak kabul edilmemesine ilişkin işlem ve karar ile ilgilidir. Illinois Yüksek Mahkemesi avukatın antetli kağıdında/basılı evrakında sertifikası ve uzmanlığı ile ilgili olarak yer alan bilgilerin gerçeğe uygun olduğuna, bu sertifika ve uzmanlık belgelerinin yetkili ve uzman bir kuruluş tarafından verildiğine ve sonuç itibarı ile bunların yanlış ve yanıltıcı reklam niteliğinde olmadığına karar vermiştir.

Amerikan Barolar Birliği’nin günümüzdeki uygulaması ve bu konudaki düzenlemesi sadece “avukatın kendisi veya hizmetleri hakkında yanlış veya yanıltıcı ifadelerinin, açıklamalarının ve iletişiminin yasaklanması” şeklindedir.  Buna göre yasak olan ve yasaklanan husus, yapılan reklamda ve konuşmada yer alan açıklama ve bilgilerin gerçeğe aykırı ve yanıltıcı nitelikte olmasıdır. Bu uygulamanın ve düzenlemenin hukuki dayanağı ise anayasal güvence altında olan avukatların ifade ve konuşma özgürlüğüne sahip olmalarıdır.

c- Kıta Avrupası Ülkeleri Yönünden   –

Kıta Avrupası’nda bu konudaki gelişmeler ve değişmeler, büyük ölçüde Amerikan uygulamasını takip etmiştir. Bu bağlamda, avukatların reklam yasağının kaldırılması 1986 yılında ilk önce İngiltere ve Galler’de başlamış ve bunu 1990’larda Fransa, Almanya, İspanya, İtalya, Polonya, Hollanda, Avusturya, Belçika, Yunanistan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Finlandiya, Norveç, İsveç, İzlanda, İrlanda, Litvanya, Letonya ülkeleri takip etmiştir.

Buna ve Avrupa Birliği hukuk kurallarına göre, günümüzde Avrupa ülkelerinde avukatlık hizmetlerinin reklamı ve pazarlaması yasak değildir. Gerek buna, gerekse 1988 yılı CCBE Mesleki Ahlak Kuralları’na göre, avukatlar sundukları hizmetler konusunda halkı bilgilendirebilirler. Bu bilgilendirmenin doğru olması, gerçeğe uygun bulunması, yanlış ve yanıltıcı olmaması, gizlilik ilkesine ve avukatlık mesleğinin temel değerlerine uygun ve saygılı olması esastır.

Bu değişimde etkili olan en önemli husus, Avrupa Birliği’nin ekonomik rekabet gücünü artırmayı, Birlik kapsamında neo-liberal kurumsallaşmayı güçlendirmeyi ve her alanda serbest hizmet ticaretinin önünün açılmasını hedefleyen ve “Bolchenstein Direktifi” olarak anılan “Hizmetler ve İç Pazar Yönergesi”dir. Avrupa Parlamentosu ile Avrupa Zirvesi tarafından hazırlanan bu direktif/yönerge 12 Aralık 2006 tarihinde kabul edilmiş ve 28 Aralık 2006 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu direktif/yönerge, hizmet sektöründe rekabeti sağlamayı ve bürokrasiyi azaltmayı amaçlayan düzenlemeleri içermektedir. Avukatlık mesleği açısından bazı kısıtlamalar getirmekle birlikte, bazı yetkileri de getiren bu direktif/yönerge multidisipliner bir yaklaşımı teşvik etmiştir.

Örneğin Polonya’da 2007 yılından önce, mesleki ahlak kurallarına göre her türlü reklam yasak iken, bugün itibariyle Polonya’da “reklam” kelimesi hiç kullanılmamakta, sadece “bilgilendirme” ifadesine yer verilmektedir. Ancak bilgilendirmenin, hukuk kurallarına, adaba ve meslek onuruna uygun olması gerekmektedir. Bu konudaki düzenlemeler büyük ölçüde ve esas olarak haksız rekabet hükümlerine tabidir. Buna göre Polonya’da avukatlar, internet sitelerine adreslerini, telefon veya antetli kağıtlarını/basılı evraklarını verebilirler. Kişisel Web sitelerine, resimli kişisel bilgilerini, mesleki eğitim programlarını, akademik ve mesleki yazılarını, onaylanmış mesleki özelliklerini, yabancı dil bilgilerini, tercih ettikleri mesleki uygulama alanlarını, baro amblemlerini, büro amblemlerini koyabilirler, yasaya, adaba ve gerçeğe aykırı bilgilere yer veremezler. Yine açık onayları olmadığı takdirde müvekkillerinin isimlerini portföylerinde gösteremezler. Avukatların bürolarının bulunduğu binalara tabelalarını asmaları mümkündür. Bu tabelalarda yer alacak metinlerin ve renklerin cübbelerinin rengi olan mavi ve beyaz olması gereklidir, tabelaların boyutları ise baro tarafından belirlenmektedir. Kartvizitlerle ve antetli kağıtlarla/basılı evraklarla ilgili olarak herhangi bir özel sınırlama ise mevcut değildir. Bununla birlikte, bu dokümanların da diğer her şey gibi, avukatlık mesleğine ve imajına uygun olması şarttır. Polonya’da avukatların şube açmaları mümkün olmakla, kartvizitlerinde ve antetli kağıtlarında/basılı evraklarında bunların belirtilmesi mümkündür.

İspanya’da 1990 yılından itibaren avukatların reklam ve tanıtım yapmaları serbesttir ve hemen her şey tüketicilere, tüketicilerin bilgilendirilmesine odaklanmıştır. Buna göre İspanya’da Avrupa çapında tanıtımla ilgili tek meslek kuralı CCBE Meslek ve Ahlak Kuralları’dır. Gerek buna, gerekse 2010 tarihli Bolchenstein Direktifi’ne göre avukatların kişisel tanıtımları ve reklamları serbesttir. Bu çerçevede bir avukat hizmetleri hakkında kamuyu bilgilendirme hakkına sahiptir. Bunlar ofis adresini, kimlik bilgilerini, akademik geçmişi, deneyimleri, özgeçmişi ve benzeri hususlar kapsamaktadır. Yine elektronik iletişim ile televizyon veya radyo yoluyla tanıtım yapılması mümkün ve yasaldır. İspanya’daki Genel Tanıtım Kanunu’na göre, reklam ve tanıtım materyallerinin gerçek olması, yanlış ve yanıltıcı olmaması şarttır. Avukatlık mesleği yönünden avukatın verdiği röportajlarda gizlilik kuralına uyması zorunludur. Yerel baroların ve barolar konseyinin logosunun kullanılması yasak olup bunun dışında olan ve kayıt ettirilen her logonun kullanılması mümkündür. Avukat her türlü bilgilendirmesinde mesleğinin gizlilik kuralına uygun davranmak zorundadır. Avukatın kitle iletişim araçlarında görünmesinde veya televizyona çıkmasında herhangi bir kısıtlama söz konusu değildir. Ancak buralarda avukatları müvekkilleri veya dosyaları hakkında konuşmaları yasaktır.

Bulgaristan’da avukatlık mesleğinin reklamı, ticari reklam anlamında kural olarak yasaktır. Buna göre reklamın hukuki kurallara uygun olması gerekir. Bulgaristan Avukatlık Kanunu’nun 42.maddesi, avukatların hukukun hangi alanında faaliyet göstereceklerini belirtmelerine, üyesi oldukları hukuk kuruluşlarını, eğitimlerini, mesleki deneyimlerini, hakim oldukları yabancı dilleri tanıtmalarına, Bulgaristan Meslek Kuralları ise, avukatın sadece sicilde mevcut bilgilerini kamuya açıklamasına imkan vermektedir. Avukatların reklam yapmasını yasaklayan kural, hem Avukatlık Kanunu’nda, hem de Meslek Kurallarında yer almaktadır. Bu yasal düzenlemelere göre, avukatların, avukatlık hizmetlerinin kalitesini, boyutlarını, başarılarını, aldıkları ücretin büyüklüğünü diğer avukatların hizmetleriyle kıyaslamaları yasak olduğu gibi müvekkillerinin isimlerini açıklamaları da yasaktır.

KAYNAKÇA 

(1) Legal Ethics – Prof.Dr.Ronald D.Rotunda, Thomson West 2007

(2) Birinci Avukatlık Hukuku Konferansı – Türkiye Barolar Birliği, 05.06 Nisan 2011