Avukatlık Kanunun 77. Maddesinde yapılan değişiklik ile 5000’den fazla kayıtlı avukata sahip bir ilde birden fazla baro kurulmasına olanak sağlayan kanun yürürlüğe girmiştir. Bu değişiklik ile birlikte; özellikle Ankara ve İstanbul’da ikinci bir baro kurulması için birtakım dernek ve avukatların çalışmalara başladığı yazılı ve görsel medya aracılığıyla tüm kamuoyu tarafından takip edilmiştir.

Bu çalışma ve hazırlıkları irdelemeden önce; kanunun 77. Maddesinde 11.07.2020 tarihli değişiklikle getirilen “Kuruluş müracaatında, kuruluş talebini içeren dilekçe ile ikibin avukatın imzasının ve bu avukatların belirlediği dört kişilik kurucular kurulunun isimlerinin yer aldığı liste Türkiye Barolar Birliğine verilir.” Hükmünü incelemekte fayda olacağı kanaatindeyiz.

Yasa koyucu, bu değişiklikle kanun gerekçesinde de ifade edildiği üzere kuruluş müracaatında dilekçe ile birlikte iki bin avukatın yeni kurulacak baroya kayıt iradesini de görmek istemiş ve kuruluş işlemlerinin ilk genel kurula kadar sürdürülmesi için kurucular kurulu adında dört kişilik bir listenin de Türkiye Barolar Birliği’ne bildirilmesi gerektiğini belirtmiştir.

Bu hususta yasama organı, kuruluş dilekçesinin öncelikle verilmesi ve akabinde kanunun öngördüğü sayıda avukatın imzasının toplanması gibi bir usul öngörmediği gibi bu durum; kanunun lafzına da aykırılık teşkil edecektir. Zira kanun; Türkiye Barolar Birliği’nin söz konusu kurucular kurulunu görevlendirerek altı ay içinde kuruluş genel kurulu işlemlerinin yapılacağını öngörmektedir.

Kanun metni sarih ve tartışmadan bu kadar uzakken; son günlerde gerek İstanbul’da gerekse Ankara’da Türkiye Barolar Birliği’ne baro kuruluş dilekçelerinin verildiğini, bu dilekçelerde;  yeterli sayıda avukat imzası için elektronik imza imkanının sağlanması Birlikten talep edilmiştir. Buna karşın, gerek kanun koyucu iradesinde gerekse kanun metninde kuruluş aşamasında öncelikle imzaların toplanmasını ön şart kabul etmiştir. Kurucular kurulu ve o kurulun yapacağı işlemler ise en az iki bin avukatın iradesinin sonrasında bir nevi tali işlemler olarak kabul edilmiştir.

Tüm bu açıklamalar ve gelinen nokta değerlendirildiğinde; yeni bir baro kurmak isteyen en az iki bin avukatın imzalarının olduğu dilekçenin Türkiye Barolar Birliği’ne verilmesi akabinde bu avukatlar içinden belirlenen kurucular kurulu tarafından en geç altı ay içinde kuruluş genel kurulu hazırlıkları yapılması gerektiği çok açıktır. Tam tersi şekilde öncelikle bir kurucular kurulu oluşturarak Türkiye Barolar Birliği’ne yazılı şekilde başvuru yapılması kanuna aykırılık oluşturmaktadır.

Bu noktada; Türkiye Barolar Birliği’ne sunulan işbu dilekçelere karşı, Türkiye Barolar Birliğince Avukatlık Kanunu 121. Maddesi gereği; kanuna aykırılıktan talebin reddine karar verilmesi gerekirken UHAP üzerinden ekranın açılması maalesef Birlik yönetiminin de bu hukuksuzluğa ortak olması anlamına gelmektedir. Her türlü işlem ve eylemin kanuna ve usule uygun olması gerektiği ve bu hususun tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlayıcı olduğu dikkate alındığında kanunu muvazaalı şekilde dolanmak suretiyle öncelikle dilekçe verilmesi; yeterli sayıda avukatın iradesi ve/veya imzası olmaksızın kamuoyunda birtakım haber ve gündem oluşturarak işlemler yapılması; Anayasa ve uluslararası sözleşmeler başta olmak üzere son değişikliklerle beraber Avukatlık Kanunu’na da aykırıdır.

Bu hususlarla birlikte; söz konusu dilekçelerin Türkiye Barolar Birliği’ne verilmesi akabinde Birlik Yönetim Kurulu tarafından halen; kanuna aykırılıktan talep hakkında ret kararı verilmesi mümkündür. Bu karara karşı, talepçilerin de idari yargıya başvuru hakkı kanunen bulunmakta olup; böylelikle idare mahkemesi de bu taleple ilgili kanuna uygunluk denetimini gerçekleştirebilecektir. Ayrıca, yukarıda belirtildiği şekilde bir yönetim kurulu verilmemesi halinde başta İstanbul ve Ankara baroları olmak üzere tüm barolar Türkiye Barolar Birliği’nin söz konusu dilekçeleri işleme koyması üzerine de idari yargı yoluna başvuru bulunmaktadır.