Avukat sözcüğünün kökeni eski Roma’ya kadar uzanır. Roma’da Advo Catus; yani “üstün, ayrıcalıklı, güzel konuşan” anlamına gelir. [1]

Yunanistan'da hukukun ilk temellerinin iki şehir devleti arasında çıkan anlaşmazlıkların ya da tek bir şehrin meclisinde iki grubun arasında çıkan görüş ayrılıklarının çözümünün bir hakemler kurulu tarafından çözülmesi için "jüri" benzeri bir topluluk kurulmasına dayandığına inanılır.Avukat sözcüğü Eski Yunancada ayrıcalıklı insan, güzel konuşan anlamına gelen ‘advacatus’ kelimesinden türeyerek dilimize yerleşmiştir.[2] Eski Yunan’da ilk önceleri tarafların kendi davalarının kendileri takip etmeleri gerekirken zamanla bir yakınlarının yardımına izin verilmeye başlanmıştır. Bunun sonucunda da mahkemelerde logograf denilen arzuhalciler ortaya çıkmaya başlamıştır. Davacı ya da davalıların bunları iyi ezberleyememeleri, şaşırmaları, unutmaları karşısında logograf adlı kimseler mahkemelerde onların yanında bulunmaya başladılar. Bunların yazdığı dilekçeler davaya giriş niteliği taşıyordu ve tartışmalar bunların yazdıkları üzerinden yapılıyordu. Eski Yunan’da hitabet çok önemli bir yer tuttuğundan avukatların konuşma yeteneğine sahip olmalarına çok önem verilmekteydi.[3] Solon'un hazırladığı yasaların büyük bir bölümü ise aile işlerine ilişkindi. Sokrates’in savunması daha sonra Platon tarafından kaleme alınsa da gerçek manada ilk savunma olarak kabul edilir.

Roma'nın başlangıcında da, bugünkü anlamda (gerçek bir) avukatlık hizmetinden sözedilemez. Davada, tarafın yanında yardımcı olarak yeralma (advocatus; erator) ile davada vekâlet biribirinden kesin olarak aynlmıştı ve önceleri yalnız tarafın yanında yardımcılık (patronus) caiz tutulmuştu.[4] Hitabetin, Roma'da da önemli bir yer tuttuğu bir gerçektir. Hatta avukatlar, savunmalarını daha etkili kılmak için "alkışlayıcılar" tutarlar ve bunlar, önceden belirlenen (ayarlanan) yerlerde konuşmayı alkışlarıyla keserler ve savunmayı (deyiş yerinde ise) "alevlendirirlerdi.[5] Roma’da avukatlık onur mesleğiydi ve bu yüzden avukatlar hizmetleri karşılığında bir ücret almıyordu.[6] Romanın tanınmış avukatlarından ve şairlerinden. Ovidus, “Güzel kadınların güzelliklerini satmaları ne kadar utanç verici ise bir avukatın yardımını satması da o kadar utanç vericidir.” diyerek Eski Roma döneminde avukatların ücret almasının onur kırıcı bir davranış olduğunu ifade etmiştir[7].Ancak ücret almasalar bile, Avukatlık Roma’da Cumhuriyet Döneminde yüksek görevlere giden yolu açıyordu. Çiçeron Consul olduğu zaman avukattı. Cesar da Roma Barosu’nda kayıtlı bir avukattı.[8]

Baro; (fr.barreau) Bir bölgedeki avukatların kurduğu, kamu kurumu niteliğinde meslek örgütüdür[9].İlk baro Atina’da kurulmuştur. Atina şehir devleti yöneticilerinden Draca ve Salon, Atina Barosuna çok sert bir disiplin getirmiştir. Ancak hür kişiler avukatlık yapabiliyordu. Esirlere bu hak tanınmamıştı. [10]

Türkiye’de savunma mesleğini düzenleyen ilk yazılı metin, 16 Zilhicce 1292 (13 Ocak 1876) tarihli “Mehakimi Nizamiye Dava Vekilleri Hakkında Nizamname”dir.
Bu nizamnamenin 30. maddesi, dava vekillerinin işlerine bakmak ve Adliye Nezaretiyle bağlılığını sağlamak üzere bugünkü anlamda Baro sayılabilecek bir Cemiyeti Daime kurulmasını öngörmekteydi. 31.maddede de bu cemiyetin birinci reis ve ikinci reisle dört azadan oluşacağı belirtilmiştir.[11]

Türkiye'de avukatlık mesleği 1876 yılında yabancılara yardımcı olmak için kurulmuştur.[12]

Türkiye’de Tanzimat dönemine gelinceye kadar, avukatlık bir meslek olarak gelişmemiştir. Şer’i mahkemelerde “dava vekili” ya da “muhami” adı ile tarafları temsil eden kişiler herhangi bir kurala bağlı olarak çalışmadıkları için baro veya benzeri bir kuruluşa da gereksinim duyulmamaktaydı. [13] 1839’da yayınlanan Tanzimat Fermanı ile özellikle hukuk alanında başlatılan ve 1856 Islahat Fermanı ile hızlandırılan reform hareketlerinin etkisiyle, dava vekilliği de bir takım kurallara bağlanmaya başlanmıştır. İstanbul’da kapitülasyonlarla sağlanan ayrıcalıklardan yararlanan yabancı uyruklu dava vekilleri, 1872’de Societe de Bareau de Constantinople (İstanbul Barosu Cemiyeti) adlı bir kuruluşun çatısı altında birleştiler. Bu baroya kayıtlı 33 dava vekilinden yalnızca beşi Osmanlı vatandaşı, kalanı tümüyle yabancılardı.[14] Türkiye’de Avukatların meslek örgütü olan baro, ilk kez 1878' de İstanbul' da kurulmuştur. İlk Baro Başkanı Meryem Kuli olup, merkezi Galata' da Yıldız Hanında bir odadadır.[15]

Cumhuriyetin ilanından sonra ilk kez geniş bir katılımla 3 Ocak 1934 tarihinde İzmir’de “Türkiye Avukatlar Birliği” toplantısı yapılmış ve bu toplantıda 5 Nisan Avukatlar Günü olarak kabul edilmiştir.3 Ocak 1964’de yapılan toplantıya baro başkanları ve temsilcileri katılmış ve tüm baroların tek bir çatı altında toplanması teklif edilmiştir. Bu tarihten 24 yıl sonra 5 Nisan 1958’de İzmir Ticaret Odası toplantısında iki gün süren tartışmalardan ve fikir paylaşımlarından sonra “Barolar Birliği”’nin kuruluş çalışmaları başlamıştır. Bu tarih ise daha sonra Avukatlar Günü olarak kutlanmaya başlanmıştır.[16]

Bugün yürürlükte olan 1136 sayılı Avukatlık Yasası ise, 1969 yılında kabul edilmiş, çeşitli yıllarda ve en son 2001 yılında yapılan değişikliklerle, son şeklini almıştır.

Avukatlık bir kamu hizmeti ve serbest meslek olarak kabul edilmektedir. Avukatlar, hakim ve savcılar gibi yargı erkinin kurucu unsur olup bağımsız savunmayı serbestçe temsil ederler (Av. K. m. 1). Kural olarak bağımsız olan avukatların devlet kurumlarında ve özel işletmelerde çalışmaları mümkündür.

Avukatlığın amacı; hukuki ilişkilerin düzenlenmesini, her türlü hukuki olay ve uyuşmazlığın adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümü ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır.

Tüm meslektaşlarımın 5 Nisan Avukatlar Gününü kutlar , hukukun , hukuk sisteminin ve avukatlığın bu günlere ulaşmasında emeği geçen tüm meslektaşlarıma teşekkürü borç biliyorum.

Av. Uğur ASLAN

-----------------

[1] https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/melih-asik/advo-catus-1669793

[2] https://murathukuk.blogspot.com/2018/01/avukatlik-mesleginin-tarihcesi.html

[3] https://murathukuk.blogspot.com/2018/01/avukatlik-mesleginin-tarihcesi.html

[4] BİR MESLEK OLARAK DÜNDEN YARINA DOĞRU AVUKATLIK Prof. Dr. Ejder YILMAZ

[5] BİR MESLEK OLARAK DÜNDEN YARINA DOĞRU AVUKATLIK Prof. Dr. Ejder YILMAZ

[6] http://orhanyavuzyagmur.com/avukatlik-mesleginin-tarihcesi/

[7] http://orhanyavuzyagmur.com/avukatlik-mesleginin-tarihcesi/

[8] http://orhanyavuzyagmur.com/avukatlik-mesleginin-tarihcesi/

[9] http://www.eskisehirbarosu.org.tr/hakkimizda-kisa-tarihce

[10] http://orhanyavuzyagmur.com/avukatlik-mesleginin-tarihcesi/

[11] https://www.istanbulbarosu.org.tr/FooterContent.aspx?ID=1&Desc=Tarih%C3%A7e

[12] https://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye%27de_avukatl%C4%B1k

[13] https://www.muglabarosu.org.tr/Sayfa/2/tarihce

[14] http://www.siirtbarosu.org.tr/Print.aspx?ID=73019&Tip=

[15] http://www.eskisehirbarosu.org.tr/hakkimizda-kisa-tarihce

[16] http://www.gazetevatan.com/avukatlar-gunu-ne-zaman-ilan-edildi-nasil-basladi-5-nisan-avuka-1383136-gundem/