Avukatlık ücretinin belirlenmesi konusunda serbesti kural olmakla birlikte gerek Avukatlık Kanunu'nda gerekse bir kısım başkaca kanunlarda sınırlamalar bulunmaktadır. Aşağıda avukatlık ücretinin belirlenmesine ilişkin sınırlamalar ele alınacaktır.

1. Ücretin Belirli Bir İşle Sınırlanması

Avukatlık Kanunu'nun 173. maddesi avukatlık ücretinin ve söz konusu ücrete ilişkin yapılmış olan avukatlık sözleşmesinin neyi kapsadığını açıklamaktadır[1]. Söz konusu hüküm uyarınca " Sözleşmede aksine bir hüküm yoksa, kararlaştırılan avukatlık ücreti yalnızca avukatın üzerine almış olduğu işin karşılığı olup, mukabil dava, bağlantı ve ilişki bulunsa bile başka dava ve icra kovuşturmaları veya her türlü hukuki yardımlar ayrı ücrete tabidir." denilmek suretiyle avukatlık ücretinin belirli bir işle sınırlandığı belirtilmiştir.

Avukatlık Kanununun 173. maddesi gereğince avukat iş sahibi ile arasında yapmış olduğu sözleşme uyarınca aldığı işi sonuna kadar devam ettirecektir[2]. Yapılmış olan sözleşmedeki ücret yalnızca aldığı işle sınırlı olup, karşılık dava, bağlantı ve ilişki bulunsa bile başka dava ve icra kovuşturmaları veya her türlü hukuki yardımları kapsamamaktadır[3]. Söz konusu durumlar avukatlık sözleşmesinde belirtilen ücretin dışında kalmaktadır[4]. Avukat ile iş sahibi bunlar için ayrı bir sözleşme düzenleme veya sözleşmenin içerisine bunları ekleme haklarına sahiptirler. Ancak bu durum avukatın söz konusu işlemler için ayrıca ücret isteme hakkını ortadan kaldırmaz.

Av. K. m. 173 emredici kural niteliğinde değildir. Zira bu durum madde başındaki " sözleşmede aksine bir kural yoksa" ve maddenin sonunda "bu hükmün aksine düzenleme yapılabilir" ibarelerinden kolaylıkla anlaşılabilmektedir. Bu nedenlerden dolayı taraflar söz konusu hükümde belirtildiği üzere Av. K. m. 173 aksine düzenleme yapabilir ve isterlerse avukatlık ücretinin diğer işlemler için de geçerli olacağını düzenleyen bir sözleşme yapabilirler[5].

2. Ücretsiz Dava Alınmaması ve İstisnası

Avukatlık mesleğinin ruhsata bağlı profesyonel meslek olmasından dolayı avukatın ücret hakkı bulunmaktadır. Bu özelliğinden dolayı avukatın ücretsiz dava alması yasaklanmıştır. Zira avukatlık mesleğinde ücretsiz dava alınması alışkanlık haline getirilirse ve sıkça kullanılmaya başlayarak iş kazanma, reklama yönelik girişim, sadece ün kazanmak için bir davranış halini alırsa bu durum avukatın kendine iş sağlamaya yönelik olarak haksız rekabet durumu oluşturduğu anlamına gelmektedir[6].

Avukatın ücretsiz dava alma yasağına Av. K. m. 164/IV maddesinde yer verilmiştir. Söz konusu düzenlemeye göre " Avukatlık asgarî ücret tarifesi altında vekâlet ücreti kararlaştırılamaz." denilmek suretiyle avukatın ücretsiz dava alamayacağını hatta aldığı davanın ücretinin de belirtilen tarifenin altına olamayacağı açıklanmıştır. Bununla birlikte 164. maddenin dördüncü fıkrasının takip eden bendinde avukatın ücretsiz dava alması durumunda bu durumun baro yönetimine bilgi verilmesi suretiyle yapılması gerektiği belirtilmektedir. Aksi takdirde disiplin soruşturması başlatılabileceği düşünülmektedir[7].

Av. K. m. 164/IV'te belirtilen ve avukata baroya bildirim yükümlülüğü getiren düzenleme ücretsiz dava alınmasının istisnası olan bir düzenlemedir. Bu durumda avukat her hangi bir özel neden göstermeden aldığı ücretsiz davayı baroya bildirmekle sorumludur. Avukatın ücretsiz dava alması halinde baroya bildirim şeklinin nasıl olduğu konusunda bir düzenleme olmamakla birlikte yazılı şekil ispat açısından önem taşımaktadır. Fakat ispat edilebildiği sürece yazılı şekil dışındaki durumlarda kabul edilebilir. Avukat söz konusu bildirimi işin tamamlamasından sonra da yapabilir[8].

Avukatın ücretsiz dava alabilmesi çeşitli sebeplerden kaynaklanabilmektedir. Bu sebepler yakın akrabalık ilişkileri, evlilik ilişkisi, dostluk ilişkisi yahut acıma hissinden kaynaklanabilmektedir[9]. Avukatın gerek yukarıda sayılan ilişkileri dolayısıyla gerekse başkaca nedenlerden dolayı almış olduğu ücretsiz davanın nedenlerini baroya bildirme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Bu sebeple baronun söz konusu avukatın neden ücretsiz dava aldığını araştırması düşünülemez[10]. Fakat avukatın ücretsiz dava alması alışkanlık haline getirilmemelidir.

Avukatın ücretsiz dava almaması gerektiğine ilişkin Ankara Barosu Başkanlığı 21.02.1972 tarihinde " Ücretsiz dava alınması (yakın akrabalık gibi) istisnai hallerde mümkündür. Bu nedenle ücretsiz dava alan avukatın, durumu baro yönetim kuruluna yalnız bildirmekle yetinmemesi ücretsiz dava almasını haklı ve gerekli kılan sebepleri de açıklaması ve bu bildiriyi ücretsiz dava aldıktan hemen sonra yapması gerekir."[11] şeklinde bir düzenleme getirerek ücretsiz dava alınmasına ilişkin uygulamaların ne şekilde olması gerektiğine ilişkin çerçeve çizmiştir.

Her ne kadar ücretsiz alınan davanın haklı sebeplerini bildirmenin gerekli olmadığı belirtilse de barolar ayrı bir düzenleme yaparak bunun açıklanmasını arayabilmektedirler.

3. Ücretin Taban Miktarın Altına İnmemesi

Av. K. m. 163 avukatlık ücretinin serbestçe belirlenebileceğini düzenlemektedir. Bu düzenlemeye Av. K. m. 164/IV ile bir sınırlama getirilmektedir. Söz konusu sınırlama uyarınca avukat iş sahibi ile yaptığı sözleşme uyarınca AAÜT'nin altında bir ücret kararlaştıramaz.

AAÜT, avukat ile iş sahibi arasında yapılan sözleşme uyarınca her hangi bir ücret belirlenmediği takdirde uygulanacak olan en az ücret miktarlarını belirten tarifedir[12]. AAÜT'nin hazırlanma şekli Av. K. m. 168'de belirtilmiştir[13]. Bu ücret tarifesi gereğince avukat ile iş sahibi arasında yapılan sözleşme gereğince avukatın borçlandığı hukuki hizmete ödenecek bedel hiç bir koşulda bu tarifenin altında olamaz[14].

Avukat ücretsiz dava alabiliyorken, AAÜT'nin altında ücretle dava kabulü yapamaz[15]. Bu durumu baroya bildirmesi halinde dahi hüküm ifade etmez. AAÜT'nin altında ücret anlaşması yapıldığı takdirde bu durumun farkı halinde avukatlık mesleğine olan güvenin sarsılmaması için söz konusu ücretin arttırılmasını avukat talep edemez. Yetkili merci karar verirken avukatın bu isteğini reddetmelidir[16]. Bu durum ifa edilen sözleşmelerin geçersizliğinin ileri sürülemeyeceği kuralından kaynaklanmaktadır.

AAÜT'nin altında ücretle iş sahibine karşı borçlanan avukat daha sonra sözleşmenin ücret bakımından geçersizliğini ileri süremez. Avukat iş sahibi ile yapmış olduğu sözleşmeyi Av. K. m. 171 gereğince işin sonuna kadar devam ettirmekle sorumludur. Avukat, AAÜT'nin altında ücret sözleşmesi yaptığı takdirde ücreti yapmış olduğu sözleşmede belirtilen ücret miktarına eşit olacaktır. Bununla birlikte avukatın her ne kadar AAÜT'nin altında ücret sözleşmesi yapmış olması durumunda söz konusu durum onun disiplin sorumluluğunu gerektirmektedir[17].

4. Ücretin Tavan Miktarını Aşmaması

Avukatın ücret sözleşmesi yaparken maktu ve nispi ücret belirlenebilir.

Av. K. m. 164/II avukatla iş sahibi arasında yapılan sözleşme uyarınca belirlenecek olan nispi ücrete sınırlama getirmektedir. Söz konusu hüküm uyarınca " Yüzde yirmibeşi aşmamak üzere, dava veya hükmolunacak şeyin değeri yahut paranın belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilir." denilmek suretiyle avukat ile iş sahibi arasında yapılan sözleşmeye üst sınır getirilmiştir. Söz konusu hükmün düzenlenme amacı Türk Borçlar Kanunu'nda belirtilen gabin hükümleri gereğince güven ilişkisinin yoğun olduğu avukatlık sözleşmesinde iş sahibini avukata karşı korumaktır.

Av. K. m. 164/II düzenlemesinden hareketle avukat ile iş sahibi dava veya hükmolunacak şeyin değeri yahut paranın belli bir miktarını % 25'i geçmemek kaydıyla ücret olarak kararlaştırabilirler. Fakat avukat ile iş sahibinin söz konusu % 25 tavanını aşmaları durumunda Av. K. m. 163/II hükmü gereğince avukatlık ücreti tavanını aşan sözleşmelerin bu tavan oranında geçerli olduğu açıkça belirtilmiştir. Bu durum şunu ifade etmektedir; Avukat ile iş sahibi yapmış oldukları avukatlık ücret sözleşmesinde ücret olarak dava veya hükmolunacak şeyin değeri yahut paranın % 35 lik kısmını belirlemişlerse söz konusu sözleşme tamamen geçersiz olmayacaktır. Yalnız % 25 lik kısmı geçerli olacak % 10 luk kısmı geçersiz olacaktır[18]. Nitekim bu durum Yargıtay kararında da açıkça belirtilmiştir[19].

Avukat ile iş sahibi aralarında yapmış oldukları sözleşme uyarınca % 25 lik kısmı aşmışlarsa ve sözleşme ilişkisi son bulmuş, iş sahibi avukata olan ücret borcunu ödemiş ise artık sözleşmenin geçersizliğine dayanarak arta kalan kısmı iş sahibinden isteyemeyecektir. Bu durum Av. K. m. 163/II' de belirtilen " Avukatlık ücret tavanını aşan sözleşmeler, bu Kanunda belirtilen tavan miktarında geçerlidir. İfa edilmiş sözleşmenin geçersizliği ileri sürülemez. Yokluk halleri hariç, avukatlık sözleşmesinin bir hükmünün geçersizliği, bu sözleşmenin tümünü geçersiz kılmaz." şeklindeki düzenlemeden kaynaklanmaktadır.[20].

Avukat ile iş sahibi aralarında kararlaştırmış oldukları nisbi ücreti %25 sınırını aşamayacağı şeklinde düzenleyebilirken maktu olarak düzenlenen ücrete ilişkin bir sınırlama bulunmamaktadır. Bu durum avukatın 1,000 TL 'lik bir davada ücretin 500 TL olarak belirlenebileceği anlamına gelmektedir. Örnekte aslında %25 sınırı aşamayacak olan avukat dolaylı olarak ücret sınırını aşmıştır. Böylece mübalağalı ücret istemiştir. Her ne kadar kanunda bu duruma ilişkin bir kayıt konulmamışsa da bu durum gabin hükümleri ve sözleşmenin niteliği gereği geçersiz olmalıdır[21]. Aksi takdirde avukatlık mesleğine olan güven azalacak ve avukata ihtiyacı bulunan kişilerin adli müzaharete yönelmesini gerektirecektir. Bu durum adli müzaharetin talepleri karşılayamaz duruma gelmesine ve dolayısıyla avukatlık mesleğinin zararına olacaktır[22].

5. Kadastro Kanunundaki Sınırlamalar

Avukatlık ücretinin sınırlamasına ilişkin 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun[23] 31. maddesinin 3. fıkrası şu düzenlemeyi getirmektedir;

"Avukat veya dava vekili ile takip edilen davalarda vekalet ücreti; davanın önemi, vekilin sarf ettiği emek, tarafların davada iyi niyetle hareket edip etmediği, hak ve eşitlik kuralları göz önünde tutularak maktuan takdir ve tayin olunur. Şu kadar ki, takdir edilecek vekalet ücretinin miktarı keşif yapılmışsa, taşınmaz malın değerine göre avukatlık ücret tarifesinin tayin ettiği nispi vekalet ücreti sınırlarının üstünde olamaz."

AAÜT'nin ikinci kısmının ikinci bölümünde konusu para olmayan ve para ile değerlendirilemeyen dava türleri belirtilmiştir. Bunlar sayma suretiyle sınırlı olarak belirtilmiş dava türlerine ilişkin ücretleri içermektedir. Kadastro davaları bu listenin içerisinde yer alması gerekirken almamış ödenecek maktu ücret konusunda uyuşmazlığı çözecek yetkili merciye maddede belirtilen kıstasları dikkate alarak bir ücret takdiri konusunda yetki verilmiştir[24].

Kadastro davası sebebiyle ortaya çıkacak olan uyuşmazlık dolayısıyla ödenecek olan maktu ücret davayı kaybeden karşı tarafa yüklenen vekalet ücretidir. Av. K. m. 164/IV te belirtilen ve avukat ile iş sahibi arasında ücret sözleşmesi yapılmaması durumunda ücretin miktarını belirleyen hüküm uyarınca burada da söz konusu hüküm uygulama alanı bulacaktır[25].

Bununla birlikte Kadastro Kanunu'nun 31. maddesinin 3. fıkrasının ikinci cümlesi kadastro uygulaması nedeniyle açılacak davalarda belirlenecek maktu vekalet ücretinin söz konusu kadastro yapılacak yerin keşif yapılmak suretiyle değerinin belirlenmesi durumunda nispi vekalet ücreti tayin edilmiş olunursa o vekalet ücretinin üzerinde olamayacağını belirtmiştir. Bu durumda örneğin; kadastro işlemi yapılacak yer keşif yapılmak suretiyle incelenip ve değer tespit edildiği durumda hakim önce değere göre nispi ücret belirleyecek, sonra bu ücretin üst sınır olduğunu dikkate alarak fıkra hükmünde belirtilen kriterlere göre kendisi maktu bir ücret takdir ve tayin edecektir.

6. Kamulaştırma Kanunundaki Sınırlamalar

Avukatlık ücretinin sınırlanmasına Avukatlık Kanunu ve Kadastro Kanunu gibi Kamulaştırma Kanunu'nda[26] da bir kısım sınırlamalar getirilmiştir. Avukatlık ücretinin sınırlanmasını öngören Kamulaştırma Kanunu'nun "Yasak işler ve eylemler" başlıklı 31. maddesi;

"Aşağıda yazılı işler ve eylemler yasaktır.

a) 15 inci madde uyarınca oluşturulan bilirkişilerin, kendilerine mahkemece takdir edilen ücret dışında herhangi bir suretle çıkar sağlamaları,

b) Mahkemece 10 uncu madde uyarınca yapılan tebligat, davet veya ilanen tebliğden sonra taşınmaz malın başkasına devir ve ferağ veya temliki.

c) Dava giderlerinin avukat veya dava vekilleri veya onlar adına hareket edenler tarafından kabullenilmesi.

d) Kamulaştırma bedelinin tamamının veya bir kısmının nakden veya başka bir şekilde, avukat veya dava vekili veya onlar adına hareket edenler tarafından mal sahibine önceden ödenmesi.

e) Kamulaştırma bedelinin tamamının veya bir kısmının avukat veya dava vekili veya onlar adına hareket edenlere ait olacağının kararlaştırılması.

f)Yukarıda yazılı bentlerde yasaklanan fiillerin avukat veya dava vekillerince bizzat veya aracı ile mal sahibine teklif edilmesi veya bunlara yardımcı olunması" şeklinde düzenleme getirmek suretiyle avukatlık ücretine ilişkin sınırlama getirmiştir.

İlgili yasa maddesinin c, d, e, f bentleri incelendiğinde Av. K. m. 164/III te belirtilen ve aşağıda incelenecek olan hasılı davaya iştirak yasağının daha geniş uygulama alanı bulduğu hallerdir. Buna göre, kamulaştırma bedelinin arttırılması için açılacak davalarda Avukatlık Kanununa göre özel hüküm niteliğini taşıyan Kamulaştırma Kanunu'nun bu hükümleri öncelikle uygulanır[27]. Burada kanunkoyucu avukatlık ücretine sınırlama getirirken kamulaştırılan taşınmazın bedeli üzerinden doğrudan taraf olunmak suretiyle hasılı davaya iştirak suretiyle değilde avukat ile iş sahibi arasında yapılacak sözleşmenin söz konusu gayrimenkul dışında yapılması gerektiği öngörülmüştür. İlgili madde ile amaçlanan avukatlık ücretinin, kamulaştırılan taşınmazdan taraf olunmak suretiyle alınmasının önüne geçmektir.

Kamulaştırma Kanunu'nun 33. maddesinde yukarıda d,e,f bentlerinde belirtilen yasaklara aykırı davranan kişilerin bir yıldan az olmamak üzere hapis ve adli para cezası ile cezalandırılacağını, c bendine aykırı davrananlarınsa altı aydan iki yıla kadar hapis ve adli para cezasıyla cezalandırılacağını belirtmektedir.

Kamulaştırma Kanunu'nun 34. maddesi Av. K. 163/II'nci maddesindeki ifa edilmiş sözleşmenin geçersizliği ileri sürülemez kuralından farklı bir düzenleme getirerek avukat veya dava vekillerine veya onlar adına hareket edenlere bu şekillerde fazla ödemede bulunanlara mal sahiplerine ödediklerini bir yıl içerisinde geri alma hakkı tanımıştır.

----------------------------------

[1] Murat Aydın, Avukatlık Ücreti, Seçkin Yayıncılık, 5. Baskı, Ankara 2010, s. 53; Songül Karateke, Avukatlık Sözleşmesinde Ücret, Turhan Kitabevi, 1. Baskı, Ankara 2006, s. 94.

[2] Avukatın aldığı işi sonuna kadar devam ettirmesi Av. K. m. 171 in de bir sonucudur.

[3] Semih Güner, Avukatlık Sözleşmesi, Av.Dr. Faruk Erem Armağanı, Ankara1999, s. 326.

[4] YHGK., 12.03.2008, E. 2008/12-256, K. 2008/237, " uygulama ve kabul şekli, icra takibi işlemleri itirazın kaldırılması işlemlerinin ayrı birer avukatlık işlemi olma niteliğini ortadan kaldırmamaktadır. " Karar için bkz. Y.K.D. C. 34, Y. 2008, S. 6, s. 1059.

[5] Aydın, s. 53.

[6] Güner, s. 324; Erem, Şerh, s. 501; T.B.B. Disiplin Kurulunun 05.03.1997 T. 976/60E. 997/10 sayılı kararı, Erem, Şerh, s. 501; Aynı yönde disiplin kurulu kararı için bkz; T.B.B. Disiplin Kurulu Kararı T. 24.01.2014 E. 2013/639 K. 2014/45;

Uyuşmazlık konusu olan husus Avukatlık Sözleşmesinin ücret ile ilgili hükmüdür.

Sözleşmenin ücret hükmü; avukatın yapacağı hukuki yardım sonucu iş sahibinin beklediği netice hasıl olmaz ise avukatlık ücreti ödenmeyeceği anlamını taşımaktadır.

Bu anlam “Avukatlık Yasası 164/1 de “Avukatlık ücreti, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade eder.” hükmüne aykırıdır. Çünkü netice elde edilememesi halinde ücret alınmayacağının (veya alınan ücretin iade edileceğinin) Avukatlık Kanununun düzenlemesine ve amacına uygun olduğunu kabul etmek; avukatlık ücretinin “avukatın iş sahibine yapacağı hukuki yardım karşılığı” hak edileceğinin değil, ancak “neticenin elde edilmesi halinde” hak edileceğinin kabulüdür.

Ücret alınmayacağı (veya alınan ücretin iade edileceği) şeklindeki sözleşmeler “başarıya göre ücret belirlemede değildir. Çünkü başarıya göre ücret belirleyen sözleşmelerde, başarısızlık halinde de ücret öngörülür. Dolayısıyla da (hiç başarı gösterilmemesi halinde de ücret olacağından) yasanın ücretin hukuki yardım karşılığı olduğuna dair düzenlemesine halel getirmez.

Hukukumuzda tartışmasız olan husus hukuki yardımın kural olarak ücret karşılığı yapılabileceğidir.

Avukatlık Yasası 163/1 cümle 2 de “Avukatlık sözleşmesinin belli bir hukuki yardımı ve meblağı yahut değeri kapsaması gerekir.”

Avukatlık Yasası 164/1 de “Avukatlık ücreti, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade eder.”

Avukatlık Yasası 164/4 de “Avukatlık asgari ücret tarifesi altında vekâlet ücreti kararlaştırılamaz. Ücretsiz dava alınması halinde, durum baro yönetim kuruluna bildirilir.” hükümlerini amirdir.

Gerek öğreti ve gerekse uygulamada Yasa koyucunun “avukatlar arasındaki haksız rekabet ortamının oluşturulmaması, avukatların ücretsiz dava alarak reklam yapmalarının önlenmesi” gibi nedenlerle avukatların hukuki yardımlarını ücret karşılığı yapabileceklerine hükmettiği kabul edilmektedir.

Yasa koyucu istisnai olarak ücretsiz hukuki yardım yapılmasına fırsat vermiş olup bu kural değil istisnadır. Öğretide de hakim görüş bu istisnanın gereklilik olduğudur. Çünkü avukatın aile yakınları vs. gibi ücret alamayacağı iş sahipleri de vardır. Ancak bu durumlarda önceden Baro’ya yazılı bildirimde bulunulması yasa gereğidir.

İstisna olan ücretsiz iş alma avukatın keyfi olarak uygulayabileceği bir husus değildir. Bu halde dahi vergi hukuku açısından meslektaşlarımızın sorun yaşamaması için asgari ücretten makbuz kesmelerini (KDV vs. cebinden ödeyerek) öneren görüşler de vardır.

Sadece karşı yan ücretinin alınması da ücretsiz dava almaktır. Çünkü Avukatlık Yasasının 164. maddesinin son fıkrasında “dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata aittir” denilmiştir. Bu hüküm gereği kural olarak karşı yan ücreti (yasal ücret) zaten avukata ait olduğundan, sadece karşı yandan alınacak ücretle dava takip edilmesi halinde avukat, iş sahibinden ücret almamış duruma düşmektedir. Bu nedenle sadece karşı yan ücreti karşılığı da iş alınamaz.

Ayrıca, başarısızlık halinde (dava kaybedildiğinde) ücret alınmayacağına dair sözleşme iş sahibinde, avukatın “sonucu garanti ettiği” algısını uyandırabilir. Avukat işin sonucuna ilişkin garanti veremeyeceği ancak kanaatini söyleyebileceğinden, iş sahibinin olası yanlış algısı nedeniyle; sözleşme tarafların gerçek iradesini yansıtmayacaktır.

Ücret “hukuki yardımın” karşılığıdır. Yapılacak hukuki yardım ile iş sahibinin elde edeceği yararın karşılığı değildir. Sadece kazanılan bölüme göre nisbi ücret belirleyen sözleşmelerde dahi tamamen kaybetme halinde avukat Yasasın madde 164/4 gereği, AAÜT 2. Kısım 2. Bölümüne göre maktu ücret isteme hakkı vardır.

İcra takiplerinde alacağın tahsil edilmemesi halinde dahi, hukuki yardım sonuçlanmış ise (örn: aciz belgesi alınması) hukuki yardımı yapan avukat ücrete hak kazanır. Ancak bu durumda hak edilen ücret; takip miktarı üzerinden nisbi ücret değil, AAÜT 2. Kısım 2. Bölüm de icra dairelerinde hukuki yardım karşılığı belirlenmiş olan maktu ücrettir.

Görüldüğü üzere kural olarak Yasa koyucu hukuki yardımın mutlak ücret karşılığı olacağını düzenlediğinden ve istisna olarak ücretsiz hukuki yardıma izin verdiğinden ücretsiz dava alma yasağı vardır ve aksi davranış, yasal düzenlemeler yanında haksız rekabet ve reklam yasağı kurallarının da ihlalidir. htp://www.barobirlik.org.tr/DisiplinKarari559.tbb E.T. 25.03.2014.

[7] Güner, s. 325; Aydın, s. 55; Karateke, s. 95.

[8] Aydın, s. 54; Karateke, s. 95.

[9] Güner, s. 325; Aydın, s. 54; Karateke, s. 96.

[10] Aydın, s. 55; Karateke, s. 96.

[11] ABD 1972 T., S. 1, s. 182.

[12] Avukatlık asgari ücret tarifesinde çeşitli durumlara ilişkin avukatlık ücretleri düzenlenmektedir. Bu düzenlemeler uygulamada ihtiyaça göre belirlenmektedir. Son yıllarda artan iş durumuna göre değişik durumlar için avukatlık ücretleri tarifede yer almaya başlamıştır. Mesela son zamanlarda seri davaların sık görülmesiyle birlikte 2015 asgari ücret tarifesinde artık seri davalara ilişkin ücrete yer verilmeye başlanmıştır. Bununla birlikte her ne kadar tüketici hakem heyetlerinde vekille temsil edilen işlerde uygulamada avukatlık ücretine hükmedilmemesi dolayısıyla bir kısım sorunlar yaşanmaya başlanmışsa da T.B.B. tarafından "Tüketici hakem heyetleri ve tüketici mahkemelerinde ücret” başlıklı yeni bir madde ihdas edilerek 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un avukatlık ücretine ilişkin düzenleme getiren 70. maddesinin 6. fıkrası aynen Tarifeye aktarılmış, kanun ile tarife uyumlu hale getirilmiştir. 2. fıkra ile de tüketici hakem heyetlerine ilişkin ücretin avukat müvekkil ilişkisine yönelik olduğu belirtilmiş, vekil, müvekkil arasındaki uyuşmazlıkların giderilmesi, bu konuda açılan davalarda yeknesak hüküm kurulması amaçlanmıştır.

[13] Av. K. m. 168' e göre; " Baronun yönetim kurulları, her yıl Eylül ayı içerisinde, yargı yerlerindeki işlemler ile diğer işlemlerden alınacak avukatlık ücretinin asgarî hadlerini gösteren birer tarife hazırlayarak Türkiye Barolar Birliğine gönderirler. Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca, baro yönetim kurullarının teklifleri de göz önüne alınmak suretiyle uygulanacak tarife o yılın Ekim ayı sonuna kadar hazırlanarak Adalet Bakanlığına gönderilir. Şu kadar ki hazırlanan tarifede; genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalar ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir. Bu tarife Adalet Bakanlığına ulaştığı tarihten itibaren bir ay içinde Bakanlıkça karar verilmediği veya tarife onaylandığı takdirde kesinleşir. Ancak Adalet Bakanlığı uygun bulmadığı tarifeyi bir daha görüşülmek üzere, gösterdiği gerekçesiyle birlikte Türkiye Barolar Birliğine geri gönderir. Geri gönderilen bu tarife, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca üçte iki çoğunlukla aynen kabul edildiği takdirde onaylanmış, aksi halde onaylanmamış sayılır; sonuç Türkiye Barolar Birliği tarafından Adalet Bakanlığına bildirilir. 8 inci maddenin altıncı fıkrası hükümleri kıyasen uygulanır. Avukatlık ücretinin takdirinde, hukukî yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır."

[14] Tarifede düzenlenen avukatlık ücretleri konusunda eleştiriler bulunmaktadır. 2014 yılına ait A.A.Ü.T. ile 2015 yılına ait A.A.Ü.T. arasında ücretler bakımından değişiklik öngörülmemiştir. Bu durum çeşitli barolarca yargı harç ve giderleri gibi bir kısım ücretlerin artmasına rağmen avukatlık ücretleri artmadığı için eleştirilmiştir. Eleştiri için bkz.; http://www.adanabarosu.org.tr/haberler/baro-baskanimiz-avukat-mengucek-gazi-citirik-avukatlik-asgari-ucret-tarifesini-elestirdi

[15] Güner, avukatın AAÜTnin altında ücret alınması durumunda baroya bildirilmesi gerektiğini belirtirken Aydın eğer avukat AAÜTnin altında ücret alacaksa bu sözleşmeden vazgeçip ücretsiz sözleşme yapmasını böylece ücretsiz dava alma yasağına aykırı hareket etmemesi gerektiğini belirtmektedir. Aydın, s. 54; Güner, s. 324-325.

[16] Karateke, s. 96; Özcan Günergök, Avukatlık Sözleşmesi, Seçkin Yayıncılık, 2. Baskı, Ankara 2009, s. 126; Aydın, s. 56.

[17] Aydın, s. 56; Güner, s. 320; Günergök, s. 126; Karateke, s. 96.

[18] Aday, s. 130; Meral Sungurtekin Özkan, Avukatlık Mesleği, Barış Yay., 4. Baskı, İzmir 2013, s. 242; Günergök, s. 125; Burada T.B.K. m. 27/II nin bir görünümüdür. Sözleşmenin tümü değil, sadece kanuna aykırı olan şart geçersiz olur. Öğretide, bu hükmün bir gabin olgusunu düzenlediği, ancak T.B.K. daki düzenlemelerden farklı olarak, gabin definin ileri sürülmesinin belirli bir süreye bağlanmadığı, ancak ücret borcu ödenmiş olduğu takdirde, iş sahibinin artık gabin iddiasına dayalı olarak ödediği tavan ücreti aşan kısmı avukattan geri alma imkanının kalmadığı savunulmaktadır. Türker Yalçınduran, Vekalet Sözleşmesinde Ücret, Yetkin Yayınları, 2. Baskı, Ankara 2007, s. 156.

[19]Y13HD., 29.12.2008, E. 2008/13013, K. 2008/15799; "Vekalet ücretine getirilen %25 'i aşmama kuralı, sözleşme ihlal edilip %30 olarak belirlenmiş ise de, yasa gereği bu durumda ücretin % 25 olarak kabul edilmesi gerekir." Karar için bkz. Hasan Tahsin Gökcan, Açıklamalı Avukatlık Yasası, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2009, s. 594.

[20] Karateke, s. 97.

[21] Aydın, s. 58.

[22] Erem, s. 1080.

[23] RG, 09.07.1987, Sayı 19512.

[24] Güner, s. 324; Aydın, s. 60.

[25] Güner, s. 324.

[26] RG, 08.11.1983, 18215.

[27] Aday, s. 140; Hakan Pekcanıtez, Davanın Sonucuna Katılma Yasağı (Hasılı Davaya İştirak Yasağı), İstanbul Barosu Dergisi, 1989/Ekim-Kasım-Aralık, C.63, S.10-11-12, s. 610; Aydın, s. 59; Güner, s. 323.