Yeryüzünün en büyük gezgini Evliya Çelebi’nin “gezgin olma” hikayesini şöyle anlatırlar:

Evliya Çelebi, rüyasında Hazreti Muhammed’i görür ve ondan, kendisine Allah huzurunda yardımcı olmasını istemek için “Şefaat Ya Resulallah” diyecek iken şaşırarak “Seyahat Ya Resulallah” der. Yaptığı hatayı büyük bir heyecanla düzeltmek isterken, Hz.Muhammed gülümseyerek “Üzülme, hem şefaat, hem seyahat, her ikisi için de ricacı olacağım” der ve Evliya Çelebi’nin gezgin olarak büyük seyahati böyle başlar.


Allah’da bazı kullarına “Yürü Ya Kulum” demiştir. Bunu benim gibi anlayanlar –biraz da yol parasından tasarruf etmek amacı ile- ha babam “tabanvay” olarak yürümekteyiz. Ancak bu hitabı yani “Yürü Ya Kulum” kelamını “köşe dönmek” olarak anlayanlar, parasal ve siyasi olarak köşeleri dönmekteler. 

Kimsenin günahı yok. Demek ki bu durum bir anlayış farkından kaynaklanıyor.

Ancak biz, köşe dönmeyi değil, yürüyebilmeyi ve gördüklerini, kazandıklarını başkaları ile paylaşmayı kar sayanlardanız. 

Bu sütunları okuyanlar bilirler; yapmış olduğumuz bir Balkan Gezisinde, eski Ecdad-Ata Yurdu’nda edindiğimiz izlenimleri bir yazı dizisi olarak sunmuştuk. Çok gezen birisi değilim ama bu kez de, Balkan Gezisinden kısa bir süre sonra yapmış olduğumuz Şikago gezisinde dikkatimi çeken noktaları sizlerle paylaşmak istiyorum. Esasen bildiğiniz, belki de gittiğiniz, gitmedi iseniz de çeşitli yayın organlarından bilgi edindiğiniz bir ülkenin, bir kentinden sizlere, belki de değişik bir bakış açısı sunmuş olacağım. Bu da benim kazancım olacak.



Uçak ekranında İstanbul-Şikago arası uydu göstergesi

ULAŞIM
İstanbul’dan Şikago (Chicago)’ya yapılacak yolculukta, ulaşım hakkındaki en net bilgileri uçakta oturduğunuz koltuğun önündeki ekrana yansıyan rakamlardan alabilirsiniz:
- İstanbul, Şikago arası uçuş mesafesi yaklaşık 9.327 km.
- Uçuş hızı saatte ortalama 900 km.
- Uçağın yerden ortalama yüksekliği 10.000 metre
- Bu yükseklikteki harici sıcaklık -50 derece
- Ortalama uçuş süresi 10 saat.



İnilecek alan Şikago ve çevresinin uydu görüntüsü


Türk Hava Yolları (THY) uçus ve kabin ekibi ile bir harika. Dünyada bir numara olduğunu kabul etmek gerekir. Ancak, bilet tarihimizi değiştirdiğimizde, uçakta boş yer olmasına rağmen verdiğimiz ceza ve fark ücretin canımızı yaktığını itiraf etmeliyim.

Türkiye, Amerika’ya göre doğuda olduğu için, 8 saat ileride bulunuyor. Yani sabah saat 7.00 de İstanbul’da uyandığınız zaman; Şikago’da saat, bir önceki gün 23.00’ü gösteriyor ve insanlar yatmaya hazırlanıyor olacaklar.




Uçak ekranında, uçuş bilgileri


GENEL GÖRÜNÜM
Şikago, kilometrelerce uzanan dümdüz bir şehir. Bırakın tepeyi, tek bir yokuş dahi yok. Yüksekten görünümü tam bir “kareli defter” gibi. Kareli defterin çizgileri, birbirine paralel onlarca-yüzlerce alternatif ana yollar ve bunları kesen bulvarlardan oluşuyor. Gece görünümü ise, göz alabildiğine uzanan ve yol ışıklarından oluşan kareler içinde ışıl ışıl yanan bir tablo gibi.


ŞEHİR İÇİ ULAŞIM
Otobüs, metro, tren; şehri bir örümcek ağı gibi sarmış durumda. Birinden inip diğerine binerek en uzak noktalara gidebilir ve yüzlerce kilometre katedebilirsiniz.
Bizde; sarı, kırmızı, yeşilden oluşan trafik işaretleri “el” şeklinde. Yeşil el, yayalara yol verirken; yanıp sönen kırmızı el, bizdeki sarı lambanın yerini tutarak yayalara çabuk olmalarını, kırmızı el ise durmalarını söylüyor. 

Işık bulunmayan yaya yolu, dönemeç veya kavşağa giren araç, yolda hiç kimse ve tek bir Allah’ın kulu olmasa bile mutlaka durmak zorunda. Yolda hiç kimse olmasa bile, kavşağa giren arabalar mutlaka duruyorlar ve çeşitli yönlerden ilk gelerek duran araba hareket ettikten sonra, diğer arabalar hareket ediyorlar. Henüz kaldırımda olan veya geçmeye hazırlanan bir yolcuyu dahi beklemek zorundalar.

Ancak her zaman ve her yerde bu kurala güvenmeyerek dikkatli olmak zorundasınız. Zira şehir merkezinde istisnasız uygulanan bu kurallar, kenar semtlere gidildikçe rafa kalkıyor; sürat yapan, kırmızı ışıkta geçen, korna çalan araçlara sık sık rastlanıyor.

Otobüslere; her çeşit bavul, çocuk arabası, tekerlekli iskemle ile binebilirsiniz. Tekerlekli iskemle ve çocuk arabası ile binilirken, otobüse giriş sahanlığı, yol seviyesine iniyor ve binecek araca göre bir uzantı çıkarak örneğin tekerlekli iskemlenin rahat bir şekilde içeri girmesi sağlanıyor. 

Otobüs duraklarına “bisikleti” ile gelerek bekleyen yolcular, otobüs geldiği zaman, otobüsün ön tarafındaki bir kolu çekerek bisikletlerini yerleştiriyor ve bağlıyorlar. İnecekleri zaman tekrar aynı işlemi yaparak bisikletlerini alıp gidiyorlar. Bütün bu işlemler yapılırken, herkes hiç ses çıkarmadan bekliyor ve otobüs şoförü, kendisine sorulan sorulara cevap verirken, hemen hemen her inen binen kimse ile sanki aile ferdi imişçesine selamlaşıp, karşılıklı olarak iyi günler diliyorlar.

Otobüs durağında beklerken, bulunduğunuz yerin ve beklediğiniz otobüsün seyir numarasını yazıp, telefonla mesajı attığınız zaman, beklediğiniz otobüsün ne zaman geleceğini, gene telefonunuza gelen cevabi mesaj ile öğreniyorsunuz. 

Bir çok durakta, durağın sol direğinde bir düğme (buton) bulunuyor. Buton’a bastığınızda, o durağa gelecek olan otobüsler hakkında sesli bilgi veriliyor. Butona basan ile durakta bulunanlar bunu dinleyerek, bekledikleri araç ve yol hakkında istedikleri bilgiye ulaşmış oluyorlar. 

Hayatı ve yaşamı kolaylaştıran bir başka nokta ise, kaldırım yaya inişlerinin çok düz ve kolay bir şekilde asfalta bağlanması ile yaya trafiğinde oluşuyor. Bildiğiniz üzere, bizde tekerlekli iskemle kullananlar veya yayalar için yapılan iniş koridorlarına ancak atletler inip çıkabilirken, burada hiç rahatsızlık çekmeden ve rahat bir şekilde geçiş yapabiliyorsunuz ve kaldırım kenarlarında tek bir araba bulunmuyor. Yaya trafiğinde ise özellikle Ankara’da yürümek beni her zaman rahatsız etmiştir. Sağdan soldan gelen, ralli yaparcasına yürüyen, omuz atan, çarptığı halde ters ters bakan kalabalık yerine, acele etmeden ve düzenli bir şekilde yürüyen, karşılaştıkları zaman gülümseyen ve birbirlerine yol veren insanlar, ilk başlarda biraz şaşırtıcı oluyor.

Bu ve benzeri nezaket kuralları dışında, kimse kimseyi taciz veya rahatsız etmek bir yana ilgilenmiyor bile. Bir başkasına biraz dikkatli baktığınız zaman, bakılan kişi şaşırıyor ve bu bakışın nedenini, gözleri ile sorguluyor.

Bütün bunları okuyan kişiler, bir başka ülkeyi ve özellikle Amerika’yı methettiğim ve ülkemizi kötülediğim düşüncesine kapılmasınlar. 
Böyle bir düşünce yerine; yeryüzünün en güzel ülkesi olan ve en iyi şekilde yaşamayı hak eden insanımıza bunları sağlayacak yönetimleri iş başına getirmeyi düşünmeleri daha yerinde olacaktır.
Gelecek yazımız yerleşim yerleri ve yaşam koşulları hakkında olacaktır.

Av.A.Erdem Akyüz
Hukukun Egemenliği Derneği
Genel Başkanı



(Bu köşe yazısı, sayın Av. Erdem AKYÜZ tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)