Son dönemde yaşanan ekonomideki olumsuz gidişin de etkisi ile birçok kişinin kredi borcunun bulunduğu açıktır. Kredi borcu olan kişiler içinde emekliler de azımsanmayacak sayıdadır. Bankaların kredi kullandırırken imzalattığı kredi sözleşmelerini tüketicilerin okuma ve kredi kurumu ile sözleşmeyi değerlendirme imkânı olmamaktadır. Bu durumdan da istifade eden bankalar sözleşmelere koydukları maddeler ile emekli maaşlarının tamamına icra yoluna gitmeksizin el koyabilmektedir. Bu durum ise tek geçim kaynağı emekli maaşı olan emeklinin ve ailesinin çok zor durumda kalmasına sebep olmaktadır. Biz de yazımızda icraya yoluna gidilmeksizin, bankaların kredi borcu nedeniyle emekli maaşının tamamına el koyup koyamayacağı konusunu ele alacağız.

KONUYA İLİŞKİN YASAL DÜZENLEMELER NE ŞEKİLDEDİR?

Sosyal Güvenlik Hukukuna ilişkin düzenlemeler içeren 5510 s. Kanunun[1] 93 üncü maddesinde; “Bu Kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu Kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler; 88 inci maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez. Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedilir. ” denilmiştir. Görüldüğü üzere düzenlemede gelir, aylık ve ödeneklerin devir ve temlik edilemeyeceği açıkça belirtilmiştir.

İcra ve İflas Kanununun(İİK) 83 üncü maddesinde ise; “Maaşlar, tahsisat ve her nevi ücretler, intifa hakları ve hasılatı, ilama müstenit olmayan nafakalar, tekaüt maaşları [2], sigortalar veya tekaüt sandıkları tarafından tahsis edilen iratlar, borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra memurunca lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczolunabilir. Ancak haczolunacak miktar bunların dörtte birinden az olamaz. Birden fazla haciz var ise sıraya konur. Sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez. ” denilmiştir[3].

Yine İİK`na göre; emekli maaşlarının haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmaların geçerli olmayacağı belirtilmiştir[4].

SÖZ KONUSU DÜZENLEMELER DİKKATE ALINDIĞINDA EMEKLİ MAAŞININ TAMAMINA BANKA TARAFINDAN BLOKE KONULMASI YASAL MIDIR?

Yukarıda belirtmiş olduğumuz düzenlemeler dikkate alındığında kredi borcu nedeniyle emekli maaşının tamamına bloke konulmasının yasal düzenlemelere aykırı olduğu sonucu çıkmaktadır.

5510 s. Kanunun 93 üncü maddesinde; emekli maaşının devir ve temlik edilemeyeceği açıkça ortaya konulmuştur. Her ne kadar sözleşme imzalanırken emekliden bu yönde imza alınsa da devir ve temlik yasağı nedeniyle emekli maaşının tamamına bloke konulması yasal düzenlemelere aykırıdır.

İİK`nun 83. maddesinde; haczolunacak miktarın maaşın ¼`ünden az olamayacağı belirtilse de yine aynı maddede; “ … tekaüt maaşları borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra memurunca lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczolunabilir. ” denilmiştir. Görüldüğü üzere cebri icra yoluyla yapılan hacizde dahi emekli maaşından yapılacak kesinti, borçlu ve ailesinin geçinmeleri için lüzumlu kısım düşüldükten sonra ve maaşın 1/4 `ünden aşağı olmamak üzere belirlenmektedir. Dolayısıyla icra takibi olmaksızın bankaca yapılacak bloke işleminde de bu hususun dikkate alınması gerekmektedir.

YARGITAY KONUYA İLİŞKİN OLARAK NASIL BİR DEĞERLENİRME YAPMAKTADIR?

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu`nun konuya ilişkin vermiş olduğu kararda; “Dava, davacının maaş hesabı üzerine konulan blokenin kaldırılması ve bu yolla tahsil edilen paranın istirdadı istemine ilişkindir. İİK'nun 83. maddesi uyarınca maaşların kısmen haczi mümkün olup haczedilecek kısım maaşın 1/4'ünden aşağı olamaz. Öte yandan, anılan maddede sayılan mal ve hakların haciz olunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar da geçerli değildir. O halde, açıklanan hükümler gözetildiğinde davacının maaşının yalnız 1/4'ü oranında kesinti yapılabileceği halde, davalının davacıya ait maaş hesabının tamamını bloke etmesi hukuki dayanaktan yoksundur. Esasen bu hususlar mahkemenin de kabulünde bulunmaktadır. Ancak, mahkemece davalının yaptığı kesintinin icraya yönelik olması, kredi alacağının tamamının tahsil edilmemiş bulunması, kesinti miktarını düzenleyen mahkeme kararının ancak karar tarihinden sonra uygulanabileceği gerekçesiyle istirdat istemi reddedilmiştir. Yapılan bu değerlendirme dosya içeriği ile uyuşmamaktadır. Zira, davalı tarafın davacının maaşının tamamını bloke etmesinin yasal dayanağı olmadığına göre davalının haksız biçimde tahsil ettiği parayı iade etmesi gerekmektedir. Bu itibarla, mahkemece, yapılan açıklamalar çerçevesinde değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir...)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. ” denilmiştir.

---------------------------------------------

[1] Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu.

[2] Emekli maaşları.

[3] Her ne kadar bu düzenleme icra takibi yapılmasından sonra haciz işleminde dikkat edilecek hususlara ilişkin olsa da Yargıtay, söz konusu düzenlemeyi Bankalarca icra takibi olmaksızın yapılan kesintilerde de dikkate almaktadır.

[4] İİK md. 83/a.