Ben şehit annesiyim, tanırsın beni... Akıp giden duble yollardan henüz nasibini alamamış bir mecrada yaşarım. Bizim oralara gelsen, bir kaç iğreti tuğlayı birbirine destek yapıp da başımıza ördüğümüz çatıdan tanırsın beni. Bugünlerde pek kaldıramıyorum başımı ama kireçle boyadığımız virane iki göz odalı evin penceresinden uzaklara dalmış yüzümü görsen, yorgunluğumdan tanırsın beni...

Ömrüm çalışıp da kazanamamakla geçti. Ama hayallerimden , umutlarımdan, vazgeçmeyişimden tanırsın beni...Yavrum için tutunacak dal oldum. Onun her hayalkırıklığında, küllerinden yeniden doğmasını sağladım. Niye mi? Herşeye rağmen hayat bize verilmiş bir armağandı, kıymetliydi, karşılığını veremeyeceğimiz kadar kıymetli. Gayretimden tanırsın beni...

Masallara inandım ben de, itiraf ediyorum. "Şehitler ölmez,vatan bölünmez" sesleri ayyuka karışırken ben de teselli ettim gencecik gelinleri.Bir gün gelecek, vatanım sağ olacak, kardeş kanı akmayacak, analar ağlamayacak, herkes birlik içinde , barış içinde , tıpkı hak ettiği gibi yaşayacak. Sen saflığımdan tanırsın beni...

Hani düşe kalka yürüdüğün tozlu yolların  çıkmazı var ya.. Orada serpildi benim yavrum. Onu bana verilen en büyük emanet olduğu için nasıl da korudum. Ne zaman büyüdü de askere giderken bana "Ana korkma, Allah şahit" dedi. Ne zaman büyüdü de  içimdeki tereddütü ayıpladı benim yavrum! "Gitti" deyip bakakaldım ardından. Gitti....Üstüne titrediğim yavrum...Soğukta sıcağı olduğum, sıcakta serini olduğum....Ardında ılık bir rüzgar bırakıp gitti..O rüzgar olmasa, ayrılığın tuz bastığı yarama kim üflerdi sahi? Sen hasretimden tanırsın beni...

O gün.. sanki güneş doğdu da doğmadı gibi..sanki uyandım da öldüm gibiydi. Ne basık bir hava, ne boğucu uğultular vardı kulağımda.. Direndim.. Hüznüme verdim evhamımı.. Ayrılık hüznü başımı döndürürken direndim iyice. Fakat vatanımın askeri, ambulansla köşeden görününce dizlerimin bağı çözülüverdi. Büyülenmiş gözlerle bakakaldım evimize yaklaşan askerlere. Ne sokak çocuklarının çığlıkları ne de ezan sesini duyabildim o an. Gitgide yoğunlaşan bir uğultu cisimleşmiş bana doğru akın ediyordu sanki.. Geri dönmesini bekledim askerin. Benden uzaklaşsın, evin yolunu bulamasın istedim. Ama olmadı...Koca cüsseli bir komutan, başlarını öne eğmiş erleriyle önümde duruverdi. Ben mi ?  Kapının eşiğine yığılana kadar "Gittiiii" diye bağırmışım. Duvarlar dar gelmiş çığlıklarıma. Gitti...Hayatına doyamadan.. Hayallerine doyamadan..Bitti artık, bitti..
İki gün sonra, yeni yeni alışmaya başlamışken o gürültüye, teselliye, ağıtlara, belalara, beddualara, dualara,  bayrağa sarılı tabutu geldi yavrumun. Herkes helal etti hakkını. Sonra bir kağıttan bir şeyler okudu asker. Akan kan yerde kalmayacak demiş, duyamadım, dinleyemedim. Tekbir sesleri kulaklarımı ağarttı, çınladı dünya, öyle çınladı ki, başım döndü, kalbim durdu, dünyam durdu...Sen kahrımdan,kederimden tanırsın beni. 

Bugün toprağın üstünde göründüğüme bakmayın.. Altı da üstü de bir artık benim için..Ara sıra ellerimi ovuşturup sırtımı sıvazlayanlara tebessüm ediyorum. "Korkma, Allah şahit" diyen yavrum gözlerimin önünde. Ah sen giderken esen o rüzgar, keşke esiverse yine.... Öyle bir esse ki bu defa, söküp alsa içimizden kinimizi.. Sebebini bile unuttuğumuz kinimizi.. Menfaatin merhameti yıkıp geçmesine inat, o da bir merhamet fırtınası çıkarsa bugün. Merhametle yoğrulsak, merhametle savrulsak... 

 "Merhamet! İnsanlara merhameti öğretmek! İnsandaki kötülük iktidarını hohlaya hohlaya yumuşatmak! Merhamet! Hava gibi, su gibi muhtaç olduğumuz iksir! Baş aşağı bir cemiyeti, başyukarı edecek bir kudret! Hepimiz, bütün insanlık buz çölünde yol alıyoruz! Aldığımız nefesler bile sipsivri kayalar şeklinde donuyor! Bakarken gözle bıçaklıyor, dinlerken kulakla zehirliyoruz! Damak kirletiyor, el solduruyor! Bütün bunların kanunlarını bilmiyoruz da, kanun çıkarmaya kalkıyoruz! Olur mu hiç! Sen kaplanı yetiştir, besle, sonra pençe atıyor diye kement at, ipe çek! Yazıktır kaplana! Günahtır kaplana! Merhamet!" 

Ancak o rüzgar, o merhamet rüzgarı üflerse yarama, bir parça bastırır acımı, inleyişimi..  Bu yol çıkmaz sokak, güven bana. Ben şehit annesiyim, tanırsın beni...



(Bu köşe yazısı, sayın Av. Ebru Ekşioğlu tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)