Yazının başlığını çok sert bulanlar olabilir.

Bu nedenle yazının başlığının hiçte sert olmadığını empati yoluna gidilerek ispat etmeye ihtiyaç bulunmaktadır. Şöyle ki:

Düşünün ki  kızınız, kız kardeşiniz, eşiniz dersaneye, okula, işe, çarşıya, pazara yahut bir arkadaşı ile buluşmaya gidiyor ve bir toplu taşıma aracına, minibüse biniyor.

Akabinde o minibüste bulunan henüz “hayvanlaşma sürecini bitirip de insanlaşamamış”, hatta ve hatta hayvandan bin kat daha aşağı olan (hayvanın kimseye zararı yok en azından) birkaç erkek demeye, adam demeye, insan demeye dilimizin varmadığı 2-3 yaratık sizin o saatten sonra bütün hayatınızı bitirecek davranışlarda bulunuyor; kızınıza, ablanıza, o sevmeye kıyamadığınız sevdiceğinize tecavüz etmeye kalkıp, onu yakarak sevdiceğinizin hayatına hunharca son verip  kalan hayatınızı ciddi bir zindana çeviriyor. Düşününce bir cız etmiyor mu hala yüreğiniz?

Evet Devlet de dahil olmak üzere hiç kimsenin bu hayvandan aşağı olan yaratıkları yaşatma çabası olamaz, masum birini bu şekilde katledenlerin  Özgecan kızımızın ailesinin bağışlaması dışında (ki ben bağışlayamazdım) idamı gerekir. 

Masum kızımızın hakkına bu şekilde hunharca giren bu yaratıklar devlet tarafından idam edilmelidir. Aksi halde kamu vicdanı rahatlamayacak ve bu toplumda bu tarz zatlar olduğu müddetçe bu tarz vakıalar yaşanmaya, bu toplumun kadınları minibüslere binerken, çarşıya çıkarken endişe ile çıkmaya, güvensiz bir ortamda hayatlarını idame ettirmeye çalışmaya devam edecektir.

Bilindiği üzere Ceza Hukuku kapsamında cezanın iki temel fonksiyonu vardır: (i) suçu işleyeni ıslah etmek ve  (ii) suç işlemeyi düşünenleri caydırmak.
Eğer ki bazı değerleri koruma altına almak istiyorsak bu tarz suçların gerçekten caydırıcı cezaları olmalıdır.

Olayımızı ilgilendirir belki çoğumuzun bir yerlerden okuduğu ibretlik bir karardan bahsetmekte  bu noktada fayda var:

“İngiliz bir  yargıç, gece yarısı parktan geçen kızı korkutan adama, 7 yıl, 7 gün hapis verince, şaşıran gazeteciler yargıca sormuşlar: "Adam kıza elini bile süremedi.  Kaçan kızın çığlıklarına yetişenler de adamı yakaladılar. Bu 7 yıl, 7 gün çok değil mi?"

Yargıcın yanıtı hukuk tarihine geçecek düzeydedir: " Kızı korkutmanın karşılığı 7 gündür. 7 yıl, ingiliz kızlarının gece yarısı parkta dolaşma özgürlüklerine saldırmanın cezasıdır."

Görüldüğü üzere İngiliz Yargıç kamunun menfaatlerini ciddi manada gözetmektedir. Bizim mahkemelerimizin, bizim hakimlerimizin de kamunun menfaatlerini ciddi manada gözetmesi gerekir. Adam öldüren bir kişi 5-10 yıl ceza alıp çıkamamalıdır: sapıklık yapan bu tarz yaratıklar 5-10 yıl ceza alıp çıkamamalıdır. Cezalar artık daha caydırıcı olmalıdır!

Özetle her bilimin en temelde tek bir amacı vardır. Hukuk biliminin tek amacı ise “adaletin tesis edilmesidir”.

Kanaatimce hukukun en temel amacı olan adaletin tesisi için bu tarz vakıalarda bulunmaktan çekinmeyen yaratıkların ve masum insanları bu şekilde tecavüz ederek yakmak suretiyle hunharca öldüren bu kişilerin idamı gerekmektedir.

Bir Avukat, bir Hukukçu olarak bu yazıma “insan hakları” kavramı adı altında çeşitli gelebilecek tepkiler olabileceğini öngörsem de hak olanın bu olduğunu ve böyle bir cezanın geri gelmesi ile ancak ve ancak bu tarz suçların neticesinde kamu vicdanının rahatlayacağını, kişilerin bu suçlara bulaşırken şu andan daha fazla düşünmek zorunda kalacaklarını ve  genç kızımızın ailesinin yüreğindeki acı her ne kadar tam olarak dinmeyecekse de bir yerde ufak bir teselli bulabileceklerini düşünüyorum.

Empati yaptıktan sonra eğer hala “benim kızımın, kardeşimin, eşimin başına böyle bir şey gelse ben çok soğukkanlı davranır 5-10 yıl yatsın çıksın” diyorsanız, siz idamını istemez, bağışlarsınız ve şahıslar gidip hapiste yatarlar. Sizin böyle bir tercih hakkınız olabiliyorsa ki olabilir, bizim gibi düşünen insanların neden olmasın? 

Not: Kaynak olarak  “Av. Mehmet Fatih YAŞAR” ve “HukukiHaber.Net” ibarelerine yer verilmek şartıyla yazının kullanılması ve paylaşılmasına rıza gösterilmiştir.