BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme 2 Eylül 1990 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu sözleşme, mahiyeti itibariyle en çok taraf devlete sahip uluslararası sözleşmedir ve ülkemizde 27 Ocak 1995 tarihinde sözleşme uygulanmaya başlamıştır. Sözleşme ile çocuk haklarının korunması amaçlanmış, evrensel olarak çocuk haklarına ilişkin asgari standartların tespiti sağlanmış ve taraf devletler de iç hukuklarında bu asgari standartları sağlamakla yükümlü kılınmışlardır. Sözleşme şemsiye haklar olarak da tabir edilen, dört ana ilke üzerine oturtulmuştur. Bunlar; ayrımcılık yapmama, çocuğun yüksek yararı, yaşama ve gelişme hakkı ve katılma hakkıdır.

ÇHS.m.45/d bendinde Komite, bu Sözleşme’nin 44 ve 45’inci maddeleri uyarınca alınan bilgilere dayanarak, telkin ve genel nitelikte tavsiyelerde bulunabilir. Bu telkin ve genel nitelikteki tavsiyeler, ilgili olan her Taraf Devlete gönderilir ve şayet varsa, Taraf Devletlerin yorumları ile birlikte Genel Kurulun dikkatine sunulur” ifadesine yer verilmiştir. Komitenin Genel Yorumları, ÇHS`nin uygulanmasına yönelik olarak taraf devletler için bir kılavuz niteliğindedir. Bu doğrultuda Komitenin Çocuk Ceza Adaletinde Çocuk Hakları`na ilişkin 10 No`lu Genel Yorumu vardır. Genel Yorum`un başlıca amaçları, taraf devletlerin ÇHS ile uyumlu ve kapsamlı bir çocuk ceza adaleti politikası geliştirmeleri, çocuk suçlarını önlemeleri ve çocuk suçlarına yönelik alternatif çözüm yöntemleri geliştirmeleri için öneri ve desteklerde bulunmaktır. Komite, kapsamlı bir çocuk ceza adaleti politikası geliştirmenin başlıca ilkelerini belirtmiştir. Taraf devletler, ana ilkeler olan sözleşmenin 2.,3.,6. ve 12. maddeleri ile çocuk ceza adaletine ilişkin 37. ve 40. maddelerini sistematik olarak uygulamalıdırlar.

A. Çocuk Ceza Adaletinde Kapsamlı Bir Politikanın Temel İlkeleri:

1.Ayrımcılık Yapmama

Genel Yorumda, suç işleyen çocuk için kanunla ihtilafa düşen çocuk ifadesine yer verilmiştir. Taraf Devletler, yasalarla ihtilafa düşen bütün çocuklara eşit davranılmasını güvence altına alan önlemler geliştirmelidir.” denilmektedir. Yani ırk, dil, din, cinsiyet gibi nedenlere dayalı olarak eşitsizlikler yaşanmaması, yaşanması durumunda bunların telafi ve tazmin edilmesi sağlanmalıdır. Çocuk ceza adaletinde görev alacak kimselerin bu yönde ayrıca eğitilmesi önemli ve gereklidir. Temel amaç çocuğun cezalandırılması değil, kendilerine yeterli eğitim ve destek sağlanarak topluma geri kazandırılmasıdır. Adalet sistemi içerisine giren çocuğun korunması sağlanmalıdır. Damgalanmamaları, kurban ve suçlu konumuna itilmelerini önlemek için yargılama ve cezalandırılma aşamalarında yetişkinlerin tabi oldukları uygulamalardan daha farklı uygulamalara tabi olmalıdırlar.

2.Çocuğun Yüksek Yararı

Bu konuda Komite, 14 No`lu Genel Yorumu ile çocuğun yüksek yararının sağlanmasının genel esaslarını belirtmiştir. Bunlar; çocuğun güvende olması, çocuğun gelişiminin iyi sağlanması, çocuğa bir aile ortamının sağlanması ve çocuğa katılma hakkının tanınmasıdır. Çocuklar yetişkinler ile aynı derecede fiziksel, bilişsel ve duygusal yeterliliğe sahip değildirler. Bu,  çocuklara ceza adaleti sistemi içerisinde yetişkinlerden farklı davranılmasını gerektirir. Amaçlanan çocuğun cezalandırılmasından ziyade öncelikle onun rehabilite ediliyor olmasıdır.

3.Yaşama, Hayatta Kalma ve Gelişme Hakkı

Her çocuk bu hakka doğuştan sahiptir ve koşullar ne olursa olsun bu hakkı zedeleyici uygulamalardan kaçınılmalıdır. Sözleşme uyarınca tutuklama, alıkoyma, hapis cezası gibi özgürlüğü kısıtlayıcı yaptırımlara en son çare olarak başvurulmalıdır ve mümkün olduğu kadar kısa süreli tutulmalıdır. Ayrıca Genel Yorum ile bir kez daha idam ve müebbet hapis cezalarının kesinlikle yasak olduğunun altı çizilmiştir.

4.Sözünün Dinlenilmesi Hakkı

 Ceza adaletinin her aşamasında çocuğun, kendisini ilgilendiren her konu ile ilgili düşüncelerini ifade etmesine müsaade edilmelidir.

5.Saygınlık

Genel Yorum çocuğun saygınlığının gözetilmesini, yasaları ihlal eden çocuklara yönelik her tür şiddetin yasayla yasaklaması ve önlenmesi şeklinde belirtmiştir. Kanunla ihtilafa düşen çocuklara saygınlık ve değer duygusuyla tutarlı muamelelerde bulunulmalıdır. Çocuğun insan haklarına ve başkalarının özgürlüklerine saygısını güçlendiren uygulamalar olmalıdır. Çocuğa yönelik uygulamalarda çocuğun yaşı, yeniden topluma kazandırılması ve toplumda yapıcı rol üstlenmesi göz önünde bulundurulmalıdır.

B. Çocuk Ceza Adaletinde Kapsamlı Bir Politikanın Temel Ögeleri:

1.Çocuk Suçlarının Önlenmesi

Sözleşmede bütün çocuklara sağlık ve eğitim olanaklarına ulaşma, bedensel ya da zihinsel şiddet veya suistimale maruz kalmama, ekonomik veya sosyal sömürüye uğramama imkanları sağlanması gerektiği belirtilmiştir. Bu uygun yaşam standartlarının yasal güvencesi de olmalıdır. Çünkü çocuğun içinde yaşadığı olumsuz koşullar onun suç teşkil eden etkinliklere katılma riskini arttırmaktadır. Güç durumdaki ailelere destek verilmeli, çocuklar ve ana-babalarının hak ve sorumluluklarına dair temel değerler okullarda ele alınmalıdır. Okuldan kaçan ve eğitimlerini tamamlamak için başka şansı olmayan gençlere özel önem verilmeli, akran grubu desteği ve ana-babaların güçlü biçimde devreye sokulması sağlanmalıdır. Çocukları yetiştiren ana-babaların eğitilmesi de bir diğer gerekliliktir. Ana-baba eğitimi, ana-baba-çocuk etkileşimini güçlendirmeyi gözeten ev ziyaret programları gibi yardım önlemleri ile ailelerin toplumsal potansiyeli geliştirilmelidir.

2.Müdahaleler

Taraf devletler, ceza yasasını ihlal ettiği iddia edilen çocuklara adli kovuşturmaya başvurmaksızın alınan önlemler veya yasal çerçeve içinde müdahaleler şeklinde iki şekilde müdahalede bulunabilir. Adli kovuşturmaya başvurmaksızın alınacak önlemler, niteliği ve uygulama biçimi taraf devletlerin kendi tasarrufuna bırakılmıştır. Bu yaklaşımın, çocuğun damgalanmasını bertaraf etmek yanında hem çocuk hem kamu güvenliği açısından olumlu sonuç verdiği ve maliyet açısından da etkin olduğu belirtilmiştir. Yasal çerçevede müdahalede ise özgürlükten yoksun bırakma son çare olarak görülmeli ve iyi eğitimli gözetim personeline sahip olunmalıdır. Damgalama, toplumsal tecrit veya çocuğun olumsuz biçimde kamuoyuna tanıtılması gibi ait olduğu topluma katılımını zedeleyecek eylemlerden kaçınılmalıdır.

3.Yaş

Komite, taraf devletlere cezai sorumluluk asgari yaşı belirleme yükümlülüğünü öngörmüştür. Yaş sınırı başlangıcı çok düşük tutulmamalıdır. Yine, çocuk ceza adaleti kuralları suçu işlediği sırada on sekiz yaşından küçük herkese uygulanmalıdır denilerek bir üst sınır belirtilmiştir.

4.Adil Yargılanma Güvencesi

Bir çocuk suç işlediği sırada ulusal veya uluslararası hukukta suç sayılmayan bir eylem veya ihmal nedeniyle itham edilip hüküm giydirilemez. Yine ceza yasasını ihlal ettiği sırada uygulanmakta olan cezadan daha ağır bir cezaya çarptırılamaz ancak eylemin sonrasında yapılan bir değişiklik daha hafif bir cezayı öngörüyorsa çocuk bu değişiklikten yararlandırılır.

Çocuğun suçluluğu adli kovuşturma neticesinde elde edilen kesin deliller ile kanıtlanmalıdır. Suçluluğu kesin delillerle ispatlanamayan çocuğun suçsuz olduğu varsayılmalı yani masumiyet karinesi gözetilmelidir.

Yargılama sürecinin her aşamasında, ceza yasasını ihlal ettiği belirtilen çocuk, doğrudan dinlenilme hakkına sahiptir. Yargılama sürecine etkin bir şekilde katılabilmesi için çocuğa hakkındaki suçlamalar yanında, çocuk ceza adaleti usulü ve olası önlemler konusunda bilgi verilmelidir. Çocuk yasal temsilcisini yönlendirebilmek, tanıklarla yüzleşebilmek veya tanıklık etmek, kanıtlar hakkında uygun kararlar verebilmek için suçlamaları ve olası sonuçlarını kavrayabilmiş olmalıdır. Bunun için çocuk suçlamalar hakkında ivedi ve dolaysız olarak anladığı bir dilde bilgilendirilmelidir. Açıklamanın resmi bir belge ile yapılması yeterli değildir, sözlü bir açıklama da yapılmalıdır. Açıklama mutlaka yetkililer tarafından yapılmalı, ana-baba veya yasal vasilerine bırakılmamalıdır. Çocuk savunmasının hazırlanması ve sunulması sırasında ücretsiz bir yardımdan yararlandırılmalıdır. Komite, uygun bir yardım için taraf devletlere ceza adaletinin hukuksal boyutları konusunda bilgili uzman hukukçulara ve yarı yasal profesyonellere sahip olmalarını tavsiye etmektedir. Komite, taraf devlere suçun işlenmesi ile yetkili mahkeme tarafından verilecek kesin hüküm arasında geçecek süre açısından çocuğun damgalanmasının önüne geçmek amacıyla bir sınırlama koymalarını tavsiye etmektedir. Bu sınırlama yetişkinlere uygulananlardan çok daha kısa olmalıdır.

Çocuk hiçbir şekilde kendi aleyhinde tanıklık etmeye ve itirafta bulunmaya zorlanamaz. Başka bir deyişle çocuğun ifadesini almak için işkence, zalimce ve insanlık dışı veya aşağılayıcı muamelelerde bulunulamaz. Bu şekilde elde edilen itiraf veya suçu kabul eden tanıklıklar delil niteliği taşımazlar. İşkence veya kötü muamele boyutlarına varmayan ancak yaşı, gelişimi, sorgulama süresi gibi durumlar itibariyle çocuğun “zorlanmasının” asılsız suç ikrarlarına sebebiyet verebileceği belirtilmiştir. Sorgu sırasında çocuğun yanında yasal bir temsilci bulunmalı, yine çocuk ana-babasının yanında bulunmasını isteyebilmelidir. Mahkemeler çocuğun itirafının gönüllülüğünü ve güvenilirliğini bağımsız bir şekilde araştırarak değerlendirmelidirler. Kovuşturmanın her aşamasında çocuğun özel yaşamına tam saygı gösterilmelidir. Çocuk yargılamalarının kamuoyuna kapalı yapılması kuralı uygulanmalıdır. Hüküm kamuya açık bir oturumda, çocuğun kimliği ifşa edilmeyecek bir biçimde açıklanmalıdır. Suç işleyen çocuklar hakkındaki kayıtlar kesinlikle gizli tutulmalı, kayıtlar soruşturma ve kovuşturma aşamasında görev alan kişiler hariç üçüncü kişilere kapalı olmalıdır. Yine, yetkililer damgalanmayı önlemek için çocukların basın yoluyla kimliklerinin ifşa edilmesinin önüne geçmeye yönelik tedbirler almalıdırlar.

Suçlu olduğuna hükmedilen çocuk bu hükmü daha üst, yetkili, tarafsız ve bağımsız bir makam veya hukuki organ önüne götürerek itiraz etme hakkına sahiptir. Komite, birçok taraf devletin çocuğa itiraz hakkını yalnızca ciddi suçlar veya hapis cezasıyla sınırlı tutmak üzere tanımasını eleştirerek, ciddi suçlarla sınırlı olmaksızın yargılamaya tabi tutulmuş bütün çocuklara itiraz hakkı tanınması gerektiğini belirtmiştir.