I.GENEL OLARAK

İcra ve iflas kanununda son yapılan değişiklikle birlikte paraya çevirme tarzına eklenen “Borçluya Satış Yetkisi Verilmesi” kurumu yasalaşarak pratik uygulama içindeki yerini almıştır. 24/11/2021 tarihinde yapılan yasal düzenleme neticesinde “Borçlu, kıymet takdirinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde haczedilen malının rızaen satışı için kendisine yetki verilmesini talep edebilir.” şeklindeki kanun maddesinde yer aldığı hali ile borçlunun icra dairesi tarafından haczedilen bir malının olması halinde kıymet takdirinin kendisine tebliğinden itibaren yedi günlük süre içerisinde rızai satış için yetki verilmesini talep etmesi gerektiği düzenleme altına alınmıştır.  

Başka bir söylem ile borçlu hakkında başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipte malın rızaen satışı için borçlu kendisine yetki verilmesini talep edemez. Söz konusu kanuni düzenleme sadece icrai haczi kapsamakta olup maddenin geniş yorumlanması suretiyle ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takiplere de uygulanmak istenmesi doğru değildir. Ancak borçlunun üzerinde ipotek bulunan bir taşınmazının bulunması halinde başkaca bir dosyadan üzerine haciz konulması halinde, haczi koyan icra dosyasından gerekli şartların sağlanması durumunda rizai satış işlemleri gerçekleştirilebilir.

Kıymet takdiri yapılmadığı durumlarda borçlu da kıymet takdiri yapılmasını isteyebilir. Hacizli malın kıymet takdirinin borçlu yahut alacaklı tarafından yaptırılmasından sonra icra dairesi tarafından tebliğ edilen kıymet takdir raporunu tebliğ alan borçlu tebliğ tarihinden itibaren yedi gün süre içerisinde icra dairesine rızai satış talebi için kendisine yetki verilmesini talep etmek zorundadır.

İcra müdürü, kıymet takdirinin kesinleşmesinden sonra cebrî satış işlemlerini durdurarak borçluya on beş günlük süre verir. Buradaki kıymet takdirinin kesinleşmesinden anlatılmak istenen tüm haciz alacaklılarına, ipotek alacaklısına ve dosya borçlusu ile alacaklısına tebliğ olunarak kıymetin belirlenmesi halinin kesinleşmesidir. Kanaatimizce haciz alacaklılarından yahut ipotek alacaklılarından yada alacaklı veya borçludan birinin İ.İ.K 128/a maddesine göre yaptığı itiraz hakkında icra mahkemesinde kesin olarak kıymetin belirlenmesi halinde mükellefiyetler listesinde yer alan kimselere ayrıca bir kıymet takdirinin tebliğ edilmesine lüzum olmamalıdır.

Borçluya verilen sürenin başlangıcından üçüncü fıkra uyarınca verilen icra mahkemesinin kararına kadar geçen sürede alacaklı bakımından satış isteme süresi işlemez.      

Rızai satışta bedel, malın muhammen kıymetinin yüzde doksanına karşılık gelen miktarı ile o malla güvence altına alınan ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından hangisi fazla ise bu miktarı ve ayrıca bu miktara ilave olarak bu aşamaya kadar mahcuz için yapılan takip masrafları toplamından az olamaz.

Malın kıymet takdiri ile tespit olunan ve kesinleşen değeri belirlenirken misalen hacizli malın değerinin 100 birim olduğunu varsayar isek bu kere 90 birim ve takip masrafları bu paraya ilave olunarak yapılacak hesap sonrası çıkan miktardan rizai satışın gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Ancak hacizli mal üzerinde ipotek alacağı olduğunu varsayar ve aynı hesaplama yöntemi ile durumu ele alacak olursak 100 birim değerindeki malın üzerinde 150 birim ipotek alacaklısının alacağı varsa bu kere aynı mal 150 birim ve buna eklenecek takip masraflarıyla satışın gerçekleştirilmesi gerekecek olup bu miktar bedelin müşteri tarafından icra dosyasına depo edilmesi gerekmektedir.

Borçluyla anlaşan alıcının belirlenen bedeli birinci fıkra uyarınca borçluya verilen on beş günlük süre içinde dosyaya ödemesi hâlinde icra müdürü, gerekli bilgi ve belgeleri temin ettikten sonra yukarıda belirtilen şartların bulunduğunu tespit ederse satışın onayı ile malın devir ve teslim işlemlerinin yapılmasına karar verilmesi için dosyayı derhâl icra mahkemesine gönderir. Mahkeme, en geç on gün içinde yapacağı inceleme sonucunda dosya üzerinden talebin kabulüne veya reddine kesin olarak karar verir. Kabul kararıyla malın mülkiyeti alıcıya geçer ve tüm hacizler kaldırılarak devir ve teslim işlemleri gerçekleştirilir. Ret kararı verilmesi hâlinde yatırdığı bedel alıcıya iade edilir.

Bu madde uyarınca yapılacak satışlar hakkında niteliğine uygun düştüğü ölçüde bu kanunun diğer hükümleri uygulanır. Kanaatimizce madde hükmüyle anlatılmak istenen esasen icra ve iflas kanununda yazılı ve satış talebi ile başlayıp, kıymet takdirine şikâyet müessesine kadar olan kısımda yer alarak düzenleme altına alınan satışa ilişkin hükümlerin uygulanması gerekmektedir. 

Sonuç olarak 7343 sayılı kanun ile 24/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren borçluya satış yetkisi verilmesi müessesesi nazarında bu kanun maddesi hükümlerinin sadece hacizli malın satışına ilişkin olan icra dosyalarında uygulanabileceği, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan takiplerde rızai satış prosedürünün uygulanamayacağı, ancak üzerinde bir ipotek yahut rehin (o malla güvence altına alınan ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan) alacağı olan borçlulara ait malların icra dosyasından rizai satışa konu edilirken rehin alacaklısının alacak miktarından daha az miktarla satışının gerçekleştirilemeyeceği, rizai satış işlemi gerçekleştirilerek cebri icra hükümlerinden farklı olarak sadece satış masraflarının değil, rizai satış talebinin gerçekleştirildiği dosyadaki tüm takip masraflarının eklenerek rızai satışta bedelin hesap edilmesi gerekmektedir.    

II. GÜNCEL YARGI KARARI

İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

21. HUKUK DAİRESİ 2022/1672 Esas ve 2022/1486 Karar

ÖZETİ: Dosya kapsamına göre İcra ve İflas Kanunu’nun borçluya satış yetkisi verilmesi başlıklı maddesi uyarınca taşınmazın satışı için taraflarına yetki verilmesi talebi yönünden, madde de düzenlenen borçluya satış yetkisi verilmesi imkanının haciz yolu ile satışına karar verilen taşınmazlar için mümkün olduğu, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takiplerde ,ipotekli taşınmazlar için bu madde gereğince talep de bulunulmasının mümkün olmadığı, taşınmazın kıymet takdir raporunun tebliğinden itibaren yasa da belirlenen süreninde somut olayda geçmiş olduğu, bu nedenle mahkemece borçluya satış yetkisi verilmesi maddesi gereğince icra müdürlüğünce verilen karara yönelik şikayetin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, bu talebin reddine yönelik karara karşı yapılan istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmektedir. Satışın durdurulması talebi yönünden, Dava konusu uyuşmazlığın satışın durdurulması talebinin reddine ilişkin icra müdürlüğü işlemine karşı şikayet olması nedeniyle istinaf yoluna başvurulamayacak, dolayısı ile kesin kararlardan olduğundan istinaf talebinin bu yönü ile usulden reddine karar vermek gerekmiştir.

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının yasal süresi içerisinde istinaf yolu ile incelenmesi talep edilmiş olup, dosya yerel mahkemece Dairemize gönderilmiş olmakla, üye hakim tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosyadaki tüm belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp, düşünüldü.

İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; MK md. 850 ve 873 hükümlerine aykırı olarak satış kararı verildiği için, satış talebi ve satış süreci hukuka aykırı olduğundan ... Yüz Ölçümü, Fabrika binası ve müştemilatı taşınmazın ... hissesinin ... İcra Müdürlüğü'nün ... Tal. Sayılı dosyasından 14.12.2021 tarihinde satışına ilişkin kararın icrasının durdurulması ve satışın durdurulması gerektiğini, mezkur müdürlük kararının iptal edilmesi gerektiğini, yine her halükarda İİK 111/A yürürlüğe girdiğinden, kamu düzenine ilişkin olduğundan ve borçlu lehine bir düzenleme olduğundan İİK md. 111/A uyarınca satışa konu taşınmazı satmak üzere taraflarına yetki verilmesi gerektiğini ve asgari satış tutarının bildirilmesi gerektiğini, ... Yüz Ölçümü, Fabrika binası ve müştemilatı taşınmazın ... hissesinin 14.12.2021 tarihinde satışına ilişkin karardan rucü edilmesi gerektiğini, aksi yöndeki müdürlük kararının kaldırılması gerektiğini belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun satışın durdurulması talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEME KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince: "Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; 4721 Sayılı TMK'nın 873/3. maddesinde; "Aynı alacak için birden fazla gayrimenkul üzerinde rehin tesis edilmiş ise, alacaklı bunların aynı zamanda satılmasını talep etmeye mecburdur. Bununla beraber, icra memuru ancak gerektiği kadarını satar" hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, toplu rehin durumunda, ipotek alacaklısı, alacağı gününde ödenmemişse, açıklanan yasa hükmü gereği, üzerinde toplu (birlikte) rehin kurulmuş olan taşınmazların her birinin aynı zamanda satılmasını talep etmek zorundadır. Bu zorunluluk, alacaklının, istediği taşınmazı sattırarak keyfi davranmasını önlemeye yöneliktir (HGK. 27.11.2002. T, 12-823/1020 K.). Somut olayda, imzalanan kredi sözleşmesi, aynı kredi borcu için birden çok taşınmazın ipotek edildiği görülmekle, bu taşınmazlar üzerine kurulu ipoteklerin toplu ipotek olduğu, alacaklı tarafından, TMK’nın 873/3. maddesi uyarınca; toplu ipoteğe konu taşınmazlar hakkında aynı anda takibe girişilip birlikte alacaklı vekili tarafından 07/10/2021 tarihli talebi ile tamamının satışının istenildiği anlaşılarak satış kararında usulsüzlük bulunmaması nedeniyle davacı tarafça ... parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak satışın durdurulması ve İİK 111/a mad. uyarınca kendilerine satış yetkisi verilmesine yönelik yapılmış olan şikayetlerin reddine" dair karar verildiği görülmüştür. İ

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: dava bakımından asıl şikayet sebepleri olan İİK M.111/a hükmüne ilişkin beyan ve itirazlarının hiçbir şekilde gerekçeli kararda değerlendirme konusu dahi edilmediğini, icra dairesinin taleplerini usulsüz şekilde reddetmesi ve mahkemenin tedbir kararı vermemesi ve davalarını hukuka aykırı olarak reddetmesi sebebiyle müvekkile ait değeri yaklaşık 1.000.000.000 TL olan taşınmaz davalı tarafından 146.000.000 gibi oldukça komik bir rakama icradan satın alındığını, usulsüzce yapılan bu işlemlere karşı açılan davaların halen devam ettiğini, ipotek alacaklısı olan davalı tarafın, müvekkiline ait taşınmazın yaklaşık 600.000.000 TL’ye satın alması için alıcı bulunmasına rağmen taşınmazın üçüncü kişiye satılmasına kötüniyetli olarak müsaade etmediğini, somut olayda uyuşmazlığın 7343 Sayılı Kanun’un 12. Maddesi ile 2004 Sayılı İcra Ve İflas Kanunu’nun 111/a maddesine eklenen düzenleme uyarınca taraflarına satış yetkisinin verilmesinin talep edilmesi ancak bu taleplerinin icra dairesi tarafından kabul edilmemesi üzerine oluşmuş bulunmakla, nitekim bu hususta ikame etmiş oldukları dava ile mahkemeden genel itibariyle söz konusu usulsüz işlemin iptali ile satışa ilişkin kararın icrasının durdurulması ve satışın durdurulmasının talep edildiğini, ancak mahkeme tarafından oluşturulan hüküm ve buna ilişkin kararda yer alan gerekçe incelendiğinde işbu davanın ikame edilmesine neden olan 111/a hükmünde yapılan değişikliğe, yani borçluya satış yetkisi verilmesine ilişkin beyanlarına yer verilmediğini, satış kararının iptali ve taraflarına satış için yetki ve süre verilmesini talep etmelerine rağmen, icra dairesinin İİK md. 111/a düzenlemesini keyfi şekilde davalı banka menfaatleri doğrultusunda yorumladığını ve neticede kanunu uygulamadığını, nitekim söz konusu hususun, mahkeme nezdinde şikayet konusu edildiğini ancak yerel mahkeme bu husustaki itirazları kararında inceleme konusu dahi etmediğini belirterek kararın kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen icra dosyası fotokopisi ve tüm dosya kapsamına göre; İİK Md. 111/a uyarınca taşınmazın satışı için taraflarına yetki verilmesi talebi yönünden; Madde de düzenlenen borçluya satış yetkisi verilmesi imkanının haciz yolu ile satışına karar verilen taşınmazlar için mümkün olduğu, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takiplerde ,ipotekli taşınmazlar için bu madde gereğince talep de bulunulmasının mümkün olmadığı, taşınmazın kıymet takdir raporunun tebliğinden itibaren yasa da belirlenen süreninde somut olayda geçmiş olduğu,bu nedenle mahkemece İİK 111/a maddesi gereğince icra müdürlüğünce verilen karara yönelik şikayetin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, bu talebin reddine yönelik karara karşı yapılan istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla bu talep yönünden istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Satışın durdurulması talebi yönünden; İ.İ.K 363.maddesinin 1.fıkrasında istinaf yoluna başvurma ve istinaf yoluna başvurulamayacak kararlar düzenlenmiştir. Buna göre İcra Mahkemesince 85.maddenin uygulanma biçimi, İcra Dairesi tarafından hesaplanan vekalet ücreti 103.maddenin uygulanma biçimi ve bu maddede düzenlenen davetiyenin içeriği, yediemin ücreti, yediemin değiştirilmesi, hacizli taşınır malların muhafaza şekli, kıymet taktirine ilişkin şikayet, ihaleye katılabilmek için teminat yatırılması ve teminatın miktarı, satışın durdurulması, satış ilanının iptali, süresinde satış istenilmemesi nedeniyle satışın düşürülmesi, 263.maddenin uygulanma biçimi, iflas idaresinin oluşturulması, İcra Mahkemesinin iflas idaresinin işlemleri hakkında şikayet üzerine verdiği kararlara karşı, iflas idare memurunun ücret ve masrafları hakkındaki hesap pusulası ve 36. maddeye göre icranın geri bırakılmasına ilişkin kararları dışındaki kararlarına karşı, ait olduğu alacak, hak ve malın değer ve miktarının 7.000 TL'yi geçmesi şartıyla istinaf yoluna başvurulabileceği belirtilmiştir. Ayrıca İİK'nun bazı maddelerinde (m.134/4, m.97/5, m.36/5, m.128/a-son gibi) istinaf yoluna başvurulamayacak icra mahkemesi kararları sayılmıştır. Dava konusu uyuşmazlığın satışın durdurulması talebinin reddine ilişkin icra müdürlüğü işlemine karşı şikayet olması nedeniyle istinaf yoluna başvurulamayacak, dolayısı ile kesin kararlardan olduğundan istinaf talebinin bu yönü ile usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1. Satışın durdurulması talebi yönünden mahkeme kararının nitelik itibariyle kesin olması nedeniyle (İİK. 363. maddesi gereğince) istinaf talebinin USULDEN REDDİNE,

2. 2- İİK Md. 111/a uyarınca taşınmazın satışı için taraflarına yetki verilmesi talebi yönünden istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,

3. a-)Peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye 10,00-TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine adına gelir kaydına,

b-) İstinaf yargılama giderlerinin başvuran üzerinde bırakılmasına; Dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda satışın durdurulması talebi yönünden İİK.'nun 365/3. maddesi gereğince KESİN, İİK Md. 111/a uyarınca taşınmazın satışı için taraflarına yetki verilmesi talebi yönünden gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 7035 Sayılı Kanunla değişik 6100 Sayılı HMK'nun 361/1.md.gereğince 2 (iki) hafta içerisinde Dairemize veya Dairemize gönderilmek üzere başka yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine veya İlk Derece Mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle Yargıtayın ilgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere temyiz yasa yoluna başvurma hakkı bulunduğuna oy birliği ile karar verildi. olarak oy birliği ile karar verildi.