Türkiye’de kadın cinayetleri her geçen gün artıyor. Erkekliğime laf etti diyen işin içerisinden sıyrılıyor. Tahrik, takım elbise indirimi falan diye kuş kadar ceza alıp sonra da “Kaç leşim var benim biliyor musun” diye sağda solda konuşup toplumun korkuyla karışık saygısını kazanıyorlar.

Yani toplumda şu katilin bile kadın cinayetlerini durdurmaya çalışan platformlardan, feminist gruplardan, kadın derneklerinden daha çok saygınlığı var.

Bir kadın olarak neyle ne derecede ve ne şekilde savaş verdiğinizin hiç bir önemi yok. “Feminist bu ya” zırvalığından öteye geçmeyen tepkiler alıyorsunuz, zaten sonra ne anlatmaya çalışsanız da sizi kimse dinlemiyor.

Daha feminizmin ne olduğunu bilmeyen üstelik hukuk fakültesini bitirmiş, meslektaşımız olmuş hemcinslerimizden bu tepkiyi almak beni nasıl desem size, kahrediyor.

Bugün bir arkadaşımı gönüllü olarak Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nda gönüllü avukatlık yapmak için ikna etmeye çalışıyordum ki “Kızım boş işlerle uğrama yaaa” şeklinde bir tepki aldım ki nasıl anlatayım, hani hepsi yaralar sonuncusu öldürür ya. İşte öldüm o anda. Böyle bir da(ya)nışmayı ne kadın ne erkek ne avukat ne hakim, kimse boş iş diye niteleyemez.

Çünkü Türkiye, yaşadığı şiddetin farkında dahi olmayan (fiziksel şiddet dışında) ya da ne yapacağını bilemediği için şiddete boyun eğmek zorunda kalan, yüzüne kezzap atılan, kaynar sularla haşlanan, işkence gören, abisinden babasından çocuk doğuran kadınlarla doluyken sadece mesleğimizin ve kadınlığımızın gereğini yapmamın nesi boş iş anlamayadım.

Ben yine de tüm meslektaşlarıma benimle beraber bu boş işlere iştirak etmeleri için çağrıda bulunmak istiyorum. Kadın erkek fark etmez, ister mesleğinizin ya da aklınızın zekatını vermek kabul edin, ister feminist/pro-feminist duygular deyin, ister insanlık deyin, ister “Kahrolsun bu düzen” deyin, adını siz koyun, gelin bana eşlik edin.


İletişim için 05366989397 Fadik Hanım