Bana boşanmak için gelen kişilere hep evliliklerini kurtarmak için yeterince çaba harcayıp harcamadığını sorarım. Bir yandan da karşı tarafın niyetinin ne olduğundan haberdar olup olmadıklarını anlamaya çalışırım. Maalesef boşanma aşamasındaki taraflar evliliklerini kurtarmak için yeterince çaba harcamıyor. Hatta birbirlerine nafaka vermeden ayrılmak için ve tazminat ödememek için tuzak kurup 40 takla attıklarını görüyorum. İnsanlar kusurlu davranışlarının karşı tarafça affedildiğinin hakim tarafından düşünülmesi için deliller üretiyorlar. Buna boşanma aşamasında tatile gitmek örnek verilebilir. Müvekkillerim karşı tarafı affetmemekle beraber belki düzelir, belki aklı başına gelmiştir, çocuklar boşansak da arkadaş kalacağımızı görsün diye tatile gitmeyi kabul edebiliyor. Bu durumda karşı taraf tatil fotoğraflarını boşanma davasına delil olarak sunup “aldattım, kötü davrandım ama affetti tatile bile geldi.” diyebiliyor. Benim için dosyalarımda gidilen tatillerin fotoğraflarını görmek aynı filmi tekrar tekrar izlemek gibi. Gitmeyin tatile de diyemiyorum çünkü belki evlilik kurtulacak. Uyarıyorum sadece.  Bu yazımı da uyarmak için yazıyorum. Malum yaz geldi. Tatil sezonu da açıldı. Bari bir şey yapılıyorsa sonuçları da bilinsin önceden olabilecekler değerlendirilsin istiyorum.

Af niteliğinde davranışlar ispatlanırsa hukuki sonucu ne olur?

Eşler, boşanma davaları devam ederken birbirini affettiğine dair bir beyanda bulunur veya buna yönelik davranışlar gösterirlerse davanın reddi gerekir. Affın varlığı halinde evlilik birliğinin devam etme koşulu sağlanmış olacak, kamu düzeni gereği evlilik birliğinin sona ermesine dair açılan bu boşanma davası sonuçsuz kalacaktır. Aile Mahkemesi hakimleri af hususuna önem göstermekte, affa dair iddiaları ve delilleri özellikle değerlendirmektedir.

Af niteliğindeki davranışlar neler olabilir?
 
  1. Aynı evde oturmayı sürdürmek,
  2. Barışmış olmak,
  3. Baba evinden alıp getirmek,
  4. Doğumdan sonra birlikte yaşamak,
  5. Dilekçede affettiğine yönelik beyanda bulunmak,
  6. Cumhuriyet savcılığına dilekçe vermek,
  7. Açtığı boşanma davasını açılmamış hale getirmek,
  8. Birlikte kutsal topraklara gitmek,
  9. Mesaj çekmek,
  10. Birlikte tatile gitmek,
  11. Bizzat kendisinin ya da yakınlarının barışma girişiminde bulunması,
  12. Feragatle önceki olayları affetmek,
  13. Hoşgörü ile karşılamak,
  14. Düğün hazırlıklarını sürdürmek,
  15. Aynı evde birlikte olmak,
  16. Askerden izinli geldiğinde bir araya gelmek,
  17. Duruşmada affettiğine yönelik beyanda bulunmak,
  18. Mahkeme ya da noter aracılığıyla yapılan İhtarla önceki olayları affetmek,
  19. Evlilik birliğini olaylara rağmen sürdürmek,
  20. Ceza davasından vazgeçmek ( Davacının davalı ile arasındaki ceza davasından vazgeçilmesi her zaman için af niteliğinde ki davranışlardan değildir)
  21. Eşiyle cinsel ilişki kurmak Af niteliğinde davranışlara örnek gösterilebilir.
 
Eşler bir takım sorunlar yaşayabilir hatta boşanmanın eşiğine gelebilirler ancak;  daha sonra evliliklerine bir şans daha verme kararı alıp geçmişte yaşananları unutup yeni bir hayat kurmayı amaçlayabilirler. Eşiniz sizi affetmesine rağmen boşanma davası açmış ise geçmişte yaptığınız hataları yeniden gündeme getirip aleyhinize bir durum oluşturamaz. Aşağıda af niteliğinde sayılan bir takım davranışları açıklayacağız ancak unutulmamalı ki af niteliğindeki davranışlar bunlarla kısıtlı değildir. Bunun ayırımı iyi bir boşanma avukatı tarafından kolaylıkla yapılacaktır.

Zina sebebiyle boşanma davasında hak düşürücü süre ve af ne anlama gelir?

Dava hakkı olan kadın veya koca, zinayı öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkını kaybeder. Hâkim tarafından hak düşürücü süreler resen dikkate alınır. Bu süre devam eden zinada son ilişkiden itibaren başlar. Dava hakkı hak düşürücü süre dışında af ile de düşer. Af sözlü-yazılı-örtülü-zimmî yapılabilir. Affın gerçek iradeyle yapılması gerekir. Zorlama ya da tehdit altında yapılan af gerçek iradeyi yansıtmaz.

Hayata kast nedeniyle boşanmada hak düşürücü süre ve af ne anlama gelir?

Dava hakkı olan eş, eylem üzerinden 6 ay ve herhalde 5 yıl da düşer. Bu hak düşürücü süreler yanında af halinde de dava hakkı düşmektedir. Af açık-örtülü-yazılı-sözlü yapılabilir. Kişi bizzat kendisi serbest iradesiyle affetmiş olmalıdır. Kişinin ceza kovuşturması sırasında şikâyetinden vazgeçmesi hayata kast nedeniyle boşanma davası hakkını ortadan kaldırmaz.

Eşlerden birinin haysiyetsiz hayat sürmesi nedeniyle boşanmada hak düşürücü süre ve af var mıdır?

Haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle açılan boşanma davasında hak düşürücü süre veya af yoktur. Dürüstlük kuralı çerçevesinde her zaman bu nedene dayanılabilir. Ancak uygulamada uzun yıllar sonra açılan davalar çekilmezlik şartını ortadan kaldırdığından ret edilmektedir.

Evlilik birliğinin sarsılmasına neden olmayan davranışlar gerçekleştikten sonra eşini affeden taraf bu fiilleri boşanma nedeni yapabilir mi?

Bedensel özürlü bulunmak, İstemeyerek (trafik kazası vb. nedenlerle) müşterek çocuğun ölümüne neden olmak, çiftler arasında yaş farkı bulunması, başkası tarafından cinsel saldırıya uğramak, salt fiili ayrılığın bulunması ( meslek, çocukların okulu, tedavi vb nedenlerle farklı yerlerde yaşamak ), hastalıklı olmak, ağız ve vücut kokusu, yatağını ıslatmak, sedef hastalığı, bedensel farklılıkları bulunmak, çocuğu olmamak, bedensel özürlü olmak, koruma tedbiri istemek, savcılığa şikayet etmek, dil-ırk-renk-siyasi düşünce- din ayrılığının bulunması gibi nedenler tek başına boşanma nedeni sayılmaz. Ancak bu nedenle evlilik birliğinin devamı taraflar için çekilmez hale gelmiş ve buna hâkim vicdani kanaat getirmişse boşanma kararı verilebilir.

Evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanma davasında af niteliğindeki davranışlar gerçekleşmişse evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle boşanma davasının reddi gerekir. Yani affeden taraf affettiği durumu boşanma davasında neden olarak kullanamaz.

Evlilik öncesinde yaşanan olaylar boşanma davasına konu olabilir mi?

Evlenmeden önceki olaylar evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma davasında hükme esas alınmaz. Evlenmeden önceki olaylar koşulları varsa başka davanın konusunu oluşturabilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010 sonrası dönemde boşanma davası açıldıktan sonra oluşan olayların boşanma hükmüne esas alınabileceği görüşünü benimsemiştir.

Üzerinden uzun süre geçmiş olaylar genel nedene dayalı olarak açılan boşanma davasına konu olabilir mi?

Evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma davasından önceki olayların üzerinden uzun bir süre geçmişse evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılan boşanma davaları reddedilmektedir. Geçen sürenin hesaplanmasında dürüstlük kuralı göz önünde bulundurulur. Çok uzun süre geçmesi hakkın kötüye kullanılması olarak nitelendirilmektedir.
 
Av. Tuğba İncel