Olayların bir görünür yanları vardır, bir de görünmeyen yanları. Olayın asıl nedeni ve asıl amacı, aslında bu altta yatan ve görünmez yanlarıdır. Bu görünmeyen ve üzerinde durulmayan yanlara akıl sır ermez. Asıl olarak üzerinde durulması gereken yer de bu görünmeyen yanlardır.

PATRİOT’LARIN GÖRÜNMEYEN YANI

Patriot’lar Türkiye’ye kurulmak üzere. Yabancı askerler de yolda. Bu patriot sisteminin kime hizmet edeceği, kimin güvenliğini sağlayacağı tartışmalı. Tartışılan bir diğer konu da bu sistemin Türkiye’ye zarar verip vermeyeceği ve ne gibi veya ne kadar zarar vereceği. Bu kadar görünmez ve bilinmez yanların altında yatan bir diğer husus da, gelecek yabancı askerlerin her türlü bakım gideri ve hizmetlerinin Türkiye tarafından karşılanacağı yanında, üstelik bu sistem için para ödeyecek olmamız.
             
İşin bir başka ve önemli tarafı daha var. Patriotları ve askerleri gönderen ülkeler, kendi milli meclislerinde konuyu görüşüp kararlar alıyorlar. Almanya Federal Meclisi, Hollanda Meclisi bu konuda kararları aldılar. Düğmesinin ve kontrolünün yabancı merkezlerde olduğu bir savaş sisteminin kurulacağı, ülkesine ve topraklarına yabancı askerlerin gelip yerleşeceği, üstüne üstlük bir de bu iş için para ödeyecek ülke olan Türkiye Meclisinde ise bu konuda bir karar alınmıyor.
   
Bunu aklınız alıyor mu ?

POLİS VE ÖĞRENCİ

ODTÜ’de, demokratik haklarını kullanmak ve gösteri yapmak isteyen 1.000 kadar üniversite öğrencisine 3.200 polis karşı çıktı. Sonrasında alışılmış bir tablo yaşandı. Biber gazları, göz yaşartıcı bombalar, tazyikli su ve cop.
   
Her ne kadar bir çok kişiden daha fazla para alsalar da, ülkemizde en fazla mahrumiyet içinde yaşayan kesimlerden biri de polislerdir. Her ailede olduğu gibi polislerde, çocuklarının iyi bir öğrenim almasını isterler.  Bunun için çalışır, çırpınır, çocuklarını kurslara yollar, sınavlara sokarlar ve bir üniversiteye girebilmesinin hayallerini kurarlar. Sonra da gider öğrencileri döverler.
   
Bunu aklınız alıyor mu ?

GERİ GERİ İLERİ
Yargıdan bir çok yakınmalar olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Özellikle Avukatlar ve yargılanan taraflar, mesleki ve özlük haklarına yeteri kadar saygı gösterilmeği konusunda birleşmektedirler. Bu ve benzeri tartışmaların artması üzerine HSYK bir açıklama yaparak kendi sitesine koydu. Bu açıklamanın bir bölümünde aynen “…avukatların duruşma salonundan çıkarken dahi mahkemeye ve hâkime karşı arkalarını dönmemek amacıyla geri geri çıkmaları, bu güzel geleneğin tezahürleridir.” denerek özlem çekilen şey dile getirilmektedir.
   
Adil yargılama ve eşit muamele isteyenlere verilen yanıt, artık Prens ve Krallara dahi uygulanmayan, odadan çıkarken geri geri gitmek oluyor..
   
Siyasi iktidarın uygulamalarına yargıyı bir engel olarak görüp, ağır şekilde eleştirmesi karşısında ise hiç ses çıkarılmayarak, bu defa geri geri giden kendileri oluyor.
   
Geri geri giderken ilerlemek.
   
Bunu aklınız alıyor mu ?

ADINI KAZIMAK

Savunmaya yönelik ulusal değeri olan iletişim, telekom, fabrikalardan, barajlardan, garajlardan sonra sıra köprü ve otoyolların satışına geldi. Yol ihalesini alanlar yolunu bulacak. Milli kuruluşlarımızın satışı, özelleştirilmesi insanın içini burkuyor. Gerçi Cumhuriyetimizin en eski ve en köklü bir kuruluşu olan Sümerbank için bir eski Maliye Bakanı “Sümerbank’ın adını dahi kazıyacağız” demişti  ve kazıdılar da.
   
Cumhuriyetin kazanımlarına karşı duyulan bu büyük kin nereden kaynaklanıyor, bunu aklınız alıyor mu ?

GELDE İNAN

Financial Times’dan intikal eden haberlere göre Recep Tayyip Erdoğan’ın eski danışmanlarından ve AK Parti’nin kurucularından olan Cüneyd Zapsu, başkanlık sistemine değinerek “Bana Erdoğan’ın yeni bir diktatör olacağını söyleyen herkesle konuşup onlara zaten bir başkanımız olduğunu söylüyorum. Erdoğan bugün zaten başkandır ancak kendisini kontrol edebilecek bir şey yoktur. Başkanlık sistemini getirelim de kendisini kontrol edebilelim” demiş ve mevcut durumu özetlemiş. Kaş yapayım derken, göz çıkarmış. Şimdi gel de, Anayasa değişikliği ile demokratikleşme yolunun açılacağı söylemlerine inan.
Bunu aklınız alıyor mu ?

Daha aklımızın almadığı pek çok konu var ama bunların üzerinde durmak pek de hayırlı olmayacak. Zira “motoru yakmak” ihtimali var.
Nasıl mı ?

Çok yüksek kapasiteli bir bilgisayar makinası ve programı yapılmış. Her türlü denemeden, testten geçirilmiş. Her soruya anında ve tamamen doğru cevaplar veriyor, çözümler üretiyormuş. Günlerden bir gün, bir Türk gelmiş ve alışılmış soruyu sormuş “Ne olacak bu Türkiye’nin hali.” Makine biraz beklemiş, biraz daha beklemiş, sonra sallanmaya, ses çıkarmaya ve dumanlar çıkarmaya başlamış, bilgisayarın beyni yanmış.
   
Yani makinayı yakabiliriz.
   

Bu köşe yazısı, sayın Av. Erdem AKYÜZ tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.