Bu çalışmada birçok hukukçunun geçtiği bir evre olan avukat stajyerliği hakkında birtakım hukuki yorumlarda bulunulacaktır. Ardından güncelliği tartışılan Avukatlık Kanunu, avukatların hukuktaki yeri ve arzuhalcilerden de bahsedilecek işbu yazıda açıklanmak istenen esas unsur ise bu onurlu mesleğin daha stajyerlik aşamasında meydana gelen birtakım haksızlıkları ortaya çıkarmaktır.

I. GİRİŞ

a- Avukat Stajyerleri

Çoğu kişi hukuk fakültesine idealist bir düşünce ile başlar. Amaçları dünyayı değiştirmektir. -En büyük değişimin kendisinden başladığını bilen kişilere saygı duymakla beraber sözümün onlara olmadığını belirtmek isterim.- Geleceğin en iyi hâkimleri, savcıları, avukatları yahut akademisyenleri olmayı düşler bütün öğrenciler.

 Herakleitos “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” der.

Tartışmaya açık bir söz olsa da hayatın çoğu aşamasında değişimin bir gereklilik olduğunu hissetmekteyiz. Nitekim öğrencilik yıllarından itibaren uygulamayı görme imkânı olan genç hukukçu adayları gerçek ile daha erken yüzleşir ve değişir. Buradaki değişimi tamamen kötü olarak idrak etmemek gerekir. Çünkü hukukun de jure ve de facto ayrımını hukuka bizzat dâhil olmadan kavrayabilmek mümkün değildir.

Fakülteden mezun olduktan sonra bir baroya kayıt olmak ve akabinde avukat bulmak gerekmektedir. Avukatın bulunmasının ardın hukuk bürosunda işe başlayan stajyer gerçek hayatla karşı karşıyadır. Önüne gelen dosyalarda yer alan vekâlet ücretlerini gören Avukat Stajyeri kendi ücretini düşünmeye başlar. Avukat Stajyeri’nin kanunen ücret alacağına ilişkin bir düzenlemeyi şahsen bulamadım. Böyle bir düzenleme varsa işbu hükümlere erişenlerin beni aydınlatmalarını rica ediyorum. Nitekim Avukat Stajyerlerinin görev ve yetkileri Avukatlık Kanunu’nda yer almasına rağmen (her ne kadar uygulama ile farklılıklar olsa da – bkz: avukat stajyerlerinin yetki belgesi olmadan dosya inceleyememesi.) ücret konusunda kanun koyucunun herhangi bir iradesi bulunmamaktadır. En nihayetinde dosya okumaya devam eder.

Düşük ücretle çalışmak, esasen sadece avukatlık mesleğine özel bir sorun değildir. Çünkü üniversite sayısı ile kaliteli eğitimin aynı şeyler olmadığı, milyonlarca gencin işsiz kalması ya da çalışan kesimin çoğunluğunun asgari ücret ile geçinmeye çalışmasından acı bir şekilde anlaşılmaktadır. (2021 yılında asgari ücret 2.825,90 TL’dir.) [1]

Yazının esasına gelecek olursak Yargı;  iddia, savunma ve hüküm makamlarından oluşmaktadır. Hukuk devletinin vazgeçilmez koşulu ve savunucusu olan avukatlık mesleğinin durumu ise maalesef ortadadır.

Daha mesleğin başında birçok haksızlıklara uğrayan avukat stajyerleri, uygulamada görüleceği üzere asgari ücretin altında (ücretler elden ve haftalık olarak verilmek suretiyle), kimi zaman ise ücretsiz çalıştırılmaktadır.

Avukat stajyerlerinin yaptığı çalışmalar karşılığı ücret alması LÜTUF DEĞİL, EMEKLERİNİN KARŞILIĞIDIR. Unutmamak gerekir ki meslekte 50. yılını dolduran avukatlar dahi aynı aşamalardan geçmiş olup geldiği yerleri unutmamalıdır. Avukatlık Stajı 1 yıl boyunca çekilmesi gereken zorunlu bir kölelik değil, mesleki açıdan maddi ve manevi olarak Avukat adaylarını tatmin edici bir süreç olmalıdır. Ancak zihniyet ortadadır. Bir örnek ile konuya açıklık getirmek isterim. İş davalarına bakan bir avukatın yanında staj yaptığınızı düşünün. İşçilerin kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, yıllık ücretli izin alacağı.. vb gibi işçilik alacakları için çalışan kıdemli Avukat ile işçilerin haklarını savunmaya çalışıyorsunuz. Emeğin kutsal olduğunu, dürüst bir şekilde çalışarak para kazanmanın ne kadar onurlu olduğundan bahisle müvekkiliniz için hukuki olarak her şeyi yapıyorsunuz. Buraya kadar her şey çok güzel. Ancak iş, avukat stajyerinin hakkını savunmak olduğu zaman işçinin hakkı için mücadele eden avukatın yerinde yeller esiyor. Söylemleri ve eylemleri çelişen bir avukata ne kadar güvenebilirsiniz?

Şahsi fikrim parasız ya da düşük meblağlarla avukat stajyeri çalıştırmanın köhneleşmiş bir gelenek olduğu. Nitekim kıdem sahibi avukatlar da staj dönemlerinde aynı koşullardan geçtiğini iddia ediyor. Anlayamadığım bir husus var: Avukatlara kim sahip çıkıyor? Avukatların meslektaşlarına sahip çıkmadığı besbelli. Nitekim toplumdan saygınlık bekleyen avukatların, daha mesleğe yeni başlayan müstakbel meslektaşlarına yaptığı muameleler zaten ortada. (Bünyesinde çalıştırdığı stajyerlerine meslektaşı gibi davranan ve mesleğin onuruna yaraşır koşulları sağlayan avukatlara saygılarımı sunuyor ve onları bütün cümlelerimden müstesna tutuyorum.) Saygının hak edilen bir şey olduğuna inanıyorum. Saygınlık kazanılır, eğer siz gelecekteki meslektaşlarınızı rakip olarak görür, onları düşük meblağlarda çalışmak zorunda bırakırsanız bu mesleğin kalkınmasını nasıl beklersiniz?

Yazdıklarıma gelecek muhtemel cevapları duyar gibiyim. Bir kişiyi büronuza alıp, mesleği öğretip, üstüne maaş vermek avukat için zor değil midir? İşte burada devreye Adalet Bakanlığı ve Türkiye Barolar Birliği giriyor. Yıllardır duyduğumuz yargının üç sacayağı diye bir tabir var. Hâkimler, Savcılar ve Avukatlar. Hâkim ve Savcı stajyerlerinin maaş alması ne kadar normal ve gerekli ise Avukat stajyerlerinin maaş alması o kadar elzemdir. Aksi takdirde sacayağı çöker. Ezcümle hukuk sadece yazıda kalır. Kaldı ki buradaki eşitsizliği görüp kavramak için hukukçu olmaya gerek dahi yoktur. Basit bir mantık ile bu sonuca ulaşılabilir. Konumuza gelecek olursak en nihayetinde zorlu staj sürecini bitiren ve ücretsiz çalışma yasağı gibi bir güvenceye sahip olmayan Avukat Stajyeri, Avukatlık Ruhsatnamesi alabilmek için para ödemektedir. Akıllara durgunluk veren bunca süreçten sonra şunu sormak isterim. Hayata borçla başlayan ve adil olmayan bir şekilde mesleğe adım atan bir avukat adayından ne kadar adaletli olması beklenir?

b- Avukatlık Kanunu en kısa sürede günümüze uygun bir şekilde yeniden düzenlenmelidir.

Mesleğin başından itibaren “Avukatların Anayasası” olarak nitelendirilen Avukatlık Kanunu, ne kadar kıdemli olursa olsun her avukatın sürekli okuması ve anlaması gereken bir kanundur. Nitekim meslek kurallarına uygun bir şekilde çalışmak avukatın yükümlülüğüdür. 19.03.1969 yılında kabul edilen bir kanun hükümlerinin 2021 yılındaki avukatların ve avukat stajyerlerinin bütün gereksinimlerini karşıladığını düşünmek fazla iyimser olacaktır.

Örneğin Avukatlık Kanunu’nun 55. maddesinde Reklam Yasağı hükmü bulunmaktadır ancak işbu hükümünün günümüzde geçerliliği bulunmamaktadır.  Gerek sosyal medya, gerek televizyon kanallarında sürekli açıklama ve demeç veren avukatlar, bu hükmün metruk olduğunun en büyük kanıtıdır.

Yine Avukatlık Yetkilerinin Başkaları Tarafından Kullanılmaması isimli hüküm de maalesef metruk kalmıştır. Nitekim birçok baro tarafından her sene şikâyet edilen ve adliye içinde dahi yer alan arzuhalcilerin, avukatların görevine giren işlemleri gerçekleştirdiği ve vatandaşlarda birçok hak kaybına sebebiyet verdiği ortadadır. Ancak bütün bunlara rağmen Arzuhalciler pandemi döneminde hibe almıştır. [2]

II- SONUÇ

Yazımın başlarında da yer aldığı üzere saygınlık kazanılan bir kavramdır. Bir mesleğin kutsallığı, öncelikle meslektaşların birbirine yaptığı muamele ile ölçülür. Kamu görevi olan bu onurlu mesleği hak ettiği saygınlıkta görmek dileğimle.

III- KAYNAKÇA

1- Medyada yer alanlar:

a-https://www.sozcu.com.tr/2020/ekonomi/yeni-asgari-ucrete-ilk-tepkiler-6186486/#:~:text=7%20milyon%20kişiyi%20ilgilendiren%20asgari,bin%20825%20lira%20olarak%20belirlendi.

b-https://tr.euronews.com/2020/12/07/turkiye-de-iscilerin-ne-kadari-asgari-ucretle-calisiyor-sendikalar-2020-tespit-komisyonu

c-https://www.dw.com/tr/disk-türkiye-asgari-ücretliler-toplumuna-dönüşüyor/a-55844537

d-https://www.milligazete.com.tr/haber/5764404/turkiyenin-yuzde-kaci-asgari-ucretli-avrupada-lideriz 

2-https://www.hukukihaber.net/mesleki-hukuk/avukatlar-isyan-etti-arzuhalciye-hibe-destegi-h442247.html

3- Avukatlık Kanunu