Boğazın iki yakasındaki Mehmetçik tasvirli "DUR YOLCU" yazısı ile "18 MART 1915" tarihi yolu Çanakkale'den geçen herkesin zihnine kazınır. Aralarındaki çelikten de güçlü bağ sadece biz izin verirsek geçilebileceği güveni verir.

18 Mart 1915 günü, Çanakkale Boğazını denizden geçmeye çalışan düşmanı yenen ecdadımız bizlere sonsuza kadar övünebileceğimiz şahane bir deniz zaferi hediye etti.
Ardından Gelibolu Yarımadası'na tarihin en büyük çıkarmalarından birisi yapıldı. Bir metre cephe için manga manga askerin şehit düştüğü, pimi çekilen bir el bombasının birbirinden 2 metre uzak siperler arasında bir kaç kere gidip geldiği, birbirlerine silah atanların arada yiyecek de attığı kanlı Centilmenler Savaşını da kazanamayıp çekip gittiler. Düşman 38.000 asker kaybetti; biz ise 250.000 civarı şehit verdik. O kadar küçük toprakta o kadar çok kan aktı ki, aradan 100 yıl geçti ama Gelibolu toprakları hala şehit kanıyla kızarır...

Köyümüzün eskileri o zamanları "Bir şehidin selası bitmeden, diğer bir şehidin evinden ağlamalar yükselirdi.." diye anlatırdı.

Bütün şehitlerimizin ruhları şadolsun!

Bu muhteşem zaferi her yıl daha dün olmuş gibi kutlayalım!

Öğretmen Okulu'muzun şehitlik ziyareti sırasında mihmandarımız, Conk Bayırı'ndan aşağıları eliyle işaret ederek "şuraya Avusturalya ve Yeni Zelandalılar (Anzaklar), buraya Gurkalar çıkmıştı" diye anlatırken gözlerim dolmuş; o zamanki kısa tarih bilincimle "Dünyanın taa öbür ucundaki insanların bizimle ne derdi vardı da binlerce kilometre uzaktan gelerek toprağımıza çıkıp bizimle savaşmışlardı!" diye sormuştum?

Aynı soruyu kendi kendilerine soran Avustralya'lılar Gelibolu sayesinde ulus kimliklerini kazandılar. Bizim gibi pek candan insanlar olan Avusturalya'lı ve Yeni Zelanda'lılardan yakın arkadaşlarım var. "Sizin nüfus kütüğünüz bizde, Gelibolu'ya kimlik çıkartmaya gelmiştiniz!" esprimden hoşlanırlar.

Gelibolu savaşı bize Mustafa Kemal Atatürk'ü kazandırdı. Tanrının lütfu ile sağ kalan o genç kumandan, "Size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum!" komutuyla kaçışan askerleri ve düşmanı yere yatırarak Conk Bayırının elden gitmesini ve savaşın kaybedilmesini önledi.

O zamanlar, Türk birliklerine General Liman von Sanders'in komuta etmesinin sebeplerini anlamamış; bu muhteşem zaferin üstünden çok geçmeden düşman gemilerinin Çanakkale'den elini kolunu sallayarak geçip İstanbul'u işgal ettiklerini düşünememiştim.

O savaşta ordumuza neden bir Alman'ın komuta ettiğini, savaşarak geçilemeyen Çanakkale kapılarının neden ve nasıl açıldığını iyice anlayalım; yurdumuzu bir daha o duruma düşürmemek için farklılıklarımızı hoş görüp benzerliklerimizi güçlendirerek ecdadımıza layık olalım ve ülkemizi her gün bir adım daha ileri götürelim.

18 Mart Deniz Zaferi'miz daha da kutlu olsun!

Mehmet GÜN 

"Yazarın izni ile Facebook/Mehmet Gün sayfasından aynen alınmıştır."