Resmi açıklamalara göre son üç, dört ay içinde Türk Lirasının değer kaybı yüzde otuz beş. 
         Yani yüz liranın, otuz beş lirası kayboldu.
         Uçtu gitti.
         Buharlaştı.
         Bu büyük kaybın, en büyük kısmı son bir hafta, on gün içinde oldu.
         Yani cebinizdeki 100 lira aslında 100 lira değil.
         Siz cüzdanınızdan parayı çıkarıp bakıyorsunuz.
         Üzerinde “Yüz Türk Lirası” yazıyor ama yüz lira değil.
         Yalnızca 65 lira.
         Geri kalan otuz beş lira ne oldu.
         Kuş gibi uçtu gitti ve elbet bir yerlere kondu.
         Ama artık bizim elimizde, cebimizde değil.
         Hatta banka hesabımızda bile değil…
         İnsanlar ne için çalışır uğraşırlar, ne isterler ?
         Daha mutlu bir yaşam.
         Daha sağlıklı bir hayat.
         Daha rahat günler.
         Bunun için de elbet para ve tasarruf gereklidir.
         Yemeden içmeden, belki boğazınızdan keserek; kendiniz, ananız babanız, çoluk çocuğunuz için ayırdığınız, biriktirdiğiniz para, bir de bakıyorsunuz ki, artık yok.
         Üstelik geri kalan ile de, eskisi kadar iş yapamıyorsunuz.
         Çünkü bütün malların fiyatları artıyor.
İşte en başta benzine beş lira zam geldi. Sırada bütün ulaşım, üretim, tüketim malları var.
Elektrik, doğalgaz, ekmek, peynir…
            Ekmeğin fiyatı artmasa bile gramajı azalacak.
         Asgari ücrete içinde bulunduğumuz yılın ilk altı ayı için yüzde 4 zam yapıldı ve 846 liraya çıktı ama para % 35 değer kaybedince geriye kaldı 549 lira.
Yani şu anda net asgari ücret 549 lira, üst tarafı sanal...
Bundan dolayı insanlar üzülmüyorlar mı ?
Geçenlerde bir dostum : “Senelerce uğraştım, didindim, 100.000 lira biriktirdim ama bunun 35.000 lirasını çaldılar. Çok üzgün ve kırgınım. İşte insanlar devlete böyle kırgın oluyor ve uzaklaşıyorlar.” Dedi.
Buna karşın, iç ve dış borçlar % 35 arttı. Yani 100 lira yerine artık 135 lira ödeyeceğiz.
Kurtuluş Savaşı yıllarında bir lira olan, hatta bir liradan daha ucuz olan bir dolar, şimdi üç misline çıkmış.
Üstelik bu arada, uluslararası bir kriz yok. Diğer ülkelerde döviz, altın fiyatları oynamıyor.
Peki bizdekiler neden oynuyor…
Bir de gündeme bakalım.
Dünya alem nelerle uğraşıyor, biz nelerle uğraşıyoruz.
Yapay devlet, dikey devlet, asimetrik devlet, devlet içinde devlet.
Tarikat, cemaat, hilafet, siyaset, kumpas, ananas…
HSYK, AYM, KİK, TRT, TMK, TCK… alfabenin bütün harfleri.
Kavga, gürültü, yolsuzluk, bölücülük, terör, hakaret.
Alem gider Mersin’e, biz gideriz tersine.
Bu arada cebimizdeki para da buharlaşır gider; tersine-türsüne…
 


(Bu köşe yazısı, sayın Erdem AKYÜZ tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)