Tanıklık; bir kişinin geçmişte yaşanmış ve davayla ilgisi bulunan gördüğü, duyduğu veya bildiği bir olayı mahkeme önünde anlatmasıdır. Tanıklık yapmak kamu görevidir ve zorunludur.  Ancak bazı durumlarda tanıklar, tanıklıktan çekinme haklarını kullanabilmektedir. Kanunda kimlerin tanıklıktan çekilebileceği ayrıntılı olarak belirtilmiştir.

Madde 45’e Göre Tanıklıktan Çekinme

“Madde 45 – (1) Aşağıdaki kimseler tanıklıktan çekinebilir:

a) Şüpheli veya sanığın nişanlısı.

b) Evlilik bağı kalmasa bile şüpheli veya sanığın eşi.

c) Şüpheli veya sanığın kan hısımlığından veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyu.

d) Şüpheli veya sanığın üçüncü derece dahil kan veya ikinci derece dahil kayın hısımları.

e) Şüpheli veya sanıkla aralarında evlâtlık bağı bulunanlar.

(2) Yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle tanıklıktan çekinmenin önemini anlayabilecek durumda olmayanlar, kanunî temsilcilerinin rızalarıyla tanık olarak dinlenebilirler. Kanunî temsilci şüpheli veya sanık ise, bu kişilerin çekinmeleri konusunda karar veremez.

(3) Tanıklıktan çekinebilecek olan kimselere, dinlenmeden önce tanıklıktan çekinebilecekleri bildirilir. Bu kimseler, dinlenirken de her zaman tanıklıktan çekinebilirler.”

Bu maddeden de anlaşılacağı üzere tanık soruşturma aşamasında da kovuşturma aşamasında da tanıklıktan çekinebilir. Ayrıca tanıklar dinlenmeden önce çekinme hakları bulunmaktaysa bu haklarını kullanıp kullanmayacakları sorulmalı ve tutanağa geçirilmelidir. Tanıklıktan çekinme hakkının tanığa hatırlatılması zorunludur. Bu hak hatırlatılmadan tanık dinlenirse tanığın beyanlarının delil olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.

45. maddenin gereğince tanıklıktan çekinebileceklere yemin verip vermemek hâkim veya mahkemenin takdirine bağlıdır. Ancak tanık yemin etmekten çekinebilir. Bu hususun kendisine bildirilmesi gereklidir (Madde 51).  Bu noktada belirtilmelidir ki dinlenme sırasında on beş yaşını doldurmamış olanlar, ayırt etme gücüne sahip olmamaları nedeniyle yeminin niteliği ve önemini kavrayamayanlar, soruşturma veya kovuşturma konusu suçlara iştirakten veya bu suçlar nedeniyle suçluyu kayırmaktan ya da suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirmekten şüpheli, sanık veya hükümlü olanlar yeminsiz dinlenmektedir.

 Madde 46 Meslek ve Sürekli Uğraşıları Sebebiyle Tanıklıktan Çekinme

“Madde 46(1) Meslekleri ve sürekli uğraşıları sebebiyle tanıklıktan çekinebilecekler ile çekinme konu ve koşulları şunlardır:

a) Avukatlar veya stajyerleri veya yardımcılarının, bu sıfatları dolayısıyla veya yüklendikleri yargı görevi sebebiyle öğrendikleri bilgiler.

b) Hekimler, diş hekimleri, eczacılar, ebeler ve bunların yardımcıları ve diğer bütün tıp meslek veya sanatları mensuplarının, bu sıfatları dolayısıyla hastaları ve bunların yakınları hakkında öğrendikleri bilgiler.

c) Malî işlerde görevlendirilmiş müşavirler ve noterlerin bu sıfatları dolayısıyla hizmet verdikleri kişiler hakkında öğrendikleri bilgiler.

(2) Yukarıdaki fıkranın (a) bendinde belirtilenler dışında kalan kişiler, ilgilinin rızasının varlığı halinde, tanıklıktan çekinemez.”

Kanunda bahsedilen çekinme konuları meslek sırrına ilişkindir ve her meslek için ayrı ayrı değerlendirilmektedir. Sadece Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda değil diğer kanunlarda da belirli meslek gruplarına tanıklıktan çekinme hakkı verilmiştir. Örneğin 5187 Sayılı Basın Kanunu madde 12’ye göre süreli yayın sahibi, sorumlu müdür ve eser sahibi, bilgi ve belge dahil her türlü haber kaynaklarını açıklamaya ve bu konuda tanıklık yapmaya zorlanamamaktadır. Avukatlık Kanunu madde 36’da ise avukatların gerek avukatlık görevi gerekse Türkiye Barolar Birliği ve barolar organlarındaki görevleri dolayısıyla öğrendikleri hususları açığa vurmalarının yasak olduğu belirtilmiş. Avukatlar iş sahibinin muvafakatini alsalar dahi tanıklıktan çekinme hakkına sahiplerdir.

Madde 47 Devlet Sırrı Niteliğindeki Bilgilerle İlgili Tanıklık

“Madde 47 – (1) Bir suç olgusuna ilişkin bilgiler, Devlet sırrı olarak mahkemeye karşı gizli tutulamaz. Açıklanması, Devletin dış ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine zarar verebilecek; anayasal düzeni ve dış ilişkilerinde tehlike yaratabilecek nitelikteki bilgiler, Devlet sırrı sayılır.

(2) Tanıklık konusu bilgilerin Devlet sırrı niteliğini taşıması halinde; tanık, sadece mahkeme hâkimi veya heyeti tarafından zâbıt kâtibi dahi olmaksızın dinlenir. Hâkim veya mahkeme başkanı, daha sonra, bu tanık açıklamalarından, sadece yüklenen suçu açıklığa kavuşturabilecek nitelikte olan bilgileri tutanağa kaydettirir.

(3) Bu madde hükmü, hapis cezasının alt sınırı beş yıl veya daha fazla olan suçlarla ilgili olarak uygulanır.

(4) Cumhurbaşkanının tanıklığı söz konusu olduğunda sırrın niteliğini ve mahkemeye bildirilmesi hususunu kendisi takdir eder.”

Madde 48 Kendisi veya Yakınları Aleyhine Tanıklıktan Çekinme

“Madde 48 – (1) Tanık, kendisini veya 45 inci maddenin birinci fıkrasında gösterilen kişileri ceza kovuşturmasına uğratabilecek nitelikte olan sorulara cevap vermekten çekinebilir. Tanığa cevap vermekten çekinebileceği önceden bildirilir.”

Kanundaki bu maddeyle kişilerin kendileri veya yakınları hakkında hassas ve duygusal davranarak yanıltıcı ifadelerde bulunma ihtimalleri önlenmek istenmiştir. Kendisi veya yakınları aleyhine tanıklıktan çekilme hakkı Anayasa ile de güvence altına alınmıştır.

“Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.”

Madde 49 Tanıklıktan Çekinme Sebebinin Bildirilmesi

“Madde 49 – (1) Mahkeme başkanı veya hâkim veya Cumhuriyet savcısı tarafından gerekli görüldüğünde 45, 46 ve 48 inci maddelerde gösterilen hâllerde tanık, tanıklıktan çekinmesinin dayanağını oluşturan olguları bildirir ve bu hususta gerektiğinde kendisine yemin verdirilir.”

Tanıklıktan çekinme sebebi hâkim veya savcının isteği üzerine bildirilir. Hâkim belirtilen sebebin çekinmeyi gerektirir olup olmadığını değerlendirir ve şüpheye düştüğü durumlarda tanığı yemine davet eder.

Madde 60 Tanıklıktan ve Yeminden Sebepsiz Çekinme

“(1) Yasal bir sebep olmaksızın tanıklıktan veya yeminden çekinen tanık hakkında, bundan doğan giderlere hükmedilmekle beraber, yemininin veya tanıklığının gerçekleştirilmesi için dava hakkında hüküm verilinceye kadar ve her hâlde üç ayı geçmemek üzere disiplin hapsi verilebilir. Kişi, tanıklığa ilişkin yükümlülüğüne uygun davranması halinde, derhâl serbest bırakılır.

(2) Bu tedbirleri almaya naip hâkim ve istinabe olunan mahkeme ile soruşturma evresinde sulh ceza hâkimi yetkilidir.

(3) Davanın görüldüğü sırada bu tedbirler alındıktan ve yukarıdaki süreler suçun türüne göre tümüyle uygulandıktan sonra o dava veya aynı işe ilişkin diğer davada tekrar edilmez.

(4) Disiplin hapsi kararına itiraz edilebilir.”

60. maddede de bahsedildiği üzere kişiler yasal bir sebep olmaksızın tanıklıktan çekilirlerse giderleri ödemekle yükümlüdürler. Ayrıca kendilerine disiplin hapsi de verilebilir. Bu tedbirleri almaya yetkili kişiler maddenin 2. fıkrasında belirtilen kişilerle sınırlıdır.

Av. Begüm Gürel & Hukuk Fakültesi Öğrencisi Pınar Karakuş